Sevdiğini kaybetme korkusu bile insanın kanını çekerken, sevdiğini gerçekten kaybetmek... Sadi tüm bu olanlara dayanabilecek midir? İnsan 'asla yapamam, dayanamam, alışamam' dediği her şeyi 'yapıyor, dayanıyor, alışıyor'... Aslında en büyük yalanı da kendimize söylüyoruz bir nevi, en çok kendimizi kandırıyoruz bu dünyada... Her şeyi yapabileceğini sanıyor insan başta ama sonra... Sevdiği kişinin eline diken batsa dünyanın en aciz kuluna dönüşüyor... Korurum sandığı hiçbir şeyi koruyamıyor, en çok da bu acı veriyor...
-diğer gün-
Songül saat 2 gibi emniyetten çıkmıştır, kimse fark etmemiştir çünkü herkesin işi başından aşkındır. Giderken tüm riskleri göze almıştır, biliyordur kendisi de, her şeyin farkındadır, bebeğini böyle bir tehlikenin içine attığı için kendisini hiçbir zaman affetmeyecektir ama Buse Naz'ı kurtarmak için gitmek zorundadır. Sadi öğrendiğinde canına okuyacaktır, bunu da biliyordur...
Songül çıktıktan yarım saat sonra Meltem Sadi'nin yanına gelir.
Meltem: Abi, bir konuşabilir miyiz?
Sadi: Tabi, Songül iyi mi? Eve gönderelim onu, yoruldu çok.
Meltem: Abi şey, biliyorum çok kızacaksın ama Buse Naz için mecburuz/mecburduk. Benim sana çok önemli bir şey söylemem lazım...
Sadi: Ne oluyor?!
Meltem: Songül 1 saat dedi ama ben dayanamam artık.
Sadi: Meltem söylesene artık! Geveleyip durma, ne oluyor!
Meltem: *ağlayarak* Abi, sabah anlattı Songül, Buse Naz'ı kaçıran kişi mesaj atmış, konum daha doğrusu, kimseye haber vermeden tek gel demiş, tek gelmezsen mezar yeri seç demiş. Songül'de zaten dün tüm gün bir değişiklik vardı, belliydi bir şey olduğu. Sabah geldi yanıma, konumu gönderdi bana, 3'te buluşma yerinde olacağını ama çıktıktan 1 saat sonra sana gelip söylememi söyledi. Kızını kurtarmak için tek gitti.
Sadi: N-Ne diyorsun sen Meltem? Ne konumu? Ne mezarı? Ne tek gitmesi?
Meltem: Abi söyleyemedi sana, Buse Naz'a bir şey yaparlar diye söyleyemedi. Deminden çıktı Songül, abi ne olursun git kurtar onları... Songül zaten kötü, düzgün düşünemiyor bile... Çocuğu ile sınanan bir anne her şeyi yapabilir... Her şeyi göze alabilir, ne olur yetişin abi...
Sadi: Hemen konumu at bana. ÇIKIYORUZ!
Ekip hemen hazırlanır, Songül'ün gittiği konuma doğru yola çıkarlar.
-Songül-
Songül verilen konuma yaklaşmıştır. Ağlıyordur. Bebeği ile konuşuyordur. Ne olacağını bilmiyordur.
Songül: Özür dilerim, çok özür dilerim. Özür dilerim anneciğim, özür dilerim. Ne olur affet beni... Seni böyle bir tehlikeye atmamam lazım ama... Ne olur affet beni, ne olursun bırakma beni...
-buluşma yerine gelir-
Siyah bir vito tarzı araba vardır. Songül arabayı durdurur, silahını kontrol etmiştir gelmeden, botunun içine bir çakı yerleştirir. Titriyordur, korkuyordur ama kızı için yapması lazımdır.
Tam inecekken telefonu çalar. Sadi'nin olanları öğrenip aradığını ve gitmemesi gerektiğini söyleyeceğini düşünür ve bakmaz telefona. Songül araçtan indikten sonra aynı numaradan bir mesaj gelir.
Mesaj: Songül tuzak! Sakın gitme buluşmaya! Aç şu telefonu!
Songül mesajı görmez tabi. Siyah arabaya doğru gider yavaş adımlarla. Arabanın da kapısı açılır tabi, birisi iner.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ HAYAT
AzioneSadgül'ün hayatına farklı bir pencereden bakacağımız bir hikaye olacak...