34.Bölüm

144 6 9
                                    

Burada geçirdiğimiz ilk gecenin ardından havin hanım (yani yengem oluyor) ile tanıştım.
Birde bir tane yiğenim olduğunu öğrendim. Adı ise adardı.
15 yaşında delikanlı desem daha doğru olur.
Dün o kadar garipti ki evdeki herkes şaşkındı. Bende dahil olmak üzere.

Şimdi ise abimin anneannesinin yani anneannemizin yanına gidiyorduk. Sabahtan beridir kötü olan midem tekrar bulanmasıyla yolun kenarında durmuş içimde ne var ne yoksa çıkartmıştım.
Stresten midemin bile düzeni kalmamıştı.
Barış her zaman olduğu gibi yanımdaydı ve saçlarımı tutuyordu.
Sevdiğim adam.
Elime tutuşturduğu pet şişeden sonra tedirgince gözlerime baktı. Gülümseyip "iyiyim sevgilim" dedim.
Kafasını sallasada artık terdüte düşmüştü bunu gözlerinden anlayabiliyordum.
"Güzelim şu anneannenle tanışma işinden önce hastaneye mi gitsek sürekli kötü oluyorsun bak" dedi.
Kafamı sallayıp "strestendir sevgilim sonuçta ailemle yani gerçek ailemle ilk kez tanışacağım" dedim. Kafasını salladı ve başımı tutum beni kendine çekip sarıldı. Elimdeki pet şişeye dikkat ederek ellerimi beline doladım.
Başımı öpüp "hadi gidelim güzelim" dedi başımı salladım ve arabaya geçtik.

Mardinin mimarisi insanın içini ısıtyor ekstra olarakta merak duygusunu doruklara kadar yaşatıyordu.
Şahane eserlerdi buralar ülkemizin güzide yerlerindendi.
Çok güzel yerlerdi vesselam.
Keşke böyle bir olay olmasaydıda yanımdaki doğal afetle (yani kocamla) gezmeye gelseydim buraları her köşe başına geldiğimizde öpseydim dudaklarını.
"Güzelim geldik diyorum üç dakikadır nereye daldın gene"dedi.
Ben ise azgın düşüncelerimi bir kenara bırakıp "hiç öyle dalmışım" deyip arabadan indim.

Barışta indikten sonra koyun sesleri gelen bir barakanın olduğu yere doğru yürüyen abimlerin peşine takıldık. Çok geçmeden abim evin kapısını çaldı kapı açılır açılmaz içeriye doluşmaya başladık.
Nasılsın falan filan fasıllarından sonra yaşlı bir hanımefendi pencerenin dibinde oturuyordu. Galiba anneannem oydu.
"Merhaba anneanne ben gülseren"dedim ve elini öptüm. Abimde benim ardımdan elini öptü "anneanne bu benim kardeşim" dedi.
Kadın bana dikdik baktı. Ardından " ha bu kız da kimin kızı" dedi.
"Annemi hatırladın anneanne ha işte onun kızı yani benim kardaşım" dedi abim. Anneannemin gözleri doldu.
"Anladım anladım" dedi. Gözlerini bana dikti. Ben ise barışın yanına çoktan oturmuştum.
Eliyle yanına vurup "gel bakayım sen dibime" dedi bana. Barışa baktım ardından abime ikisi de gülümseyerek kafa salladılar yavaşça gidip yanına oturdum.
"Ah güzel kızım benim anacığın ölmeden bana emanet ettiydi sizi" dedi.

Çok zordu onun içinde evlat acısı zor şey.
"Sen ne güzel kızsın aynı semramsın sen" dedi. Gözlerinden yaşlar süzülürken yüzümü avuçları içine aldı.
"Ah güzel kızım ah güzel yavrum bahtsız yavrum" dedi. Gözlerim dolmuştu.
"Ağlama güzel kızım ağlama allahtan gelene yapacak bişey olmaz ağlanmaz allah bundan sonra ayırmasın seni bizden" dedi. İçinden amin dedim. Barışa baktım. Dudaklarından benden de dediğini okudum. Gülümsedim ona.
"Kocan mı bu delikanlı" dedi ninem
Kafamı salladım. Konuşamıyordum. Sadece gülümseyerek ağlıyordum.

Barış ayağa kalkıp yanımıza geldi anneannemin elini öptü.
"Be iş yaparsın delikanlı" dedi ninem.
"Askerim efendim" dedi barış gururla.
Ninem gülümseyip "allah ayağınıza taş değdirmesin evladım." Dedi.
"Amin" dedim.
Amin binlerce kez amin...
Barışta ninemin diğer tarafına oturdu biz beraberce ninemle konuşmaya başladık.
Bize yaşımızı , ne zaman evlendiğimizi falan sordu. Yaşı ileri olmasına rağmen maşallahı vardı. Aklı yerindeydi kendi işini kendi görüyordu.

Kahve ve çay içtikten sonra gitmeye hazırlandık herkes yavaşça çıkarken ninem beni tuttu. "Sen beş dakika kal" dedi. Barış benim yokluğumu fark etmiş olacak ki kapıda beklemeye başladı.
"Efendim nine noldu" dedim ona.
Gülümsedi. "Senin beben olacak kızım yüzüne nur gelmiş kan gelmiş can gelmiş"dedi. Şaşdım kaldım.
Bebek mi? Nasıl!?
Şaşkınlığımı fırsat bilip kıkırdadı.
"Korkma evladım her bebe rızkıyla gelir şenliğiyle gelir" dedi dizimi okşadı.
"Hadi abinler merak etmesin görüşürüz yavrum allaha emanet olun" dedi.
Şaşkınca "sizde nine" dedim. Ayağa kalkıp hızlıca dışarıya çıktım...

Barışın ağzından
Gülseren ninesinin yanından çıktığından beri bir donuktu.
Onu kapını girişimde beklemiştim. Geldiğinde suratı kireç gibiydi.
Noldu dediğimde ise bişey yok demişti.
Şimdi ise sessizliğe bürünmüş candan dışarıyı izliyordu.
"Güzelim sana noldu artık söyleyecek misin?" Dedim sabırsızca.
Derin bir nefes aldı. Bana döndü gözlerinde korku vardı. Saf korku.
İçime ülperti düştü. Neyden korkuyordu benim güzeller güzelim.

"Barış...ben...ben hamileymişim" dedi.
Duyduğumla frene basmam ve bir yandan da kolumla gülsereni tutmam bir oldu.
Ne!? Hamile mi!
"Ne ne diyorsun sen gülseren ciddi misin?" Dedim. Baba...baba olacaktım!?
Sevdiğim kadından çocuğum olacaktı.
"Barış ben emin değilim. Anneannem öyle söyledi çıkarken yani hamileymişim yüzüme kan gelmiş can gelmiş falan bilmiyorum"dedi parmaklarını oynarken.
Gözleri dolu dolu kafasını parmaklarına çevirdi.
Elimi cenesine atıp kafasını bana çevirdim. "Tamam güzelim emin oluruz yani bunun testi vardır eczanede alırız bakarız sen niye üzülüyorsun ki" dedim.
Acaba istemiyor muydu? O zaman o isteyince birdaha yapardık. O ne isterse o ne derse oydu. O benim değerlim kıymetlim ben onu nasıl kırardım.
"Şimdi nerden bulcağız ki nöbetçi eczane" dedi.  "Ben bulurum sen istiyor musun test etmek istemiyor musun onu söyle güzelim"dedim.
"Ben test etmek istiyorum ama eğer hamileysem...napacağım yani..." dedi ve düşüncelere daldı gene.

"Hamileysende hiç önemli değil eğer istersen seve seve yanında olurum güzelim bebeğimizi beraber büyütürüz ama eğer diyorsan ki hazır değilim. Hazır olacağın zamana kadar çocuk yapmayız korunuruz" dedim.
Söylediklerimle gülümsedi. Yanaklarımı tutup dudaklarıma öpücük kondurdu.
"Ben seni hakedecek ne sevap işledim acaba" dedi. Gülümsedim.
"Asıl ben nasıl bir sevap işledim de allah seni bana lutfetti güzelim"dedim.
Parıldayan gözlerle bana baktı. Yaklaştım dudağına bir buse kondurup geri çekildim. Ardından cebimden telefonu çıkarıp berdan abiye biraz mardinde dolaşacağımız hakkında bir mesaj çektim.
Telefonu gülserene uzattım ve "bak bakalım güzelim nöbetçi eczane nerdeymiş" dedim.
...
Eczaneyi çok zorlanmadan bulmuş ve bir tane hamilelik testi almıştık.
Gülserene evde yaparız desem de olmaz diye çıkışıp beni bir bezin istasyonuna sokmuştu.
Şuan heyecandan ve stresten ellerim ayaklarım buz kesmiş bir şekilde arabada gülsereni bekliyordum.
Çok geçmedi ki gülseren çantasıyla birlikte arabaya tekrar geldi.
"Noldu yaptın mı neymiş sonuç" dedim.
"Yaptım ama bekleyeceğiz biraz"dedi ve cebindeki testi torpidoya koydu.

İkimizinde gözleri beş dakikadır testteydi.
Ben arada gülserene bakıyordum. Gözleri dolu dolu bekliyordu. Kıyamazdım ki ben ona.
On dakika bilemedin onbeş dakika sonra gülseren "ay ben bakamayacam barış sen bak ben dışarıda bir hava alayım"dedi.
Kafamı salladım. Arabadan indi ve sağa sola yürümeye başladı.
Ben ona birazcık göz gezdirdikten sonra tekrar torpidodaki teste döndüm.
Dik dik bakışlarla bakıyordum fakat ben hangisi hamile olduğunu belli ediyor bilmiyordum ki.

Gözlerimi testten ayırmazken yavaşça bir çizgi belirmeye başladı. Camı açıp "gülseren gel buna bişi oluyor" dedim. Hızlıca gelip arabaya bindi.
Biraz daha baltığımızda silikte olsa iki çizgi gözüküyordu.
"İki çizgi ne oluyor şimdi hamile misin değil misin?" Dedim stresle
Hıçkırdı gözlerinden yaşlar süzülürken
"Hamileyim" dedi ve hıçkırdı.
Hamileyim...
İçsesim tekrar etti
Hamileyim...
Hamileydi.
Sevdiğim kadın hamileydi.
...
Bomba etkisinde bir bölüm oldu.
Acaba napacaklar?

Gülseren sizce çocuğu isteyecek mi?

Barış şokun etkisi geçtikten sonra nasıl tepki verecek?
Çocuk kaç aylık sağlıklı mı?

Yorumlarınızı bekliyorum:)
(Yıldıza basıverkız!)

YALANCI SONBAHAR[+18]Where stories live. Discover now