minho hyungcuğuuumm

1.2K 101 198
                                    

Jisung'tan:

Felix için yaptığım kurabiyeleri kaba doldurdum ve çantama attım. Hazırdım 5 dakikaya çıkacaktım. Ama üzgün hissediyordum. Sonunda cesaret toplayıp Minho hyungcuğuma mesaj yazabilmiştim ama çokta iyi bitmedi sonu. Her neyse. En azından kurabiyem var.

Felix'lerin kapısına gittiğimde heyecanla kapısını çaldım. Çünkü yanımda yeni bir oyun getirmiştim. Onu denemek için 3 gün sabırla beklemiştim. VE SONUNDA OYNAYABİLECEKTİM.

Kapı açıldığında gördüğüm bedenle öylece durmuştum. Saçları dağınık ve karışık, üstünde kısa kollu beyaz bir tişört ve altında kırmızı ekoseli bir pijama olan Lee Minho duruyordu. Gözlerini ovuşturmuş ve yorgun gözleriyle bana bakmıştı.

Minho:Hoş geldin.

HOŞ GELDİN DEDİ. KALBİM YERİNDEN ÇIKACAK.

Jisung:Hoş buldum hyungcuğum. Evde yoksun sanıyordum.

Minho:Saat sabahın 9'u.

Jisung:Oha o kadar erken mi?

Minho hyungcuğum başını sallamıştı. Geriye çekildi ve bende hızlıca içeri girmiştim. Ayakkabılarımı hemen çıkarttım ve kenara koyup Felix'in odasına koştum. Kapıyı birkaç milyon kez çaldıktan sonra açılmıştı. O da havalanmış sarı perçemleri ve dağınık üstüyle bana bakıyordu.

Felix:Napıyorsun burda?

Jisung:Oyun oynayacaktık ya. Hadi hadi hadi hadi.

Felix:Saat daha iki basamaklı bile değilken uyanamam ben. Hayat felsefeme aykırı.

Jisung:Ya Liixxxxx. Lütfeeennnn

Felix:Tch.

Kaşlarımı çattığımda bıkkınca nefes verdi ve dışarı çıktı. Tuvalete gitti. Bende hemen mutfağa gittim. Susamıştım. O sırada Minho hyungcuğumda kedilerine mama veriyordu.

Jisung:Doongie biraz kilo mu almış hyungcuğum?

Minho:Yoo. Gayette güzel benim yavrum.

Jisung:Hyungcuğum onu 9 ay karnında taşımadın.

Minho:"Hyungcuğum" demeyi ne zaman keseceksin Jisung?

Jisung:Kesmeyeceğim hyungcuğum.

Minho:Hyung demek varken niye "cuğum" diye uzatıyorsun ki.

Jisung:Çünkü hyung dersem çok soğuk oluyor. Amaaaaaa

Su bardağına su doldurdum ve suyu içtikten sonra konuştum.

Jisung:Hyungcuğuuuummmm diyince daha güzel oluyor.

Minho hyungcuğum bıkkınca nefes vermiş ve mutfaktan çıkıp salona ilerlemişti. Bende peşinden gitmiştim.

Minho:Takip etmesene.

Jisung:Etmiyorum ki hyungcuğum. Hem niye geri yatmıyorsun?

Minho:Kalktım bir kez geri yatamam.

Jisung:Anladım hyungcuğum.

Yukarıdan Felix inmişti. Saçını düzeltmiş ve üstünede günlük kıyafetlerden giymişti. O da artık heyecanlı gözüküyordu.

Felix:Oyun nerde?

Jisung:Dur çantamdaydı Lix.

Hemen çantama gittim ve oyunu aldım. Televizyonun önüne çömeldim ve PlayStation'un cd yerine soktum. Sonra kolları aldım ve birini Felix'e verdim.

Oyun başladığında Felix'te bende çoktan kavramıştık. Eğlenceli bir oyundu. Arkadan ses duyduğumda başımı çevirmemek için büyük bir savaş veriyordum.

Minho:Felix versene kolu bende oynamak istiyorum.

Felix:Sonraki tur veririm abi.

Minho:Felix hazırlanıcam 10 dakikaya ver oynayayım biraz ölür müsün? Jisung full burda zaten.

Felix oyundan gözlerini ayırmadana konuştu. Benim iyice dikkatim dağılmıştı bile.

Felix:Momo'yla mı yine?

Felix'e abisinden hoşlandığımı söylememiştim. Fark etmemesi biraz garipti ama bilmemesi işime geliyor tabi ki. Felix'i severim. Ama bazenleri fazla belli ediyor işte.

Minho:Evet bir şey söyleyecekmiş.

Felix:Sanki hiç bilmiyoruz ne diyeceğini.

Felix gözlerini devirmiş ve kolu abisine vermişti. Ben çok berbat hissediyordum. Sevgili olurlarsa her şey biterdi.

Minho:Hoş kız. Bayadırda tanışıyoruz. Güzelde baya. Olabilir bence.

Felix:Hıhı ne demezsin.

Minho:Niye sevmiyorsun Momo'yu?

Minho oyunu durdurmuş ve Felix'e sert bir bakış atmıştı. Ne saçma bir kavgaydı böyle.

Felix:Momo bence lezbiyen çünkü. Seni kandırıyormuş givi hissediyorum.

Minho:Etrafındaki herkes senin gibi eş cinsel değil Felix. Her kıza lezbiyen demeyi kes artık.

Felix:Niye beni ötekileştiriyorsun?

Felix'in sesi titremişti. Minho gözlerini kapattı ve derin bir nefes verip kalktı. Odasına gitti.

Felix:Nefret ediyorum hep bana patlamasından.

Jisung:Minho hyung homofobik mi ki böyle davrandı.

Felix:Bilmiyorum. Hep aynı şeyi yapıyor. Lanet sinirlerini kontrol edemiyor işte.

Yukarıdan gelen büyük sesle hemen kalktım ve Minho hyungun odasının kapısını tıklattım. Sadece vurma sesleri geldi. Kapıyı açtığımda Minho hyung çıplak elleriyle duvarı yumrukluyordu. Hızlıca içeri girdim ve onu tutmaya çalıştım.

Jisung:Hyung dur kendine zarar vereceksin.

Minho:Siktir git Jisung.

Jisung:Hyung sakinleşir misin? Lütfen gel otur.

Minho hyung geriye çekilmiş ve ilk kez gördüğüm bu sinirli yüz ifadesiyle bana sertçe bakmıştı.

Minho:Hayatımda yeri bile olmayan aptal bir veletsin Jisung. Niye bu kadar fazla dibimdesin? Siktir git ve sakın bir daha yanıma gelme. Aptal velet.

Geriye çekilmiştim. Göz yaşlarım yuvalarından çıkarken hemen arkamı döndüm ve dışarı çıktım. Salona gittim ve çantamı alıp Felix'e görüşürüz dedim. Şu an konuşabilecek durumda değildim.

🕳

Ne kadar aptalım ben? Homofobik olan bir adamın dibine girip ona saçma lakaplarla seslenebilecek kadar aptallaştım mı ben? Kalbimin zonklamasını durduramıyordum.

Yatağıma gömülmüştüm adeta. Boğazım düğümlenip duruyordu. Ama hala bir umut belki mesaj gelir diye telefonumun sesi full ses açıktı.

Bir saat sonra ne bildirim gelmişti ne de kapım çalmıştı. Göz yaşlarımı sildim ve derin bir nefes verip kalktım. Telefonumu odamda bırakarak tuvalete gittim ve yüzümü yıkadım. Saçlarımı düzelttim ve odama gittim. Ailem hala işteydi. Bu yüzden özgürce gitarımı çalabilecektim.

Sevdiğim bir şarkının notalarını önüme koydum ve elektro gitarı çalmaya başladım. Sesi iyice yükselttim ki aklımı dağıtabileyim.

Bir saat sonra mı ne telefonumu elime aldım. Hala mesaj yoktu. İnterneti kapatıp telefonu sessize aldım ve yatağıma geçip örtüye sıkıca sarıldım. Bir süre sonra uykuya dalmıştım bile.

ben niye hemen kaos yaptım aaaaa (HAFİF HEYECANLI OLSUN DİYE İMDAATTT)

hyungcuğum / minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin