14

421 44 34
                                    

"Bak sakın yakma o keki!" Dedim Yunus'a elimdeki çekirdeği yerken. "Çok biliyorsan kendin yapsaydın ya!" Diye çemkirdi. Elimdeki çekirdek kabuğunu ona fırlattım. "İşime yaramayacaksan neden doğdun köle?!" Yüzünü buruşturarak yerden kabukları aldı. Şuan kendimi Fatoş'a eziyet eden pembe gibi hissediyordum.

"Abla tutturdun sabahın köründe kek diye, napacaksın bunu?" Diye sordu yunus. Bu keki Çınar'a götürecektim. Geçen günki olaydan sonra biraz bile olsa moralini yerine getirebilirdim. Tabii kendim yapabilseydim daha iyi olabilirdi ama elimin lezzeti yoktu ben napabilirdim?

Yunus'a yaptırmadan önce kendim denemiştim ama tatsız tuzsuz bir şey olmuştu. Bir insanın hiç mi elinin lezzeti olmaz?! Kaşlarımı çatarak Yunus'a baktım. "Canım kek çekti var mı başka sorun?!" Gözlerini devirerek önüne döndü. "Ne çirkef karı bu!" Dedi sessizce ama duymuştum. Kaçar mı benden aslan parçası.

Ayağımdaki terliği çıkarttığım gibi beynine nişan aldım. "Abla ya!" Diye bağırdı. "Bağırma bana!" Diyerek bende ona bağırdım. "Önce sen başlattın!" Diye o bağırdı bu sefer. "Kim çirkef lan? Çirkef senin anandır!" O kişinin kendi annem de olduğunu hatırlayınca iki elimle ağzıma baskı yaptım. Allah'ım dünyayı yok et.

"Ahu!" Annemin yeri göğü inleten sesi duyuldu. Yunus gözlerini fal taşı gibi açmış bana bakıyordu. Biliyordu ki o da arada kaynayacaktı. "Ne dedin sen?!" Diye bağırdı annem içeriden. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Belki yokmuşum gibi yaparsam yok olurdum.

"Ahu!" Annemin tekrar bağırmasıyla yunus yerinde sıçradı. "Çirkef benim dedim anne. Ne çirkef karıyım dedim." Sesim korkudan içime kaçmıştı. "Getirtme beni oraya." Bu sefer bağırmamıştı ama sesindeki tehdit her halükarda anlaşılıyordu. Sessizce yerime sindim.

On beş dakika sonra göz ucuyla fırına baktım. Pişmiş gibi duruyordu. Masanın diğer ucunda telefona bakan Yunus'a mutfak bezini fırlattım. "Fırına bak." Yunus ağlamaklı bir yüz ifadesi takınarak "bitmedi bu çilem bitmedi!" Dedi tişörtünün yakasını çekiştirirken. Bir de masaya çık tepin istersen.

Kek kalınını sertçe masaya bıraktı. "Gerisini de yaparsın herhalde o kadar da beceriksiz değilsindir." Dedi ve mutfak kapısına doğru gitti. "Ergen." Dedim arkasından. Annem bunu doğuracağına taş doğursaymış!

Kek soğuduktan sonra kalıptan çıkardım. Çokta güzel yapmış şerefsiz! Hemen tabağı alıp mutfaktan çıktım. Kimse soru soramasın diye hızlıca "ben çıktım." Dedim ve dış kapıya yöneldim. "Ahu?" Anne? Bir iki adım geri giderek salona baktım. Keki gizlemek için elimi arkama koydum. "Nereye?" Omuzlarımı silktim ve "hiç öyle hava alıcam." Dedim. "Napacaksın hava alıp?" Solunum yapacağım anne?

"Oksijen alıp karbondioksit vereceğim." Dedim gülerek. "Çok düşünüyor musun bu esprileri yaparken?" Dedi yunus bana iğrenircesine bakarken. Onu umursamadan anneme bakmaya devam ettim. Dış kapıyı göstererek "gidiyim?" Dedim. "Hadi git." Dedi beni süzerek. Evden çıkarken bile kırk takla atıyorum. Çekilecek çilem varmış!

Hızlıca apartmandan çıktım. Birkaç kez etrafıma baktım. Özellikle mobese Şükriye'nin camına baktım. Kadın tek başına bir istihbarat ekibiydi. Kimsenin beni izlemediğine emin olduktan sonra karşı apartmanın kapısına gittim. Bir heves zile bastım ama açan olmadı. Yüzüm düşmüştü. Birkaç kez daha bastım ama yine açan olmadı. Üst üste tekrar bastım ama yine olmadı. Tekrar tekrar bastıktan sonra yine açan olmayınca evde olmadığına kanaat getirdim.

etrafıma baktım. Mahallenin ortasında kekimle kalmıştım. Birkaç adım geriledim ve kafamı kaldırarak balkonuna baktım. İnatla geri dönmüyordum. Oturup beklese miydim? Yok, abartmaya gerek yoktu. Bizim de bir gururumuz vardı. Aşkta gurur aranmaz tarafım da bangır bangır bağırıyordu.

Deli ile divaneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin