"Ve o günden beri ilk öpücüklerini hep
sağ yanağıma sakladı..."Avuç içimdeki küçük yaranın üzerinde parmakları gezindikçe hala kendisini suçladığını göre biliyordum. Yemekhanede, serumun etki etmeye başladığı ilk gün bu yarayı onun gözlerinin önünde ben açmıştım. Yeniden bilincini kazandığı için artık yaptıklarını hatırlıyordu. En acısı da bana vurduğundan beri yüzüme bakmaktan kaçınması, benimle konuşurken hep başka yerlere bakmasıydı. Attığı tokat benden çok onun canını yakmış gibiydi. Benimle ilgili üstesinden gelemeyeceyi tek şey buydu sanırım. Belli etmemeye çalışıyordu ama sık sık bana vurduğu o anı hatırladığını biliyordum. Bunu unutmak istiyordum amma onun bu hali unutmama engel oluyordu.
Böyle yapmamalıydı. Tek bir hata yüzünden sahip olduğumuz şu son günleri ikimize de zehretmemeliydi. O beni hiç üzmemişti ki... Onun tarafından sevilmiştim. O kadar çok sevilmiştim ki bana zarar vermemek için az kalsın kendisini vuracaktı. Bunları düşünmek varken neden bir tokatta takılıp kaldığını anlayamıyordum.
Bizim hikayemiz çok farklıydı. Mesela o, süslü kelimeler kullanarak beni etkilemeye çalışmazdı çünki bana kızdığında bile ondan deli gibi etkilendiğimi bilirdi. Seviyorum gibi cümleler hiç kurmazdı. Bana her bakışında, dile getirmediği her şeyi anladığımı bilirdi. Ben de hiç söylememiştim ama hissettirdiklerimin birkaç gereksiz sözden daha te olduğunu biliyordu. Bugüne kadar hiç konuşmadığım için onu sevdiğimi bir kağıda yazarak söylemeyi doğru bulmamıştım. Bana uydu ve sessizliğime boyun eğdi. O da söylemedi. Bunu birbirimize hiç söylemedik ama çok sevdiğimizi hep hissettirdik.
En çok sesimi duymak istiyordu ama konuşmam için beni hiç zorlamamıştı. Bendeki sorunnun psikolojik olduğunu biliyordu lakin konuşmam için bir psikolog bile önermemişti. Yavaş yavaş, kimsenin baskısı olmadan bunu başarmamı beklemişti. İşin ironik kısmı ise yıllar sonra konuşmamı sağlayan şeyin, onun yüzünden maruz kaldığım baskı olmasıydı. Onun için yapacaklarımın bir sınırı yoktu. Söz konusu onun hayatı olunca dilimdeki pranga çözülmüştü.
Onlarca sevgi sözcüğünü, onun için kafamda ilk cümlem olarak tasarlamıştım. Ama o an söylediğim ilk şey, 'Beni bırakma' olmuştu. İhtimallerimin arasında olmayan bu cümle, o an dudaklarımın arasından çıkmıştı. Sanki bir gün beni bırakıp gitmesinden korkar gibi içimden kopup çıkmıştı bu iki kelime.
Elimi usulca bırakıp ayağa kalktığımda aklıma gelenlerle güldüm. "Marcus sana dava açtı. Onun mükemmel yüzüne vurman büyük hataydı," dediğimde bir küfür savurup ağzının içinde homurdandı. "Mükemmel kelimesinden nefret etme sebebim o!" Suikastçımın aksine, Marcus'un en sevdiği kelimeydi.
Ayağa kalkarak ona doğru bir adım attım. "Marcus bu gece tüm blokların isyan çıkarmasını planlıyor." Hala konuştuğuma bir türlü inanamıyor olmalıydı. Ben ne zaman konuşsam bakışları derinleşiyordu.
Çok seviyordum bu adamı.
"Marcus ne yaptığını iyi bilir." Sanki bunu itiraf etmek hoşuna gitmemiş gibiydi.
"Göründüğünün aksine stratejik bir zekası vardır. Daha on dört yaşındayken, aldattığı sevgili ona tokat attı diye kızı mahkemeye verdi. Kızın ailesinden aldığı tazminatla ilk kez kendi parasını kazandı," dediğinde gülmeye başladım. Şaka yapıyor olmalıydı.Aklına ne geldiyse yüzünü buruşturup, "O parayla babamın şirketinin tam karşısında küçük bir ofis kiraladı," dedi bezgin bir sesle. "Daha sonra da küçük yatırımcıların büyümesine engel oluyor diyerek bir dava da babama açtı. Oysaki babam hiçbir şey yapmamıştı, onun şirketinin tam karşısında kenfi şirketini kurmaya çalışan Marcus'tu. Sma kazandı!" dedi küfreder gibi. "Babama karşı olan davayı da kazandı çünki Antonio gibi çok iyi bir avukatı vardı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ötanazi okulu 4.kitap
Non-FictionYazdığım ilk kitap olucakk Nasıl desem bu kitabı hiç bir yerde yada pdf saytlarında yoktu bende kitabı elime ulaşınca yayınlayayım dedim♡♡