Selam arkadaşlarr çoğu yazar kitap dışı olan yazısını bölümün başına yazdığından bende öyle yapayım artık dedim,artık bölümleri daha sık atmaya çalışacağım geç geldiği için üzgünüm..
Bu arada bölüm boyunca Helen'in Murad ile konuştuğu sahneler hariç İtalyanca konuşuyorlar. Bölüm boyu bütün sözlere çeviri yapmak saçma olurdu bu yüzden sizi bilgilendirmek istedim.
~🪼
Sarayımıza gelmiştik,geldiğimizde herkes bizi selamladı ve odalarımıza geçtik. Abim Alex'in yöneteceği bir krallıkta yaşayacak olmak canımı yakıyordu,ancak belki görüşmeleyi düzelmiştir diye düşündüm.
Geçmiş~ -Helen'in ağzından-
Bahçede kendi başıma dolanıyordum,kardeşim elimizden alınalı bir kaç yıl olmuştu. Onsuz bu saray da bahçe de cehennemdi bana. Hizmetli gelip babamın bütün aileyi büyük salonda topladığını söyledi. Gittiğimde herkes oradaydı,Alex ayakta duruyordu başı öne eğikti. Oturdum ve babam anlatmaya başladı.
"Ağabeyiniz,beni öldürmeye kalktı! Canıma kast etti! Sırf kral olmak istediği için babasının canına kast etti!"
Hepimiz şaşkınlıkla Alex'e bakarken sinirle yere bakıyordu,gram pişmanlık yoktu yüzünde. Sadece öfke vardı. Babam yeniden konuştu.
"Alex'i kasabadaki teyzenizin yanına yolluyorum. Ben ölene kadar orada yaşayacak."
Babamın "Ben ölene kadar" lafı kalbime hançer gibi saplandı. Onun bir gün beni bırakacak olması gerçeği beni çok derinden yaralıyordu.
Teyzem bir prenses olmasına rağmen küçük bir kasabada yaşıyordu,böyle tercih etmişti. İki katlı güzel bir köşkü vardı,sık sık ona ziyarete giderdik. Köşkü de şehrin dışındaydı. Ancak anlamıştım ki artık teyzem Margaret'ın yanına daha az gidecektik. Çünkü Alex orada yaşamaya başlarsa ona olan öfkemizden gidemezdik.
-Geçmiş Anısı Son-
Saraya varmıştık dairelerimize geçmiştik. Aslında Sultan Murad'a da söylediğim gibi teyzemin evine gitmeyi düşünüyordum ancak ağabeyime de bir şans verecektim. Düzelmiştir diye umut ediyordum. Ben bunları düşünürken Darla içeri girmişti. Darla benim en sadık hizmetlimdi,benimle aynı yaştaydı ve hizmetliden çok en yakın arkadaşımdı. Aslında Osmanlı'da kısa süre kalmayı planladığımdan onu yanımda götürmemiştim. Bu kadar uzun süre kalacağımı bilsem onsuz asla gitmezdim. Osmanlı'dayken de sürekli mektuplaşmıştık. Darla içeri girer girmez birbirimize sarıldık.
"Sizi çok özledim.."
"Bende seni Darla!"
Koltuğuma oturup sohbet etmeye başladık.
~🪼
Tam 3 saattir konuşuyorduk,ona Sultan Murad ile yaşadıklarıma kadar hepsini anlatmıştım. O da hep dinleyip tepki vermişti,sonunda anlattıklarım bittiğinde ayağa kalktım.
"Şimdi de devlet meseleleri,devletimizin istikbalini abime bırakacak halim yok."
Benimle birlikte Darla da ayağa kalktı. Dolabıma gidip elbise seçmeye çalıştım. Darla öneri verdi.
"Prensesim abartılı bir şey giymeniz icap eder,saraydaki ilk gün gücünüzü temsil etmeli."
"Biliyorum,lâkin uygun kıyafet bulamıyorum.."
"Prensesim eğer sizde uygun görürseniz öneride bulunmak isterim."
Bir yandan elbiselere bakıyordum.
"Annenizin ilk kraliçe olduğu gün taç giyme töreninde giydiği elbise,onu giyebilirsiniz."
"Onu giymeye hazır mıyım değil miyim emin değilim.. Ayrıca ben kraliçe olmuyorum ki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynı Sarayda İki Yabancı
Ficción históricaVenedik ile barış antlaşması imzalayan Osmanlı Padişahı ile Venedik prensesinin arasında kopan fırtınaların yansıması.. İkisi de aşk uğruna herkesi karşılarına almayı ve ateşte yanmayı göze alabilir mi?