Meraba iyi okumalaaar°^°
"Aaah ! "
"Dur bi dakika abi sakin ol. "
"Daha yavaş olur musun yavrum? "
Cenan sitemle söylendi. Arif ise sadece göz devirdi ve Cenan'ın kaşına pansuman yapmaya devam etti.
Cenan, Mert'le biraz dövüşüp onun yüzünü dağıttığı gibi kendi yüzüde dağılmıştı. Arif'te onu evine getirip pansuman yapmaya başlamıştı.
"Tamam bekle şimdi yara bandı yapıştırıcam. "
Arif yara bandını yavaşça yapıştırdı. Cenan'ın canı yanmasın diye yavaş yavaş yapıyordu. Cenan ise onun bu hareketlerini izliyordu. İçinde garip bir his vardı. Acaba Arif'de böyle hissediyor mu diye düşündü.
Kahveli içeri malzemeleri götürürken düşünceliydi Cenan.. İçinde kıpır kıpır bir duygu vardı çözümleyemediği..
"Sen neden buralarda dolaşıyordun? "
Arif içeri girerken sordu büyüğüne. Cenan'ın burakara yakın oturduğunu biliyordu ama geç saatlerde -en azından bu saatlerde- sokakta dolaşmayı sevdiğini bilmiyordu. Dolayısıyla merak etmişti neden buralarda olduğunu.
Cenan ise Arif'e 'güzelim' diyen ve neyi olduğunu bilmediği çocuğu merak ediyordu. Ellerini kavuşturdu ve boğazını temizledi. Düşüncelerinden çıkıp Arif'in sorusuma bir cevap vermeliydi.
"Kafeden çıktıktan sonra biraz dolaşayım dedim. Senin sesini duyunca da bir terslik olduğunu anladım veeee burdayım. "
"Ah çok teşekkür ederim gerçekten sana ne yapsam azdır. Hatta bundan sonra kafeden aldığın bütün kahveleri ben öderim. "
Pekala, Arif zengin değildi. Hatta durumu kötü olduğu için bazen iki işte çalışıyordu ama Cenan onu -en azından bir süreliğine- büyük bir sorundan korumuştu. Çünkü şuan ne kadar önemsiz gözüksede Mert denen çocuk fazlasıyla büyük bir problemdi.
"Olur mu öyle şey Arifcim? Olmaz tabiki. Ben karşılığı olsun diye yapmadım zaten. "
"En azından bir süreliğine? "
"Tamam 3 gün sen öde? "
"Peki. Şimdi bir şey ister misin? Kahve,çay, içecek ya da yiyecek bir şeyler? "
"Yok güzelim teşekkürler ama ben kalkayım. Saat 10 olmuş eve gitmem lazım.. Yorgunum"
Yorgun mu? Yorgunluk mu? O ne demek ya? Sahi Cenan yorgun muydu? Ne ara unuttu bunu?
Doğru ya... Zaten Cenan yorgunluğunu kahvelerine bakarak atıyordu. Tabii onun kahveleri farklıydı herkesden.
Arif, Cenan'ın ne kadar yorgun olduğunu biliyordu çünkü bir şirkette patron olmak özellikle bu dönemde - ki Cenan bu ara yoğun olduğunu söylemişti- baya zordu. O yüzden Cenan'ı kalması için zorlamadı. Kapıdan onu uğurlayıp koşarak yatağına yattı.
Cenan'ın onu Mert'ten koruması, pansuman yaparken onu parıltılı gözlerle izlemesi, ona güzelim demesi... Kalbi hızlanmıştı, yanakları kızarmıştı...İçinde kelebekler uçuşuyordu resmen. Arif bunu en son ne zaman hissetmişti?
Tabiki gay olduğunu kabulleneli çok olmuştu ama hiç aşık olmamıştı. Şimdi bu his de neydi böyle? Belki sadece etkilenmişimdir diye düşündü Arif.. Umarım diye son kez içinden geçirip kendini uykuya bıraktı.
Cenan ise evine ne ara vardığını anlamadan kendini yatağına attı. Değişik hissediyordu bu hisse ne deniyordu? Toplumda buna aşk denirdi. Cenan kime sorsa böyle bir cevap geleceğinden emindi.Ama aşık olduğundan emin değildi.
Kafeye gittiğinde gözlerinin ilk onu araması, nasıl nerede olduğunu merak etmesi, konuşurken tatlı olduğunu düşünmesi, bazen müşterilerden onu kıskanması...Ayrıca ona güzelim demişti yanlışlıkla ama bu çok hoşuna gitmişti... Bunlar aşık olduğunu mu gösteriyordu..?
°^°
Biraz geç oldu ama neyse vence iyi gidiyor ya. Umarım sizde öyle düşünüyorsunuzdur. Bölüm sana gelsin AmetBey <3
İyi okumalarr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kafe no 1(/) Arcen
General FictionCenan bir kafenin devamlı müşterisiydi. Elbette kahvelerini çok seviyordu ama daha sonra sadece kahveler için gelmediğini fark etti.. dikkatini başka kahveler çekiyordu artık...