Yazım Tarihi: 20 Aralık 2023
Yayım Tarihi: 5 Ekim 2024
Olmam gereken yerden çok uzaktayım,
Belki de yoruldum, bilmiyorum.
Öyle karışık,
Öyle yabancıyım ki,
Bu aralar kendime bile gelemiyorum.-yeraltından notlar
f. dostoyevski.𓃥
1. Bölüm: Üç Başlı Köpek
Ankara 04.21Kalabalığın içinde kaybolan gözlerim, renkli ışıkların ardında kaybolan düşüncelerimle dolup taşıyordu. Partinin gürültüsü ve neşesi, içimdeki sessiz çığlıkları boğuyordu. Bu parti, benim için bir hataydı, olmamam gereken bu yer içimde kötü sancılara yol açıyordu.
Gözlerim, mekanda dans edip duran yabancı yüzlerin arasında kayboluyordu. Kendimi burada istemiyorum, içimde bir rahatsızlık vardı. Gelmek zorunda değildim ama kendi bahanelerimin beni kandırmasına izin vermiştim. Bir şekilde burada olmama sayısız yalan uydurup tek tek inanabilirdim. Öyle de yapmıştım.
Kafama geçirdiğin şapkayı beni koruyabilecek tek eşyam olduğu için arada yokluyor ve etrafı kontrol ediyordum. Her ne kadar birinin beni tanımasına imkan olmasa da tedbirimi elden bırakmamıştım. Endişe ya da korkudan değildi bu hareketlerimin eminsizliği. Günlerdir hatta aylardır aklıma kurguladığım planı tek bir ipucuyla yerle bir etmiştim. Burada olmamalıydım ama o burada olabilirdi.
İçimdeki merak tehlikeli bir oyunun içine çekiyormuş gibi hissettiriyordu beni ama buraya kadar gelmişken geri dönecek değildim. Uzun süredir çaldırdığım telefon bir kere daha açılmadığında öfkeli bir nefes verdim. Her ne kadar kendi aklımda çeliştiğim için buradan gitmek istesem de bir yanım aşağı inmemi ve her ne halt dönüyorsa bir şeyler öğrenmem gerektiğini söylüyordu.
Tamam, kimsenin yüzüne bakma ve kardeşini alıp baban dönmeden eve bırak.
Evet öyle yapmalıydım. Madem buraya gelerek büyük bir düşüncesizlik etmiştim o zaman planımı bozmadan sessizce kardeşimi o saçma ortamdan çekip çıkarmalıydım. Başına bela almamalıydı.
Uzun çizmelerim zemine her değişinde bir tıkırtı çıkarsa da böyle bir ortamda duymak imkansızdı. Dans edip duran insanlara çarpmadan aşağı inen merdivenleri gördüm ve titrek bir nefes vermeden edemedim.
Pişman olacaksın.
Çoktan sekiz kere falan pişman olmuştum bu yüzden daha da sinirlendim. Merdivenlerden hızlı hızlı inerken bir yandan telefonla kardeşimi arıyor ve açmadığı için öfkemin yavaş yavaş artmasını seyrediyordum.
Eğer hemen şimdi açarsa girmeyecektim içeriye. Kendimi böyle şartlamıştım.
Açmadı. Kapının yanında duran iki korumaya kısaca göz attıktan sonra düz bir şekilde kapıya bakarak "Ateş Çemberi." dedim. Sesim fazlasıyla netti ve az öncekinin aksine burası o kadar da görültülü değildi bu yüzden duyulmuştum. Güvenliklerden bir tanesi bana kısa bir an baktı ardından kapıyı ittirdi ve içeri girene kadar beni izledi.