Akademi ve Kış

19 4 1
                                    

15 Aralık 1959, yıllardır koştuğum o yolun sonu. Gerçeklerden kaçıyordum o yolda, hayallerime koştuğuma inandırmıştım kendimi gerçi. 15 Aralık 1959, hiç seyircim olmadan sergilediğim son perdenin bitişi. 15 Aralık 1959'da, ben, Jeongin Perry, öldüm.

25 Ekim 1959

Kış Balosu yaklaşıyordu. Tüm öğrencilerinin erkek olduğu bir okulda buna hazırlanmamız oldukça anlamsızdı aslında. Ama hepimizin heyecanla o günü beklememizin sebebi Changbindi.

-"Sen Changbin Overstreet, bir kızı etkileyemedin ha?"

Minho Dalton, sigarası dudaklarında saçlarını kuruturken Changbin'e sataşmayı da ihmal etmeyecek bir baş belası. Oldukça cesur, daha çok deli, sempatik biri.

-"Kız nişanlı, ona en ufak ilgi duyduğum öğrenilirse hayatım sonlanır."

Sınırlarını zorluyordu, hepimiz zorluyorduk. Zorlamıştık.

Jisung Meeks ve Felix Pitts, ellerindeki radyo bozuntusu bilim projesi için çok ümitlilerdi mesela, çalıştıracaklarına inançları tamdı. Bir gün o cihazdan Paul Anka, Frank Sinatra dinleyecektik.

I loved, I laughed, I cried
I've had my fill, my share of losing

Eşlik edecektik biz de şarkıya, tutmadıkları sözlerden biri de buydu.

Minho Dalton, disiplinli olmasıyla meşhur Welton Akademisine bir gün huzurun ve kızların geleceği konusunda çok emindi.

Bay Nolan, arayan kişi tanrı. Weltonda kız öğrencilerimizin olması gerektiğini söylüyor!

Disiplin cezası alacağını bilmesine rağmen yapmıştı bunu. Hiç bir şey elde edemedi, sadece kalçasında Bay Nolan'ın tahtayla açtığı yaralar kaldı.

Chan Keating, edebiyat öğretmenimiz. Sınırlarını en çok zorlayan oydu belki de. Hatta sadece kendi sınırlarıyla kalmamıştı, bu saydığım amaçlarımızın öncüsü oydu. Onu asla suçlamadım, bana en çok destek çıkan da oydu.

İyi iş çıkardım değil mi?

Şimdi düşününce, zorlamayan biri vardı. Hyunjin Anderson, ölü ozanların en ölüsü. Gizlice şiirler yazan, Bay Keating'e her zaman hayranlıkla bakan kişi. Ama asla kendini yeterli görmeyen, kendini anlatmayan ölü ozan. Ölü şair.

Bu kadar ölmüş olup nasıl yaşatabiliyordu o zaman, beni yaşattığı için mi bunca zaman susmuştu, ölüydü. Çok güzeldi şiirleri, kendi de güzeldi. Ölü olması güzeldi, susması güzeldi.

Diğerleri benim kadar anlayamazdı onu, Anderson da bundan şikayetçi değildi. Yetiyorduk birbirimize.

Hayatımda ilk defa ne istersem onu yapacağım, babamın hakkımda ne istediği önemli değil!

Odamızın içinde mutluluktan kıpır kıpır zıplarken gülmüştük beraber. Sevincimi onunla paylaşmıştım, ortak olmuştu.

Sınıfta ilk kez şiir okuduğunda hayran kalmıştım ona. O da tiyatroda aldığım rolu canlandırıken bakakalmıştı bana.

Welton Akademisine çok anı gömmüştüm. Mutlu, üzücü, her duygunun izlerini taşıyan anılar. O anıları, aynı sahnede aynı duygularla canlandıracağım sizlere, siz de alkışlamalısınız.

Carpe diem!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 15 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

dead poets (hyunin)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin