Pencereden vuran zayıf Ay ışığı tüm geceyi aydınlatıyordu. Ben ise yatağımda en sevdiğim kitabımı okuyarak bu zamanı değerlendiriyordum. Bu kitabı ne kadar çok okumuştum bilmiyordum ama yine de en sevdiğim kitap olduğu için hiç sıkılmıyordum.
Kitap fantastik bir dünyayı içeriyordu. Büyük bir orman vardı ve içerisinde çeşitli koloniler yaşıyordu. Kurt adamlar -ki benim en sevdiklerim- vampirler,elfler,melekler ve insanlar. Kurt adamlar ile vampirler geçmişten beri düşmanken insanlar ve ormanda yaşayan küçük hayvanlar genelde av niyetine kullanılıyordu. Elfler ormanın koruyucularıydı.Genelde hiçbir türle yakın değillerdi. Melekler ise her türle iyi geçinmeye çalışır, herkese yardım ederlerdi.
Kurt kolonisinin lideri aynı zamanda ormandaki en gizemli yaratıktı. Kitapta geçtiğine göre her liderin bir eşi varken kurt kolonisinin liderinin eşi yoktu. Ve yine kitapta geçtiğine göre kurt lider asırlardır eşini bekliyordu...
Kitapta bu büyük ormanda yaşanılan şeyler aktarılıyordu. Kurtların vampirler ile ilk savaşlarını,elflerin dövüşte nasıl bir ilerleme kaydettiklerini,meleklerin insanlar adına üzülerek insanlarla nasıl arkadaş olduklarını ve daha birçoğunu.
Kitabı okumaya devam ederken odamın kapısı çalındı. "Yemek hazır."
Burnuma güzel yemeklerin kokusu gelince kitabı yatağıma koydum ve yemek için odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Pençe
WerewolfKız hassas küçük bir yaprak gibi titreyerek rüzgarla birlikte oradan oraya savruluyordu. Korkuyordu ve nereye gideceğini bilmiyordu.Gecenin karanlığı üstüne bir pus gibi çökerken ne yapacağı hakkında en ufak fikri yoktu.Her an akmaya hazır halde dur...