Bölüm 25: Ben Mira'yım!!

1.5K 117 3
                                    

İyi okumalar:)

...

Miranda Weifal:

Odama girdiğimde abim elinde günlüğümle yatağımda oturmuş ağlıyordu. Beni görünce ayağa kalktı:

" Miranda Weifal, benim küçük kardeşim, o öldü mü?!"

Ona sert bir tokat attım. Sebebi mi? Gerildiğimde tokat atmak gibi kötü bir huyum var.

Peki halâ işi bozuntuya vermemek için konuşmam gerekiyor:

" Miranda Weifal tam karşısında canlı kanlı duruyor abi! Beni öldürmek için giyotinle kafamı uçurmaktan daha fazlası gerekiyor! Şimdi günlüğümü geri ver! Orada yazanlar asla gerçekleşmeyecek!"

( Lucas) " Nasıl, nasıl böyle oldu?! Bu günlükte yazanlar ne anlama geliyor?! Bunlar gelecekte mi olacak? Yoksa çoktan oldu mu? Ben-ben anlayamıyorum!"

" Günlüğümü izinsiz okumakla kalmadın bir de sana açıklamamı mı bekliyorsun?! Defol git abi! Burada yazanlar seni ilgilendirmez! Asla burada yazılanlar olmayacak! Ben bu şekilde ölmeyeceğim! Yani hiçbir şey için endişelenmene gerek yok! Şimdi lütfen git! Ağlamaktan çirkinleşmiş suratını daha fazla görmek istemiyorum!"

( Lucas) " Mira, bu gerçekten sensin değil mi? Ölmedin değil mi?"

" Ya sabır~"

Bir anda babamın içeri dalmasıyla ikimiz de kapıya doğru baktık. Babam  gözleri yaşlarla dolu bir şekilde bana dikkatlice baktı. Sonra da koşarak bana sarıldı.

Ne oldu bunlara böyle lan?! Vahiy mi indi?! Nedir yani?!

( James) " Mira, kızımm~"

Omuzunu sıvazlayıp rahatlamasını sağlamıştım. " Babacığım..."

Lucas'da bize katılacaktı ki babamla aynı anda elimizi Lucas'ın kafasına koyup geri ittik:

( Lucas) " Çok kabasınız ama!"

( James) " Mira, korkunç bir rüya gördüm! Rüyamda sen....sen...."

( Mira) " Sadece bir kâbus. Merak etme babacığım. Hepsi geçti. Herşey yolunda."

Buraya ilk geldiğimde ikisi de onlarla göz göze geldiğim an farklı davranmaya başladı. Sadece ailem de değil. Berta, veliaht prens Allen ve hatta dük Roberts bile.

Bir an tanrıçanın dediklerini hatırladım:

" Hafızan silinmiş olsa da. Anılarını unutabilirsin Mira, ama duygularını unutamazsın."

Şimdi anladım. Zaman büyüm hafızalarını geriye aldı ancak duygulara büyü işlemez. Hepsi gelecekte yaşananları unutmuş olsa da hissettiklerini hatırlıyordu.

Allen ve Roberts, bana karşı suçluluk duyuyordu. Bu yüzden kendilerini bana affettirmek zorunda hissettiler. Babam ve abim de aynı şekilde, bütün bunları kendilerini bana affettirmek için yaptılar, beni sevdikleri için değildi.

*Haah* ne bekliyordum ki?

Gerçekten ne bekliyordum? Fazla duygusal davrandım! Onlardan intikam almak istemiştim değil mi? En başından beri hedefim bu değil miydi? Öyleyse neden şimdi böyle hissediyorum?!

Lanet olsun! Ağlayacağım...

....

Ailemle salya sümük ağlamalarımız bittikten sonra Abim ve babam sırayla gördükleri rüyaları anlattılar. Ben de onlara kendi 'rüyalarımı' anlattım. Sadece öldüğüm kısmı onlara anlatmıştım. Lucas'ın günlüğümü okuduğunu biliyordum ancak şu an benim aslında şu anki ben olmadığımı bilmiyor.

Çünkü günlüğümde yazan son şey şuydu:

" Merhaba abi. Açıkçası bu günlüğü okumana asla izin vermeyeceğim! Ancak kendimi yalnız hissediyorum. Bunları konuşacak kimsem yok. Her zamanki gibi ha?

Senden nefret ediyorum, hatta tek bir dilek hakkım olsa seni bir sandalyeye bağlayıp canım sıkıldıkça dövmeyi isterdim.

Miranda olarak bu dünyada öldüm. Ancak zaman büyüsüyle zamanı 10 yıl geri aldım. Gelecekte neler olacağını biliyorum. Bunun için herşeyi en ince ayrıntısına kadar planlıyorum. Tekrar giyotinle ölmeyeyim diye...

....

İşte böyle yazdım. Ondan sonra riskli olabilecek şeyleri kendi dilimde. Yani Türkçe yazdım. Bu sayede benden başka kimse orada ne yazdığını öğrenemeyecekti. İşe de yaramıştı...

Ayrıca abim günlüğümün sadece son bölümünü okumuştu, şansıma sadece öldüğüm kısmı ve bu kısmı öğrenmiş. Aslında orada Miranda'nın son 10 yıllık anıları duruyordu. Cidden ucuz yırttık!

....

Herkes yorgun ve üzgün görünüyordu:

( James) " Hepimiz aynı rüyayı gördüysek bu tanrıdan bir işaret olabilir mi?"

( Lucas) " Miranda'yı korumalıyız baba!!"

" Buna hiç gerek yok! Ben ölmeyeceğim! Bu saçma rüyanın bizi etkilemesine izin veremeyiz! Belli ki şeytan bizimle oyun oynuyor! Böyle şeylerle kafamızı dolduramayız! Ülkede iç savaş çıktı ve siz ikinizin olmayacak şeyler için endişelenmeye zamanı yok! Haksız mıyım?!"

( James) " Mira, lütfen kızım. Böyle söyleme! İşlerimiz yüzünden seni ihmal ettiğimizi görüyoruz artık!"

( Lucas) " Aynen! Hepsi bizim suçumuz. Daha önce fark etmeliydik. Seninle daha fazla ilgilenmeliydik. Ambar, Mogan ve Alice öldüğünden beri çok yalnız olmalısın."

( James) " Lucas doğru söylüyor. Bundan sonra seninle daha yakından ilgilenmemize izin ver."

" Bu-buna hiç gerek yok!"

Olamaz! Eğer bu ikisi dikkatini bana yönlendirirse İbara Hime olarak görevlerimi yapamam ki?! Hadi ama beyler sizin sorununuz ne?! Her zamanki gibi beni görmezden gelmeliydiniz!

Tanrıçam bunlar neden bana oluyor ki?!

....

Sonraki bölümde görüşmek üzere:)

Anti Fan, Kötü Kadın Olursa?!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin