Bir cümle en fazla ne kadar can yakıcı olabilirdi ki ? Oluyormuş, yakıyormuş hemde cayır cayır insanın canını.. Dışarıdan bakıldığında aslında ne kadar kötü ve korkulması gereken bir insan gibi görünsede aslında içinden oldukça yaralı bir ruha sahip bir adamdı Kağan Korkmaz.Hayat ne kadar acımasızdı ama böyle.. Peki ya hayat mı çok acımasızdı , yoksa insanlar mıydı acımasız olan? İşte buda birden fazla cevabı olan bir soruyu beraberinde getiriyordu..
Bir perde vardı sanki gözlerim ile onun ruhu arasında.. Ve o perde azda olsa aralanınca görmeye yavaştan başlıyordum o çocuk ruhlu adamın kalbini.. Yara bere doluydu o kalp, depremde yıkılan bir bina misali darmadağın, acılarla dolu. Görmüştüm iste azda olsa o çocuk ruhunu, nasılda yaralıydı ama?
Nasılda hâla kanıyordu o yara.?Hiç iyileşmemiş yaralarla doluydu bu karşımdaki adamın o çocuk ruhu..Koltuktan hemen kalkıp mutfağa gittiğimde ilk iş olarak sirkeli bir su hazırlamıştım. Ve bulduğum bir bez parçasıyla da hızla salona gelmiştim.
Koltuğun kenarına oturdum ve elimdeki bezi hazırlamış olduğum sirkeli suya batırıp daha sonra da sıkıp bir güzel bezi Kağan 'ın anlına koymuştum. Yaklaşık 15 dakika sonra kapının zili çalınca yerimden kalkıp dış kapıyı açtım. Elindeki ilaç poşeti ile kapıda duran korumayı görünce teşekkür edip daha sonra da poşeti elinden alıp tekrar kapıyı kapattım. Salona geçtiğimde ise hemen Kağan 'ın yanına gelip poşetin içerisinde bulunan bir ateş ölçer sayesinde ateşini ölçmüştüm. Fakat hala çok ateşi vardı Kağan ' ın ne yaparsam yapayım bir türlü düşmüyordu. Ne yapsam? Ne yapıpta ateşini düşürsem diye düşünüyorken aklıma gelen fikirle hemen işe koyuldum. Kağan 'a ılık bir duş aldıracaktım. Bunun için ilk olarak Kağan 'ı biraz ayıltmam gerekiyordu.
"Kağan , Kağan bak çok ateşin var ve ateşinin düşmesi içinde ılık bir duş yapman gerekli , bana biraz yardımcı olursan eğer sana duş aldırıcam ama bana yardım etmezsen bunu yapamam. " dediğimde belli belirsiz bir şekilde kafasını aşşağı yukarı salladı.
Kağan 'ın belinden ve sırtından tutarak yavaşça ayağa kalkmasına yardımcı oldum. Daha sonra banyoya geldiğimizde ise onu duşakabinin içine soktum. Kağan üzerindeki tişörtü çıkarmaya çalıştığında ise hemen tepki gösterdim.
"Ya sen ne yaptığını zannediyorsun?!"
"Üstümü çıkarıyorum birşey yapmıyorum. Ayrıca tişörtle duşa girecek değilim ya, bende çıkartıp öyle gireceğim her insanın yaptığı gibi."
"Ama şuan yanında ben varım ya! "
"Sende mi gelmek istiyorsun? Gel o zaman bana farketmez."
"Ya ben ondan mı bahsediyorum! Bilmemezliğe gelme, neyden bahsettiğimi gayette iyi anladın sen bence! Ayrıca bu saçmalayışlarını hasta olmana veriyorum."
"Tamam ya kızma bu kadar, sadece tişörtümü çıkaracağım zaten merak etme. " İçim azda olsa rahatlamıştı.. Sonuç olarak bu adamın sağı solu belli olmuyordu! Hayır yani her an her şeyi yapabilecek potansiyel vardı onda. Tişörtünü çıkarıp bir kenara atınca haliye sinirlenip söylenmeye başladım..
"Ya o tişört hiç oraya atılır mı? Ne kadar dağınık bir adamsın sen böyle ya! Sen bu gidişle evde kalırsın haberin olsun. "
"E kalsın işte orada ne olacak? Hem daha sonra toplar çalışanlar. Ve ayrıca ben evde falan kalmadım merak etme çünkü bu kalbi çoktan bir başkasına kaptırdım." diyerek göz kırptı.
Ben ise sadece göz devirmekle yetinmiştim bu duruma. Bakışlarımı yüzünden yavaşça aşağı doğru indirdiğimde ise yüzümdeki ısının gittikçe daha da arttığını farkediyordum. Hii Allah 'ım o baklavalar neydi öyleee!! O kaslar... O bel oyuntusundaki gamze..
Bir an evvel kendime gelmem gerekiyordu! Yoksa işler pek hayra alamet gitmeyecekti!
Kendi düşüncelerimle bir savaş içerisindeyken onun sesini duymamla bakışlarımı yüzüne çevirdim."Doymadın herhalde güzelim bakmaya. " dediğinde ise çapkınca bir gülüş peydah oldu o dolgun dudaklarında..
"Tam net göremediysen eğer biraz daha yaklaş, öyle çok daha rahat ve net bir şekilde de bakmaya devam edebilirsin istersen. ""Ne alakası var be! Niye bakayım ben senin baklavalarına?! Manyak mıyım ben! "
Offf Allah kahretsin, daha da batırıyordum tüm herşeyi! Neler oluyordu böyle bana! Daha fazla saçmalamamak için de bir an önce işe koyulmalıydım. O yüzden hemen duşakabinin musluğunu açıp ılık bir su ayarladım. Su akmaya devam ederken de gözlerimi kısa bir an için , onun gözlerine çıkardığımda ise gözlerinin renginin hafiften koyu bir renge döndüğünü gördüm. Bana mı öyle geliyordu? Bilmiyordum.. Ama bana bakarken gözlerindeki o duygu değişimini yakalamıştım.
Ve hiç beklemediğim bir anda beni kolumdan tutup duştaki suyun altına
soktuğunda ise çoktan her tarafım ıslanmış , üzerimdeki kıyafetler ise üzerime yapışmıştı. Ben şaşkın bakışlar ile ona bakarken onun gözlerinin yavaşça dudaklarıma doğru yol aldığını gördüğüm. Derin bir şekilde yutkunmuştum. Kalbim ise büyük bir hızla çarpıyordu. Yavaşça dudaklarıma doğru ilerlediğinde ise neredeyse düşüp bayılacaktım. Bu öyle bir duyguydu ki şuan bedenimi taşıyamıyor , sadece arkamdan destek aldığım duvar sayesinde ayakta durabiliyordum.. En sonunda ise dudaklarımın tam önünde durup bana .."Müsadenle bu gece dudaklarının tadına bakıp sarhoş olmak istiyorum güzelim.. " dedi ve çok geçmeden dudakları benim dudaklarımı buldu.
Evveeettt bomba bir bölümle karşınızdayım yine! Yıldızı parlatmayı ve yorum yapmayı unutmayın lütfen. Bir sonraki bölüme kadar hoşçakalın, sağlıcakla kalın efenim..
Sizleri seviyorreee..🥰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlıktan Külleriyle Doğan Gün Işığı (DÜZENLENİYOR)
Ficção GeralFarklı bir mafya kurgusu mu arıyorsunuz? O halde doğru yerdesiniz! Bence bu hikayeye bir şans vermelisiniz..🤭 " Gün ışığı " Zihnimde anlam veremediğim bazı görüntüler belirdi, sanki bu sesi daha önce de duymuştum fakat bana kim böyle seslenirdi ki...