Kapının kapanma sesiyle uyanmıştım. Yan tarafıma başımı çevirip baktığım da oranın boş olduğunu gördüm. Yastıktan başımı kaldırıp yatakta doğruldum. Boran ayaktaydı ve kolu kanıyordu. Kocaman olmuş gözlerle ona bakıp yutkundum. Örtüyü kenara attım ve hemen yanına koştum. "Koluna ne oldu?" diye sordum ve kolunu ellerimin arasına aldım. "Yok bir şey." demiş ve kolunu ellerimin arasından çekmiş, elindeki pamukla kanı temizlemeye başlamıştı. "Nasıl yok bir şey, kolun kanıyor." demiş ve yarasına bakmıştım.
"Soğuk suyun altına tutmamız lazım." dedim. Kolundan tutmuş, onu peşimden banyoya gelmeye zorlamıştım. Soğuk suyu açtım ve kolunu altına soktum. Kolunu çekmesin diye de tutuyordum. Boran'ın nefesi saçlarıma değiyordu. Gözlerimi kaldırdım ve adem elmasının aşağı yukarı hareket ettiğini gördüm. Biraz daha yukarı baktığım da koyu kahverengi gözlerinin beni izlediğini görmüştüm.
Boşta olan elini kaldırmış, arkamdaki fayansa koymuştu. Beni, fayans duvarıyla arasına almıştı. Bu sefer nefesi yüzüme çarpıyordu. Onu göğsünden itmiş "Hadi çıkalım." demiştim. Kapıya gideceğim sırada bileğimden tutmuştu. Kalbim heyecandan mı bilmiyorum ama küt küt atmaya başlamıştı. Elimin üstündeki eline bakıp "Bırak beni." dedim. Ama o beni dinlememiş ve beni kendine çekmişti. "Beni bırak!" diye sitem ettim.
Çenemden tutmuş, başımı kaldırmıştı. Gözlerimin içine bakarak "Beni neden sevmiyorsun?" diye sormuştu. Bu soruya nasıl cevap verilir bilmiyordum. Nefesi yüzümü yalayıp geçmişti. Eli halen daha çenemdeydi. Çenemdeki elini tutup çekmiş "Ben başkasını seviyorum." demiştim. Ardından banyodan çıkmış, onu arkamda bırakmıştım. Kapı çalınca üzerimdeki sabahlığı kendime sarmış, kapıya bakmıştım. Kapının aralığından beyaz bir çarşaf uzatılmıştı. "Gelin ağam bu sizindir." diyen bir kadın sesiydi. Bana gelin ağam demişti. Çarşafı aldım, ben daha bir şey diyemeden kadın gitmişti.
Kapıyı kapatmış arkamı dönmüştüm. Boran'da banyodan çıkmış ve içeri girmişti. Bana değil başka yerlere bakıyordu. Kolundaki kan durmuştu. Eline yara bandı almış, yaranın üstünü kapatmıştı. "Hadi sende hazırlan aşağıya kahvaltıya ineceğiz." demiş ve kapıdan çıkıp gitmişti. Beni şuan yok sayması nedense zoruma gitmişti. Elimdeki çarşafa baktım ve kanlı olduğunu gördüm. Hemen çarşafı elimden yere attım. Sonra anladım ki, kolunu bu yüzden kesmişti.
Kanlı çarşafı banyoda olan kirli sepetine attım. Yerdeki gelinliğimi aldım ve askılığa asıp dolaptaki Boran ağanın damatlığının yanına asmıştım. Üzerime de dolaptan siyah bir elbise alıp giydim. Başıma da kırmızı şal takmıştım. Odadan çıkmış, merdivenlerden aşağıya inmiştim. Bacaklarım nedense titremeye başlamıştı. İlk defa yabancı bir evde uyanıyordum. Mutfaktan ve oturma odasından sesler geliyordu. Bir kadın yanımdan geçerken "Günaydın gelin ağam." demişti. "Günaydın." dedim.
Başım önde yavaş adımlarla oturma odasına girmiştim. "Günaydın kızım." diyen Berfe hanıma bakıp gülümsedim. "Gel geç böyle otur." demişti. Eliyle Boran'ın karşısındaki sandalyeyi işaret etmişti. Başım önde o tarafa doğru gidip oturdum. Elime çatalımı alıp yine başım önde yemeğe başladım. Sofrada sadece çatal, bıçak sesleri vardı. "Şu tuzluğu uzatır mısın?" sesiyle nedense irkilmiştim.
Başımı kaldırıp Boran ağaya baktım. İfadesiz gözlerle bana baktığını gördüm. "Önündeki tuzluğu uzatır mısın?" dedi. Yutkundum ve tuzluğu alıp ona uzattım. Parmakları parmaklarıma değmişti. "Kahvaltınızı ettikten sonra ikinizde yukarı odanıza çıkın." diyen annesine baktım. Berfe hanım bana bakmış "İlk gün gelin ve damat odasında oturur dışarı çıkmaz." demiş ve gülümsemişti. Bir şey demedim ve kahvaltımı yapmaya devam ettim.
Yukarı odama çıkınca kendimi yatağa atmıştım. Severek evlenseydim her şey farklı olabilirdi. Kapının açılıp, kapanma sesini duyunca yataktan doğruldum. Boran ağa içeri girmişti. "Rahatsız olma burası seninde odan istediğin gibi yat." dedi ve geçip televizyonun karşısına oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BERDEL
Ficción General{Önemli bir duyuru paylaşmak istiyorum. Kitabım yetişkinler içindir. 18 yaşın altındakilere önermiyoruz..} Sevgili dostlar.. BERDEL Hikayesi herkesin yazdığı gibi bir hikaye değil. Yarısı gerçek hayattan uyarlandı. Mutluluk aslında yanı başımızdad...