(28)

2.3K 283 267
                                    





Ağlıyordu Jungkook.Feda ettiği gençliğine,körelttiği duygularına,baş kaldıramayıp kabullendiği her şeye ağlıyordu.Yıllarca tuttuğu gözyaşları,hayatını adadığı adamın karşısında fütursuzca akıyordu.En son böyle ağladığında,henüz 4.5 aylık bir bebek olan kız kardeşinin cansız bedenini vermişti toprağa.Bugün sanki o acı,en derine gömülmemiş gibi sanki hiç küllenmemiş gibi yeniden alevlenmişti.

"Koruyamadım...koruyamadım..."

Jimin'in eli ayağı birbirine dolanmıştı.İlk kez Jungkook'un bu tarafıyla tanışmıştı.Çok yakın bir zamana kadar duyguları körelmiş,küstah,bencil ve daha nice kötü sıfatlar sayabileceği eşi,bugün beline sarılarak hüngür hüngür ağlıyordu.Doyun onu daha önce uyarmıştı.Onu korumuyorum ama yaşadığı şeyler hiç kolay değil demişti.Şimdi karşısında hıçkırıklara boğulan alfası için bir arınma anı olduğunun farkındaydı.

"Tamam...tamam geçecek sakin ol"

"Geçmiyor Jimin...Geçmiyor.Burası çok acıyor..."

Alfa,yaralı göğsüne hiç acımadan yumruklarını indirmeye başladığında Jimin güçlükle durdurabilmişti onu.Kucağını açmış ve omzuna başını yaslamasına izin verdikten sonra sırtını destekleyici bir şekilde sıvazlamıştı.Aynı zamanda ona iyi gelecek teselli cümleleri de fısıldıyordu kulağına.Sesli hıçkırıklar,en sonunda kırık iç çekmelere dönüştüğünde Jungkook'un başı dizlerinin üzerindeydi.Küçük bir çocuk gibi,sevilmeye,teselli edilmeye ihtiyacı var gibi yatmıştı omegasının bacaklarına.

"17 yaşındaydım..."

"Anlatmak zorunda değilsin Jungkook,ben buradayım ve seninleyim"

"Şimdi yapamazsam,hiçbir zaman yapamam..."

Kısılan sesine tezat kararlı bir şekilde konuşmuştu.Bugüne kadar tek başına göğüslediği,tek başına mücadale ettiği gizi,bugün eşiyle paylaşacaktı.Omeganın saçlarında dolaşan elleri,o rahatlasın diye yaydığı rahatlatıcı feromonları da kararlılığını destekliyordu.Şimdi eskisinden daha güçlüydü.Yalnız değildi.Ağladığında sırtını sıvazlayacak,acısını paylaşacak diğer yarısı vardı.

"O gün...O günü dün gibi hatırlıyorum..."



Flashback...

17 yaşındaki Jungkook için lise eğitiminin bittiği gündü.Birkaç ay içerisinde 18'ine girecek ve koskoca mafyanın sorumluluğunu babasından devralacaktı.Doğduğu günden beri bunun için eğitilmiş,kendi kararlarını kendisi alamayan birine dönüştürülmüştü.Öyle diyordu babası;en üstte olacak ve emir vereceksin...

Herkesin ailesiyle birlikte,ellerinde çiçekler ve hediyelerle yavrularını kutladığı mezuniyet törenine bile gelmemişlerdi.Bay Jeon'a göre boş işlerdi bunlar çünkü.Bir ölüm makinası olarak eğittiği oğlu,kalem yerine silah tutmalıydı çünkü.

"Jeon Jungkooksshi!"

Düşünceli bir şekilde yürürken,ardından adının seslenilmesiyle birlikte arkasına dönmüştü.Üzerindeki pardesüye sanki yarınlar yokmuşçasına sarılan bir kadın seslenmişti.Korktuğu,gerildiği her halinden belliydi.Adımları çekingen bir şekilde genç alfaya doğru ulaşmış,meraklı bakışların hedefi olmuştu.

"Kimsiniz?"

"Ben...B-biraz konuşabilir miyiz?"

Kadının tehdit ve baskı altında hissettiğini anlamıştı Jungkook.Gözleri devamlı çevresindeydi,sanki birilerinden saklanıyor gibiydi.Normalde yapması gereken arkasını dönüp kendisini bekleyen arabaya binmesiydi.Ama bu kadın ve bakışları...sanki bir şeyler fısıldıyor gibiydi.

Untamable | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin