Emma sabah uyandığında bir an nerede olduğunu anlayamadı. En son hatırladığı şöminenin başında olduklarıydı. Şimdi ise sıcacık bir erkek bedenine sarılmış yatıyordu. Erkek mi, Bir dakika nasıl yani..
Genç kız kendini geriye çekmeye çalışırken ona sarılmış kuvvetli kol engelledi. Başını kaldırıp baktığında Alex'i ona gülümserken buldu."Nereye kaçıyorsun peri kızı?"
"Sen burada yanımda mı uyudun?"
"Evet, gayet belli olduğunu sanıyorum."
Genç kız kendini hala erkeğin bedeninden uzaklaştırmaya çalışıyordu.
"Bu çok uygunsuz Alex"
"Bizi kimse göremez. Tabi sen kimseye söylemezsen."
"Tabiki böyle bir şeyi söylemem. Henüz evli değiliz."
Alex kızı daha fazla utandırmak istemeyerek kolunu gevşetip yataktan çıkmasına izin verdi. Emma hemen yataktan kalkıp genç adamdan uzaklaştı. Ama genç adam yataktan kalkarken hiç acele etmiyordu.
"Ben hazırlanmak için odama geçiyorum güzelim." kızın yanına gidip kollarına aldı. Emma sessizce dururken dudaklarına ufak bir öpücük bıraktı.
"Kahvaltıda görüşürüz." sonra genç kızın kızaran yanaklarına bakıp gülümseyerek odasına gitti.
Emma bir süre sonra kendine geldiğinde hala adamın bıraktığı yerde parmakları dudaklarında ayakta dikildiğini fark etti.
"Ah sanırım delireceğim." ardından o da hazırlanmak için sabah rutinlerine başladı.
Kahvaltı masasında buluştuklarında Alex ve annesi çoktan gelmişti.
Yaşlı Düşes, "Ah Emmacığım, nasılsın kızım? Seni çok merak ettik. Şimdi daha iyisindir umarım."
"Çok teşekkür ederim efendim. Gayet iyiyim. İlginiz için minnettarım."
"Sevindim, iyi görünüyorsun. Yanaklarına bile kan gelmiş."
Emma yanaklarına kanın hücum etmesine neden olan adama doğru gözlerini çevirdiğinde Alex ona hınzırca göz kırptı. Kız da hemen başını çevirip masaya oturdu ve kahvaltısına başladı.
"Emma sende artık iyi olduğuna göre Lord Anthony'nin ailesinin balosuna katılabiliriz diye düşünüyorum."
"Elbette. Kendimi iyi hissediyorum. Katılmamak için bir mazeretim bulunmuyor. Üstelik Lord Anthony'ye ayıp olmasını istemem."
Alex kaşlarını çatarak, "Ayıp olacaksa olsun Emma. Anthony'i düşünecek halim yok. Üstelik bence balo için henüz iyi değilsin."
"Ah saçmalama Alexander lütfen. Sen ona bakma Emma. İyiysen tabiki gideceğiz. Zaten bir iki gün sonra balo gününe kadar daha da iyi olursun."
Böylece yaşlı kadın konuya nokta koymuştu. Alex annesine itiraz edememişti.
İki gün sonra..
Balo günü geldiğinde hanımların hazırlığı sabahtan başlamıştı. Emma bu sefer daha kendi gibi bir elbise giymek istemişti. Evdeki yemek davetindeki gibi bir elbise giyerek hem çok dikkat çekmek istemiyordu hem de Alex'in 'elbisesini üzerinde yırtma' tehditinden çekiniyordu.
Banyosunu yaptıktan sonra yardımcısı ile dolaptaki elbiselerine bakıyorlardı. Ayak bileklerine kadar uzanan açık pembe tonlu elbiseyi seçmişti. Üst bedenine güzelce oturuyor kare yakası göğüslerinin üst kavislerini gösteriyordu. Merak uyandıracak kadar ipucu veriyor fakat dekolte vermiyordu. Belindeki korsaj ince belini vurguluyordu. Tülden olan elbisesinin eteklerinde ara ara dantel işlemeleri vardı. Kolları ise dirseğe kadar tül devamı ise genişleyerek el bileklerine kadar dantelden devam ediyordu.