Yeni bölüm geldiii
İlk bölümdeki yorumlarınız ve ilginiz için teşekkürler.
Daha fazla uzatmadan sizleri bölümle baş başa bırakıyorum.
Bolca yorum yapmayı unutmayın.
KEYİFLİ OKUMALAR
🎶Agoni◽Bazı Şeyler Hiç Değişmez
🌑🌑🌑
Küçük kız, çıplak ayaklarıyla uzun koridorun sonunda ki odaya doğru temkinli adımlarla yürümeye devam etti. Küçük kalbi korku ve endişeyle çarpsa da derin bir nefes alarak içinde büyüttüğü duygulara bastırmaya çalıştı.
Bir gün o duyguların altında kalıp derin bir karanlığa boğulacağını bilmeden.
Kapı önüne geldiğinde titreyen ellerini zorlukla durdurup kapının kolunu tuttu. Kapı, evin ölüm sessizliğini bozarak tiz bir gıcırtı sesiyle açıldı.
Küçük kafasını odaya uzatıp yatakta doğrulmuş, bıkkınlıkla ona bakan kadına çevirdi bal gözlerini. "Hala," dedi tedirginlik kokan sesiyle.
"Yine ne var, Nisa!?" diye sinirle konuştu kadın. Bilmem kaç gecedir bu kız yüzünden uyanıyordu. Başında hiç dert yokmuş gibi bir de abisi başka bir dert daha vermişti.
"Babam ne zaman gelecek?"
Gözlerini kapatıp sert bir soluk çekti ciğerlerine. Sinirden kasılan çenesini, dişlerini sıkarak durdurmaya çalıştı. Gözlerini tekrar açtığında ateş saçan bakışlarını küçük kıza sabitledi.
"Nereden bileyim ben!" diye sinirle bağırdığında küçük kızın kalbi korkuyla titredi. Ama gizledi bu korkusunu. O hep gizlerdi zaten. Üzüntüsünü, özlemini, mutluluğunu, acısını her zaman gizlerdi. Küçük zihni bunu daha on yaşındayken kaydetmişti.
"Git yat, getirme beni oraya!" dedikten sonra yatağına yerleşip homurdanmaya başladı. "Babammış! Senin o babam dediğin adam seni bir çöplük gibi başıma atıp gitti..."
Kalbi acı içinde kasıldığında halasının nefret söylemlerini dinlemeden odanın kapısını kapatıp karanlık koridorda ilerlemeye devam etti. Babası onu gerçekten bir çöplük gibi atıp gitmiş miydi? Ama geleceğim demişti... Yoksa gelmeyecek miydi?
Solanda, kanepenin üzerinde onun için yarım yamalak hazırlanmış yatağın üzerine oturdu. Bacaklarını karnına doğru çekip kollarını etrafına doladı. Çenesini dizlerinin üzerine yaslayarak önünde duran kapalı televizyonun karanlık ekranını izledi.
Hava sıcaktı ama onun bedenini kaplayan kuru bir soğuk vardı. Kendini o kadar çok yalnız hissediyordu ki... Koca dünyada tek başına kalmış gibiydi. Sağ gözünden akan gözyaşı dudaklarıyla buluşmadan hızla sildi.
Yalnız değilim, yalnız değilim içinden tekrarladı sözlerin tek bir zerresine inanmasada tekrarlamaktan vazgeçmedi. Yalnız değildi. Annesi vardı, babası vardı ama ikisi de yanında yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYBOLMUŞ AŞIKLAR KİTAPÇISI
General FictionOna nasıl bir cevap vereceğimi düşünürken gözlerim cama çarpan yağmur damlalarına takıldı. "Yağmur yağıyor," diye mırıldandım. Başını kaldırıp kara bulutların kapladığı gökyüzüne baktı. "Ya aşkın ya da ayrılığın habercisi derler. Birileri ya aşık o...