3. Bölüm

597 32 18
                                    

Medya: Baki Abi🦋

"Zaman lazım sadece, unutacaksın! Nasıl unuttuysan çocukluğunu, kırılan oyuncaklarını. Kırılan kalbini de öyle unutacaksın..." ~ Cemal Süreya

-- BUSE --

"Zaman lazım sadece, unutacaksın! Nasıl unuttuysan çocukluğunu, kırılan oyuncaklarını. Kırılan kalbini de öyle unutacaksın..." demiş Cemal Süreya. 

Benim de aynen öyle olmam gerekiyordu. Dik durmam ve olanlara rağmen unuttuğum konuları tekrar açmamam gerekiyordu. 

Ben, buraya gelmeden önce onları zihnimin derininde bir sandığa koymuş ve kilitlemiştim, ardından da yeni bir sayfa açmaya gelmiştim. Lakin mümkün olmamıştı, kilitlediğim sandık daha ilk günden açılmış ve içindekiler dökülmüştü. 

Pansumanı yapıp ve ben biraz sakinleştikten sonra revirden çıkmıştık. Bahçeye doğru çıktığımızda hâlâ koşan Ahves komutan ve Sinan'ın yanına Melih'in de eklendiğini gördüm. Ahves komutan ve Sinan kaşınmıştı da Melih ne içindi ki? 

"Komutanım yetmez mi ya?" diyen Sinan'ı duydum. 

"Daha beş bile olmadı ki neresi yetsin, hadi marş marş!" 

"Benim ne suçum vardı komutanım? Herkese haber ver dediniz, verdim işte." 

Güldü Umut komutan. "Bir daha yaklaşacak mısın lan?" 

"Komutanım..." demeye kalmadan Umut komutan lafını kesti. "Cevap ver." 

"Hayır komutanım." 

Kime yaklaşmıştı ki? Bana yaklaşmasından bahsediyor olamazdı. 

"Buse," diye seslenen Nisa sayesinde dalmış şekilde onları izlediğimi fark ettim. 

"Geldim, hadi gidelim." 

Biraz çıkıp şehri gezecek daha sonra da evin son alışverişini yapacaktık, zaten eşyalı bir evdi. 

*

"Yoruldum lan yoruldum!" 

"Ne yoruldun be, iki market gezdik altı üstü." 

"İki market dediğin beş market ama sen bilirsin Nisa," diyerek göz devirdi Yaşar. 

"Dinlenirsin işte şimdi bizim evde. Bir saate antrenmana gideceğiz." 

"Önce bir şeyler yiyelim de, sonra dinlenmeden antrenmana bile razıyım." 

"Gel Nisa, bir şeyler hazırlayalım." diyerek poşetlerle mutfağa adımladım. 

"Geldim!" 

*

Evet, yemek hazırlamıştık... 

Yani kesinlikle uğraşmamak için makarna hazırlamamıştık...

Yemekler ise yenmiş, Yaşar hazırlanmak için çıkmıştı. Tabii biz de üstümüzü değiştirmiştik bu süreçte. Saçlarımı sıkı bir atkuyruğu yaptığımda tokayı daha da sıkı olması için zorla da olsa bir kez daha çevirdim. 

"Hadi lan! Sizi mi bekleyeceğim ben?" diye bağırdı Yaşar. Yaklaşık on beş dakikadır kapıda bekliyordu. 

"Geldik be!" 

İkimiz de çıktığımızda beraber karargaha gelmiştik. İçtima için sıraya dizildiğimizde Umut komutanın da gelişiyle gözlerimiz ona döndü. 

Son NefesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin