47. bölüm

268 26 41
                                    

Kasaya giderler, aldıklarını geçirip eve giderler...

Songül: Ay ne çok şey almışız ya, kolum koptu resmen.

Sadi: Dedim ben sana bırak ben alırım diye, dinlemiyorsun ki.

Songül: Sana da kıyamam ki.

Sadi: Yorulunca bırakacaksın Songül Payaslı, Sadiko her şeyi halleder.

Songül elindekileri bırakıp Sadi'yi öper.

Songül: Seni çok seviyorum.

-diğer gün sabah-

Sadi sabah erkenden çıkmıştır, Servet'in yanına gelmiştir.

-Sorgu odası-

Servet: Ne oldu? Niye geldin?

Sadi: Seninle son kez konuşacağım. Bu konuşmanın bir yenisi daha olmayacak.

Servet: Songül iyi değil mi?

Sadi: İyi, daha da iyi olacak.

Sadi: Bak Servet efendi, bu aralar Songül hormonlardan dolayı çok yoğun duygular yaşıyor, çabuk bağlanıyor, çabuk güveniyor, çabuk üzülüyor... Sen Songül'ü çok üzdün, hayal kırıklığına uğrattın. Bunun tekrar yaşanmaması için ben de bir takım önlemler alacağım ama sen, bir daha görüşmeyeceksin Songül ile. Çünkü biliyorum, babasının yerine koyuyor seni, şimdi gitsen konuşsan hemen yumuşar. Ama olmayacak, Songül'ün bir daha üzülmesine izin vermem. Songül'ün hayatından temelli çıkacaksın, bir daha ne arama, ne mesaj, hiçbiri olmayacak. Anladın diye düşünüyorum?

Servet: Ben ona zarar vermek istemedim, onu korumak için...

Sadi: Demek ki sen koruduğunda da üzüyorsun insanları, o yüzden bırak da karımı ben koruyayım. Songül'den uzak dur, ona zarar verme artık. Hadi iyi günler.

Sadi gider, Servet bir süre orada kalır, Songül'e verdiği zararın ne kadar büyük olduğunun o zaman farkına varır. Koğuşuna döner, kendi içine kapanır, konuşmaz kimseyle.

-Songül-

Songül Buseciğin sesine uyanır, hemen kızının yanına gider. Kucağına alır onu. Buseciğin çığlıkları tüm evi kaplıyordur, sanki eti kopartılıyormuş gibi ağlıyordur çünkü. Songül kızını sakinleştirmeye çalışır ama pek başarılı olamaz.

Songül kızı ile balkona çıkar, Busecik etrafı izlerken biraz olsun sakinleşir ama çok huzursuzdur.

Songül: Anneciğim, ne oldu sabah sabah? Korktun mu sen? Oy kuzum benim. Anne burada kızım, bir şey yok.

Songül ve Busecik tüm gün yapışık ikiz gibi dolaşırlar, Songül Buseciği bıraktığı an Busecik ağlamaya başlıyordur. Sadi derseleri biter bitmez eve gelir. Eve geldiğinde Songül'ün de Buseciğin de ağladığını görünce korkar.

Sadi: Karıcığım, ne oldu? Niye ağlıyorsunuz? Bir şey mi oldu?

Songül: Sabahtan beri ağlıyor, bir derdi mi var, canı mı yanıyor anlamıyorum. Aç mı uykusu mu var bilmiyorum. Uyumadı hiç, doğru düzgün bir şey de yemedi, uyandığından beri ağlıyor resmen.

Sadi Buseciği alır ve sakinleştirmeye çalışır, Songül bu sırada koltuğa oturur, yüzünü siler.

Songül: Ben iyi bir anne olamadım, bakamıyorum çocuğuma.

Sadi: Güzelim olur mu öyle şey? Sen dünyadaki en iyi annesin. Duymamış olayım böyle bir şeyi.

Songül: Öyle ama, baksana kızımın neyi var anlayamıyorum bile... Yardım edemiyorum ona. İki gün sonra kontrol var, doktor yeteri kadar büyümemişler, besleyememişsin diyecek diye aklım çıkıyor. Onlara bir şey olacak diye ödüm kopuyor, çok yoruldum.

YENİ HAYATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin