15

616 61 9
                                    

🌷

"Sadece sev"

Ondan ayrılıp bir adım geriye gittim. Tam konuşacakken bize doğru gelen Rıfat, Yunus ve onu görünce susmuştum.

"Melike anne ve bebeğin durumu nasıl?"

Sesini duyunca tüm bedenimde bir karıncalanma oldu. Bu kadar etkilenmem hiç normal değildi. Üstelik sevgilisi olan bir erkeğe bu tarz duygular beslemem çok kötüydü.

"Melike ben biraz hava alacağım."

Ve cevap vermesini beklemeden uzaklaşırken Yunus'un sesini duymuştum.

"Nesi var? Geldiğimizde de deli gibi ağlıyordu?"

Hızlı adımlarla merdivenlerden inip bahçeye çıktım. Buz gibi hava bedenimi esir almıştı. Üzerime ki hırka beni asla ısıtmaya yetmiyordu. Hırkanın kollarını çekiştirerek avuçlarım içinde birleştirdim. Hastanenin biraz uzağında duran banka geçtim. Kollarımı bacaklarıma sardım. Sessizce etrafı izlemeye başladım.

İçimde ki tarifsiz duygular sürekli gözlerimin dolmasına sebep oluyordu. Neden böyle olmuştu? Bu zamana kadar hissetmediğim şeyler neden birden bire bugün hissetmeye başlamıştım? Yoksa Melike'nin de dediği gibi ben ona aşık mıydım?

Ben kendimi bildim bileli erkeklerden uzak bir hayat yaşamıştım. Aşık olmak ne demek bilmiyordum. Ya bu hissettiklerim aşk değilse? Ya sadece bir hoşlantıdan ibaretse? Of diyelim ki aşk. Adamın bir sevgilisi zaten var. Benim bu yaptığım iğrenç! Bunları hissetmemeliydim. Üstelik o bana haramdı. Bu zamana kadar gerektiği için iletişim kurmuştum. Şimdi ise daha fazla günaha girmeye gerek yoktu. Buraya görevimi yapmaya gelmiştim. Dahasıyla ilgilenmemeliydim.
Elimden geldiğince onunla aynı ortamda bulunmamalı, konuşmamalıydım. Hem bu şekilde bu hissettiklerim geçerdi.

Omuzlarıma bırakılan montla korkuyla sıçradım. Alparslan hiçbir şey demeden yanıma oturdu. Kalbim mi, o sanki az önce vermiş olduğum karar bir kulağından girmiş diğerinden çıkmış gibi deli gibi atıyordu. Hemen kendime gelip omuzlarımdan ceketi indirip yanına koyup ayağa kalktım. Hiçbir şey söylemeden kalktım tam gidecekken uzun yapılı bedeniyle önüme bir set çekmişti. Sağa bir adım attım, o da bir adım sağa attı. Sola yöneldim, sola yöneldi. Sinirle ona baktım.

"Çekilir misiniz?"

Tıpkı benim gibi çatık kaşlarıyla bana bakıyordu. Bir adım daha bana atıp aramızda ki koca mesafeyi kapattı. Kokusu burnuma dolunca istemsizce gözlerim dolmuştu. Kalbim deli gibi atıyor yetmiyor bacaklarım da bir titreme başlamıştı.

"Geldiğimizden beri bir haller var sende. Ne oldu?"

Ağzımı açarsam ağlardım. Bunu çok iyi biliyordum. Dolan gözlerimi ondan kaçırıp bir adım geriye attım. Bu kadar yakın durmamalıydı. Sorusu cevapsız kalınca başını eğerek boyunu boyuma eşitledi. Az öncekine göre daha şefkatli bir sesle konuştu.

"Neden ağladın? Hadi anlat bana."

Titreyen dudaklarıma engel olmak adına dişlerimle ezdim. Ne olurdu çekip gitmeme izin verseydi. Derin, titrek bir nefes aldım.

"Bir şey yok."

Gitmek için adım atmaya kalkıştığımda yine önüme geçmişti.

"Benden kaçıyorsun."

Sesi fısıldar gibi çıkmıştı. Kalbimde oluşan ağrıya dayanılmaz bir boyuta ulaşmıştı. Gözlerimden bir damla yaş aktı. Hoyratça elimin tersiyle sildim. Onun karşında ağlamak istemiyordum.

"Nefha!"

Koşarak yanımıza gelen Melike'yi görünce rahatladım. Ona dolu gözlerimle baktım. Beni buradan kurtarmasını anlatmaya çalıştım.

BARUT KOKAN PAPATYALAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin