Bölüm I

30 5 2
                                    

00:27

Yaklaşık 2 saattir onu takip ediyorum. Ashton Sea. Ne ironik ad ama! Korkusunun deniz olduğunu öğrenince çok şaşırmıştım doğrusu. Ben mi? Ben Ash. Soyadımı bilmiyorum. Kimse bilmiyor. Soyadımı boşverin. 2 saat boyunca elindeki siyah renkli poşet ve bira şişesiyle yürümekten vaz geçti. Kayalıklara doğru ilerliyor. Oturdu. Ve içmeye devam etti. Sanırım ilk defa içiyor çünkü ilk içtiğinde yüzümü buruşturmuştu. Boş şişeyi denize fırlattı. Ben ise ondan uzaktaki bir yere yerleştim. Kapişonumu taktığım için ona baktığımı göremez. Bir süre sonra poşetteki tüm biraları bitirmişti. Ayağa kalktı. Bir kaç adım daha atıp kıyıya iyice yaklaştı. Harika cesaret gösterisi(!) şimdi geri dön de hayatını kurtarmak zorunda kalmayayım.

Haddinden fazla yaklaşmasını umursamışa benzemiyordu. Hadi ama Ashton! Bana daha fazla zorluk çıkarma! Ashton yürümeye başladı. Kesinlikle düşecekti. Sendeleyerek ilerlediğini görünce ayağa kalkıp belli etmeden ona doğru yürümeye başladım. Ve beklenen son. Düştü. Artık koşup ona yetiştim. Daha doğrusu düşmeden önce durduğu yere.

•••

Hastane. Harika! Gitmem gerektiğini söylesemde burada durmam gerektiğini söylüyorlar. Ben de sırılsıklam halde hasta odasının kapısının yanına yaslanmış bekliyorum. Sanırım ona burada söylemem gerekicek. Odaya girmek üzere olan hemşireyi durdurdum.

"Ne zaman uyanır?"

İlk önce taktığım güneş gözlüklerine takılı kalsa da sonra cevap verdi.

"Birazdan uyanır. Sizi çağırırım. Yakını falan mısınız?"

"Evet, arkadaşıyım"

"Pekala. Uyanırsa haber veririm." Dedi ve içeri girdi. Ben ise beklemeye devam ettim. Ashton suya düştüğünde onu çıkarmam uzun sürmüştü. Kendisi istemiş gibi hiç çırpınmamış, kendisini bırakmıştı. Bu da ayrı bir zorluk olmuştu. Zaten onu karanlık suda göremiyordum. Vücut ısısı işe yaramıştı. Nerdeyse boğulan ben oluyordum. Artık çalışmayan telefona baktım. Lanet olsun. O adamın bana bir telefon borcu var.

"Uyandı."
Bunu söyleyen bana içten bir şekilde gülümseyen hemşire idi.
Gülümsemesine karşılık vermememden dolayı bozulmuştu.
"Sağol."

İçeri girdim. Girmemle beraber yatağa oturan Ashton'ı görmem bir oldu. Beni gördüğünde kaşlarını çattı.

"Selam Ashton Sea." Dedim yavaşça.

"Sen kimsin?"

"Ben Ash. İsimlerimiz ne kadar da benziyor, değil mi?" Dedim.

"Bana kim olduğunu söyler misin?"

Sabırsız.

"Ben Blackforce Korku Akademisi'nden geliyorum. Orada bizim gibi insanlar yetiştirilir. Korkuları aynı zamanda güçleri olan insanlar. Senin korkun ise deniz. Sen suyu kontrol edebilirsin. Su aynı zamanda bir element olduğu için değeri artıyor. Her deniz korkusu olan insan bunu güce çeviremediği için su gibi element güçleri olan insanlar çok az. Gittikçe de azalıyor. Ve ben seni akademiye götürmek için geldim. Ve seni boğulmaktan kurtaran da benim."

Ve beklediğim gibi kahkahalara boğuldu. Benim ciddi ifademi-en azından gözlerim hariç- gördüğünde gülmeyi kesti.

"Saçmalama. Buna inanmamı bekleyemezsin."

Yarım ağız sırıtıp. Elimi omuz hizasına kaldırıp parmaklarımı hafifçe oynatmamla beraber komidinin kapaklarının açılıp kapanması bir oldu. Korku ve şaşkınlıkla gözlerini büyüten Ashton'a baktım.

"Bu bir rüya, değil mi?"

Bu sefer oflayıp ona doğru yaklaştım ve omzunu cimcirdim. Acıyla inleyip kolunu çektikten sonra bana baktı.

"Tamam, bu saçma ve ayrıca çok korkunç. Ama inanıyorum. Ayrıca alakasız gelebilir ama neden güneş gözlüğü takıyorsun?"

Yarım ağız sırıttım.

"Bunu sonra konuşuruz. Şimdi şu hastaneden çıkalım."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 24, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Korku AkademisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin