☬ 44 ☬

821 110 159
                                    

Bu bölümle ilgili twittera nsfw 🔞video attım, isteyen bakabilir. Sesi açıkken izlemeyi unutmayın 👀

Baktıysanız iyi okumalar ♡♡

Bölüm: 44

Hava Krallığı'nın kontrolünü ele geçirmek, tahmin ettiklerinden de kolay olmuştu. Toprak Krallığı'nın orta kıtasını kurtarırken birkaç kişi ölmüşken Hava Krallığı'nda sadece yaralananlar olmuştu.

Hava Krallığı'ndaki pegasusların yardımıyla uçan dağlardan en büyüğünün üstündeki saraya uçmaları gerekmiş, sarayı kurtardıktan sonra kraliyet ailesinden birilerini aramışlardı ama ateş askerleri kimseyi hayatta bırakmamışlardı. Kralları yoktu, prens veya prensesleri, kralın akrabalarını bile öldürmüşlerdi.

Ateş askerlerini Hava Krallığı'ndan temizledikten sonra, saraydaki güvenliği sağlamak için Hajoon'u ikna etmeleri gerekmişti. Hajoon, Hava Krallığı'nda kalacak ve savaşa kadar tüm kıtanın kontrolünü sağlayıp askerler bulacak, yetiştirecekti. Halkı ikna etmesinin zor olacağını düşünmüş olsa da Hajoon'un Hava Tanrısı'nın oğlu olduğunu öğrenmeleri ve Hajoon'un gücüne yerde ve havada, uçan dağlarda tanık oldukları için ona inanmışlardı. Soobin, Orta Toprak Krallığı'ndayken Hajoon Hava Krallığı'nda olacaktı artık.

Kendisi ilk başta istemese de artık ona Kral Hajoon deniyordu. Tek eksiği soyu için bir isimdi. Onu ise kendisi karar vermiş, önceki kraliyet ailesinin soy ismi şahin anlamına gelen Mae yerine yakışıklı anlamına gelen Jun soy ismini seçmişti.

Kral Jun Hajoon, yarı tanrıydı ve Hava Toprakları halkının görüp görebileceği en soylu kraldı.

Taehyung, ejderhaları çağırmasını istediğinde Hajoon ilk önce reddetmişti çünkü yerdeyken rüzgarı kullanamazdı. Uçan dağları tekrar Hava Krallığı'na ait yaptıklarında ise Hajoon sözünü tutmuştu. Safir ve Su için rüzgara mesajı fısıldamış, ejderhaların Cliff Hanesi'ne gitmelerini iletmesini ummuştu. Eğer rüzgar estiğinde Safir ve Su duyarsa, başka hiçbir ejderhaya fısıltı ulaşmayacaktı. O yüzden Hajoon ve Taehyung fısıltının Su ve Safir'e ulaşması için dua etti.

Akşama doğru, kutlamalar yapılırken Taehyung ve Jeongguk Hava Krallığı sarayının uçurum kenarındaki mermerden yapılmış bahçesinde durmuş, yıldızlarla dolu gökyüzüne, altlarındaki gri bulutlara, bulutların olmadığı boşluklardan kara topraklara bakıyorlardı. Sessizlerdi. Kulaklarına gelen sesler sarayda çalan müziğin ve insanlar gülüp eğlenmelerinin sesiydi.

Yorgunlardı. Temizlenmiş, yemek yemiş, su içmiş ve kutlamalar için dinlenmiş olmalarına rağmen hep bir yerlere yolculuk ettikleri için hem fiziksel hem de zihinsel olarak yorulmuşlardı.

Manzarayı izleyen Taehyung'un belindeki elini hiç çekmedi alfa. Taehyung'a hep temas etmek istiyordu. Gözleri birkaç saniye önlerindeki muhteşemliği izlese bile onun gözlerindeki en muhteşem manzara, Taehyung'tu. Omegasının görkemli, asil güzelliğinin verdiği hazzı hiçbir manzarada bulamazdı.

"Nasıl hissediyorsun?"diye sordu Jeongguk, aralarındaki sessizliği bozarak.

Gözleri önündeki boşluğun ardındaki bir diğer uçan dağda olan Taehyung gülümsedi. "Dünyayı fethetmiş gibi."

"Ama kralları sen değilsin."dedi nazikçe Jeongguk.

"Biliyorum... Dünyaya hükmetmek, onu kontrol etmek, herkesin üstünde olmak için fethetme istediğim çoktan yok oldu."diyerek konuştu Taehyung. "İlk önce Orta Toprak Krallığı... Şimdi burası... Herkesi kurtarıyoruz. Halkın başındaki kişilerin iyi insanlar olduğunu biliyoruz. Bu bile beni tatmin etmeye yetiyor." Yavaşça alfasına döndü. Gözleri gecenin karanlığı karşısında ışıl ışıldı. "Zaten yanımda sen varsan istediğim şey krallık değil; huzur." Duygu dolu fısıltısının ardından derin, titrek bir nefesle ciğerlerini doldurdu omega. Jeongguk, belindeki tutuşu sıkılaştırıp omegasının saçlarına bir öpücük kondurdu. Taehyung'a olan sevgisi resmen daha da artıyordu.

shameless | taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin