karşımdaki kız bir şeyler anlatıyordu ama anlattıkları o kadar dağınık ve tutarsızdı ki içten içe şüphelenmeden edemiyordum. Akane'ye aşık olduğunu söylüyordu, onun ve Kokonoi'nin çocukluk arkadaşıydı ama bunca yıl ne onlarla beraber Bonten'e girmişti ne de oraya girdikten sonraki hayatları hakkında bir şey biliyordu. bildiği ufak tefek şeyler vardı belki ama anlattığı çoğu şey bilgiden ziyade şüpheleriydi. orada gerçekte ne olduğu hakkında bir fikri yoktu. bunun üzerine onu kurtarmak istediğini söylemişti ama bunda da başarısız olduğu anlaşılıyordu. yine de bu araştırma ve intikam alma arzusu kızın ölümünden iki yıl sonra ortaya çıkmıştı ve bu da şüphe uyandırıyordu. Akane'den bu mesajı aldıktan sonra ortaya çıkmak için 2 yıl beklemesi ve bu olayla biz ilgilenmeye başladığımızda kimliğimizi bilerek ortaya çıkması şüphe uyandırıcıydı. ne yapmaya çalıştığını anlamamız zor görünüyordu.
"benden hala şüpheleniyorsun değil mi?"
benim işim bu. şüphelenmek. ve anlattıkların.. tutarsızlıklarla dolu. henüz neden bana geldiğini bile söylemedin.
"sana söyledim. bonten'in bitmesini istiyorum. Akane'nin-"
Akane öldü. intikamını alman mezarında daha rahat yatmasını falan sağlamayacak. ya da sakladığı sırrı öğrenmen. Bonten'in işi, sen söyle ya da bir şeyler yap fark etmez, zaten bitecek. ne istiyorsun?
"öğrenmem gereken şeyler var tamam mı!? hayatımla ilgili, onunla ilgili, Koko'yla ilgili. ne kadar saçma ya da gereksiz dersen de. o sırları öğrenip intikamı almak istiyorum. bunun için ben seni kullanacağım sen de beni. kabul etmiyorsan, bu konuşma hiç olmamış say."
_"en ufak bir yanlışında seni herhangi bir suçtan içeriye atarım. kabul ediyorsan seni kullanacağız."_
Ken sonunda saklandığı yerden çıkıp yanıma geldiğinde cebimdeki kayıt cihazını kapattım. şimdilik bu kadarı yeterli gibi görünüyordu. hala bu kişi hakkında şüphelerim olsa da zamanla anlayacaktık ne olduğunu. içten içe aklımda dolanan Koko meselesini bir yana bırakmak bu saatten sonra daha zor olacak olsa da üstesinden gelmek için çabalamam gerekiyordu. karşımdaki kıza da söylediğim gibi Bonten'in işi er ya da geç ne olursa olsun bitecekti ve Koko'ya duygularımın olması onu bundan bir istisna yapmıyordu. Ken'in gelmesiyle rahatlayarak kalçamı kenardaki korkuluklara yasladım.
"yalnız gelmedin, ha?"
yalnız çalışmam. şimdi asıl meseleye gelelim. ortada bir sır var ve onu açığa çıkaracağız ama nasıl?
_"Akane'nin mezarıyla başlayalım. Kawaragi, bu Akane'nin bildiğin bir yakını akrabası falan var mı?"_
biraz düşündükten sonra başını olumsuz anlamda sallamıştı. bu bir yöne iyi bir şeydi bir yöne de sıkıntılı. geçmişi hakkında bilgi edinememek sıkıntı yaratırdı ama yine de soruştırmanın bilinmemesi ve duyulmaması daha iyiydi.
"doğduğunda yetimhaneye bırakılmış. annesi ve babasını araştırmak istedi bir dönem ama sonuç olarak ölü çıktılar. sonrasında yetimhaneden kaçtı ve beraber yaşamaya başladık."
yani tek yakını Hajime ve sensin?
"hayır, sadece benim. Kokonoi onun katili."
ondan duyduğum bu birkaç söz karşısında ne demem gerektiğini bilemedim. evet, biliyorum. Koko bir katil. Koko aşık olduğu kızın katili. Koko insanlara zarar veren ve bundan çekinmeyen bir pislik. bunu istememesi, zevk almaması yaptığı hiçbir şeyi değiştirmiyor. bunların hepsinin farkındayım ama.. ama neden onu korumak istiyorum? buna ihtiyacı var mı, bunu yapacak mıyım bilmiyorum ama yanındaki kızın söylediklerini duyduktan sonra içimde yükselen koruma duygusuna engel olamıyorum. söylesene Koko.. korumak istesem bile seni kimden korumalıyım? Sanzu mu? Haitani kardeşler mi? çoktan ölmüş olan Akane mi yoksa bunların hepsinin yanında büründüğün kimliğinden mi? ben.. seni korumak istiyorum ama neyden, kimden ya da neden olduğunu bilmiyorum..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Glowing in the Dark | Kokonui.
Genç KurguInupi dedi Hajime, o soğuk ve kan donduran sesiyle ; iyi bir yol seçmişsin.