Şarkı Oğuz için bitti,
Fakat ikimizde dans etmeyi bıraktık.Bestegül soğuk terler içerisinde nefes nefese uyandı. Oğuz hemen yanına koştu. "Bestegül! İyi misin?" Diye seslendi. Ne yani yaşanan her şey bir rüya mıydı? Bestegül etrafına bakındı. Hala metrodaydı ve enkaz altındalardı ama farklı olan bir şey vardı. Herkes... onlar hayattaydı. Ümmü Gülsüm, Şüeda, Esra, Selim, Cesur, Fatih, Arzu, Berfin, Akil, Bakil, Melodi, Keskin ve Oğuz... hepsi burada, bestegülün karşısında garip gözlerle ona bakıyorlardı. "Siz.. SİZ HAYATTASINIZ!" Diye bağırdı birden. Hemen atılarak Oğuz'a sarıldı. "Beste.. sen.. iyi misin?" Diye sordu Oğuz. "İyiyim sevgilim. Çok iyiyim." Hemen kalktı ve Melodiye doğru koşarak atıldı. Kollarının aradına aldı arkadaşını. "Özür dilerim.. çok özür dilerim..." dedi. Herkes ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Belli ki Beste kabus görmüştü. "BİZİ KURTARACAKLAR. GELİCEKLER BİLİYORUM!" Diye haykırdı beste. Kafası yerinde değildi. "BİR DAKİKA BUGÜN BURADAKİ KAÇINCI GÜNÜMÜZ!" Diye sordu. Herkes anlam veremiyordu. Selim cevap verdi "sanırım beş. Neden ki? Bestegül sen iyi olduğuna emin misin??" Beste bir an duraksadı ve ümmü gülsümün bir gün sonra açlıktan ve susuzluktan öleceğini hatırladı. En azından rüyasında böyle görmüştü. Hemen çantasını açtı ve bir paket krakeri ona verdi. "Ümmü Gülsüm lütfen bunu ye!" Dedi. Kimse bir şey anlamamıştı. Beste tam bir şey daha diyecekken "AY YETER! BİRİ BURADA NE OLDUĞUNU VE BESTENİN NEDEN OĞUZA SEVGİLİM DEDİĞİNİ AÇIKLASIN." Diye bağırdı esra. Beste duraksadı. Anlatmalı mıydı? Herkes onu deli mi zannederdi? Ayrıca Esra ne diyordu? Oğuz Bestenin sevgilisi değil miydi..? Tam o sırada bir ses geldi. Bu bir insan sesiydi. Herkes bir anda dışarıya doğru koştu. "BURADA KİMSE VAR MI? SİZİ KURTARMAYA GELDİK!" Diye haykırdılar. Bunlar işçilerin sesiydi. Herkes "BURDAYIZ!" Diye haykırırken bestegül sadece durdu. Sustu ve olayı anlamaya çalıştı. Taşlar etrafa yığılıyor. Herkes geriye doğru kaçıyordu. Bir kişi hariç. Bestegül o anın şokuyla hareket edememiş ve bir taşın altından kalmıştı. En son sadece Melodinin "BESTEGÜL!" Diye haykırdığını duydu. Biliyordu. Ölecekti. Bir an düşündü. Ya her şey rüyasındaki gibi olmasaydı. Aca bunu ister miydi? Melodiyi kendi elleriyle öldürdükten sonra onu bu kadar düşünmesi normal miydi? Ne kadar bencil olduğunu ve sadece kendini düşündüğünü farketti o an. Son hissettiği şey ise pişmanlıktı...
DÖRT YIL SONRA
Herkes enkazdan sağ salim kurtulmuştu. Bir kişi hariç. Bestegül oracıkta can vermişti. Hemde yaşamaya bu kadar yakınken. Her şey rüyasının aksini tutmuştu. 13 kişi kurtulmuş ve 1 kişi ölmüştü. Geri kalan hayatlarında selim ve esra ayrılmış, esra keskinle, selim ise melodiyle evlenmişti. Arkadaş kalmışlardı. Keskin kötü alışkanlıklarından vazgeçmiş, şirkette babasının yerini almış harika bir iş adamıydı. Esra ile bir çocukları olmuştu. Selim ve Melodi üniversiteyi bitirmek üzerelerdi. Cesur ve Arzu evlenip yurtdışına taşınmıştı. Ümmü Gülsüm ve Şüeda ortak bir marka kurmuş ve dünya çapında ünlü sanatçılar haline gelmişlerdi. Akil uzun bir süre bestegülün ölümünün altından kalkamamış, bir çok tedavi görmüştü. Bakil ise ikizi için okula bir sene ara vermişti. Şu an yazılım okuyordu. Fatih ve berfin aynı üniversiteyi kazanmışlardı ve sürekli beraber takılıyorlardı. Son olarak Oğuz. O günden sonra hayatın bir şeyleri beklemek için çok kısa olduğunu anlamıştı ve babasına dava açmıştı. Keskinin de yardımlarıyla en iyi avukatları bulup önce anne babasının boşanmasını sağlamış sonra ise uzaklaştırma emri çıkarttırmıştı. Şu an ise bütün hayatını basketbola adamış genç ve başarılı bir oyuncu haline gelmiştir. O günden sonra herkesin hayatı değişmişti. Hepsi çok mutluydu. Bestegül bile. Eğer o ölmeseydi belki de diğerleri ölecekti. Bu yüzden bestegül, öldüğü için çok mutluydu.