KANLI KUYU

BAŞLANGIÇ

Üç genç arkadaş Ahmet, Arda ve Musa. Bu arkadaş grubu eski pikap model arabalarıyla birlikte Aydın'a doğru tatil için yola çıkarlar. Aydın Ahmet'in doğup büyüdüğü yerdi. Cıvıl cıvıl kuş sesleri, parlayan güneş ve sahile vuran deniz ve meltem. Burası Aydın. Ahmet arabayı sürerken yan koltukta Musa, arka koltukta ise Arda oturuyordu.

Radyoda ise klasik müzik çalıyordu. Arda " Ahmet surdan güzel bir şey aç ya." dedi. Ahmet radyoda" Neredesin " şarkısını açtı. Mutlu mesut yolda gidiyorlardı ama bu daha ilkti.

Şehire girdiklerinde Ahmet ve vefat etmiş ailesinin eskiden oturdukları apartmanın önüne geldiler ve bavullarını arabadan çıkardılar. Bina 3 katlıydı. 2.kat 3.numarada onlar oturuyordu ama artık başkaları vardı. Karşı komşuları Rıfkı amcanın  evinde bu günlük arkadaşlarıyla kalıcaktılar. Kendisi babasının yakın arkadaşıydı. Onun kötü alışkanlıkları vardı. Bunun yüzünden mahallede ki insanlar ona "Rakıcı Rıfkı" diyorlardı. O alışkanlıklarını, bağımlılıklarını bırakmıyordu .

Ahmet kapıya tıkladı. Rıfkı amca kapıyı açtı ve sorular sordu:

- Ooo yeğenim hoşgeldin. Delikanlı adam olmuşsun. Seni hangi rüzgar attı buralara?
- Hoşbulduk. Telefonda konuştuğumuz gibi burda kalabilir miyiz ?
- Seve seve. Arkadaşlar kim?
- Ev arkadaşlarım. Beraber geldik.
- Sizi burada bekletmeyelim. Haydi içeri gelin.

İçeri girdiklerinde keskin ve ağır bir koku vardır. Arda iğrenmiş/tiskinmiş bir şekilde:

- Oğlum Ahmet bu koku ne? Ne bu koku ıyy.
- Ben ne bileyim.

Bunlar salona doğru ilerlediler. Salonun köşesindeki vitrinde bitmiş içki şişeleri vardı. Bu kokunun sebebi anlaşılmıştı. Ahmet yüzünde karışık bir ifadeyle sordu:

- Rıfkı amca sen bunu bırakmamış mıydın?
- Bırakamıyorum şu zıkkımı. Siz siz olun bulaşmayın asla.Siz açsınızdır ben size bir şeyler hazır edeyim.

Mutfağa doğru yavaş adımlarla ilerledi. Musa somurtmuş bir şekilde Ahmet'e dile getirdi: 

- Ahmet ben 4 günlük tatilin hepsini bu kokuşmuş yerde geçirmem.
- Musa merak etme sadece bugün burada kalacağız. O seri havayı düşün. Hem bütçemize göre bir yer buldum.
- Neyse inşallah iyi geçer.

Yavaş yavaş güneş batar. Arda ve Musa koltukta Ahmet ise yerde ki minderde yatar. 3 arkadaş çokta rahat edememişlerdi. Tabii kim olsa bu rutubet kokulu yerde kim rahat edebilirdi ki.

Sabah gün doğuşuna yakın saat 8:30 suları Rıfkı onlara kahvaltı hazırlamıştı.Tepsiyi getirerek salonun ortasına koydu. Tepside iki ekmek,bir tabak zeytin ve biraz tereyağı vardı. Mütevazı bir kahvaltıyı.

Rıfkı kumandayı alır  ve kahvaltı eşliğinde "Sabah Haberleri" izlediler. Haberdeki biraz esmer koyu saçlı kadın son dakika başlığı altında özel bir haber sundu.Anlattığı şeyler sabah kahvaltısının zevkini kaçıracak derecedeydi. "Sayın seyirciler son dakika ... Aydın'ın bir köyünde 9 yaşlarında bir çocuk kuyu başında oynarken kayboldu. İlçe Jandarma Komutanlığı soruşturuyor. Çocuğun hayvan saldırısına uğradığı düşünülüyor. Gelişmelerle yakından ilgileniyoruz." demesiyle Rıfkı televizyonu kapattı.
Ahmet biraz sessizliğin üzerine konuştu:

- Rıfkı amca biz sana daha fazla rahatsızlık vermeyelim. Göl yakınlarında bir yer bulduk. 2 gece orada konaklıyacağız.
- Yok yeğenim ne rahatsızlığı ama siz bilirsiniz. Ne zaman isterseniz buyrun gelin
- Bizi evine kabul ettiğin için tekrar teşekkür ederiz.

Valizlerini toplarken tekrar tekrar minnettar kaldılar. Kapıdan çıkarlarken Rıfkı amca Ahmet'in cebine 50 kağıt koydu ve tebessümle ona baktı. Ahmet mahcup bir şekilde " Teşekkürler."dedi.