{GİRİŞ}

1.1K 402 161
                                    

Öncelikle hikayeye nereden başlayacağımı bilmiyorum. Ben Estella Blossom hayır hayır... Alison Parker. Gözlerimi açtığımda onun odasındaydım. NEDEN PEKİ!!

Her şey ben öldükten sonra oldu. Sevgilim ve ben katıldığımız partiden arabayla dönerken kaza yaptık ve kendi yazdığım trajedik kitap olan "Dikenlerin Leydisi" romanının yan karakteri olan Estella Blossom olmuştum. Zavallı ama bir o kadar zeki Estella. Benim eski halime o kadar benziyor ki. Ve aynı trajik son. Ölüm...

Gözlerimi yeniden açtığımda, tanıdık ve bir o kadar da yabancı bir odadaydım. Altın varaklı mobilyalar, ağır perdeler ve detaylarla süslenmiş duvarlar... Estella Blossom'un odasındaydım. Ya da şimdi benim odam mı demeliyim?

Şok, dehşet ve şaşkınlık hisleri iç içe geçmişti. Odanın ortasında, geniş bir aynanın karşısında durup kendimi inceledim. Estella'nın yüzü... şimdi benim yüzümdü. Ellerim titriyordu, zihnimdeki düşünceler ise bir girdap gibiydi.

"Neden?" dedim, sesim odada yankılandı. "Neden buradayım?"

Birdenbire kapı açıldı ve içeri hizmetçi girdi. "Hanımefendi, kahvaltı hazır. Aşağıya inmeniz gerekiyor," dedi, gözlerindeki merakla beni süzerek.

"Tamam, geliyorum," dedim ve derin bir nefes alarak aynadaki yansımama son bir kez baktım. Bu yeni dünyada hayatta kalmak zorundaydım.

Merdivenlerden inerken, her adımda zihnimdeki karmaşa daha da büyüyordu. Kahvaltı salonuna girdiğimde, herkesin bana bakışlarını hissettim. Charlotte, Grace, James, Daphne... Hepsi masadaydı. Bir an için her şey donmuş gibiydi, sonra sahte gülümsemelerle dolu bir hava oluştu.

"Estella, canım, nasılsın?" dedi Charlotte, sahte bir şefkatle.

"İyiyim," dedim kısaca, yerime otururken.

Grace, dudaklarında alaycı bir gülümsemeyle bana baktı. "Francis'in ölümünü hala unutamadık, değil mi? Bu evde onun eksikliği her an hissediliyor." Dedi bir yandan çayını içerken.

İçimden bir öfke kabardı, ama sakin kalmak zorundaydım. "Evet, hala. Babamın yokluğu hepimiz için çok zor."

James, bana bakarak alaycı bir şekilde gülümsedi. "Bazılarımız bu yükü daha ağır taşıyor, değil mi?"

Daphne, sessizce yemeğini yerken göz ucuyla bana bakıyordu. Onun bakışlarında daima bir şeyler gizliydi, belki de kıskançlık, belki de nefret.

Grace, sessizliği bozarak devam etti. "Estella, bu evdeki herkesin üzerinde büyük bir sorumluluğun olduğunu biliyoruz. Francis, özellikle seni çok severdi. Onun yokluğunu hissetmek, eminim ki senin için daha da zor."

Bu sahte nezaket ve empatinin altında yatan gerçekleri görmek zor değildi. Onların hepsinin oyunlarını biliyordum.

"Evet, hala," dedim, soğukkanlılığımı koruyarak. "Babamın yokluğu, hepimizi derinden etkiledi."

Charlotte araya girdi. "Daphne, dün gece uyuyabildin mi? Son zamanlarda çok gergin görünüyorsun."

Daphne, başını hafifçe sallayarak cevap verdi. "Evet, anne. Sadece okul ve aile meseleleri beni biraz yordu."

Bu ailedeki herkesin bir yüzü vardı, bir maskesi. Ama ben, yani Alison, artık bu maskelerin ardında yatan gerçekleri görebiliyordum.

Kahvaltı bitince, bahçeye çıktım. Derin bir nefes alarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Bu yeni dünyada, bu yeni bedende, hem Estella'nın acı dolu geçmişini hem de kendi ölümümün ardındaki sırları çözmek zorundaydım.

Gözlerim bahçedeki çiçeklere takıldı. Hepsi mükemmel görünüyorlardı, tıpkı bu evdeki insanların mükemmel görünmeye çalıştıkları gibi. Ancak içlerinde ne kadar çürük ve karanlık olduklarını biliyordum.

Bir an için düşüncelerim daldı. Eski hayatımı, Alison Parker olarak yaşadığım hayatı düşündüm. Sevdiğim adamla geçirdiğim son anları hatırladım. O gece, yemekte birbirimize fısıldadığımız tatlı sözler, sonrasında gelen kazanın dehşeti... ve şimdi buradaydım, Estella olarak.

Düşüncelerimden sıyrılarak bahçenin derinliklerine doğru yürüdüm. Kendimi toparlamam gerekiyordu. Bu yeni dünyada, yeni bedenimde, Estella'nın zekası ve Alison'ın kararlılığıyla hayatta kalmalıydım. Her şeyin farkındaydım; Charlotte'un gizli hesapları, Grace'in tehlikeli oyunları ve James'in alaycı bakışları.

Diana yani şuan ki kuzenim yanıma yaklaşırken gözlerimi ona diktim. "Bu ailedeki herkesin bir maskesi var, Diana," dedim sessizce. "Hepsi sahte."

Diana, derin bir nefes alarak başını salladı. "Biliyorum, Estella. Ama biz bu oyunu onlardan daha iyi oynayacağız."

Birden "Diana, neden Harry ile nişanlandın?" diye sordum, gözlerimde merakla. "Üniversiteye giderken böyle bir karar almak... zor değil miydi?"

Diana, bir an duraksadı, ardından gözlerini kaçırdı. "Ailelerimizin baskısıyla nişanlandık. Bu evde tek başıma hayatta kalamayacağımı düşündüm. Harry'nin ailesi de oldukça nüfuzlu. Güvende olmak için bu yola başvurduk."

İçimde bir öfke kabardı. Bu ailede kimse özgür değildi, herkes bir oyunun parçasıydı. "Harry sana iyi davranıyor mu?" diye sordum, endişeyle. Çünkü onun sonu da bu nişan olmuştu.

Diana gözlerini tekrar bana dikti, bu sefer daha kararlı. "Harry'nin bana karşı saygısı var. Ama aramızda gerçek bir sevgi yok. Biliyorum ki, sadece bir anlaşmanın parçasıyım. Bu ailede hayatta kalmak için katlanmak zorundayım."

"Diana, seni bu cehennemden kurtaracağım," dedim, gözlerim kararlılıkla parlıyordu. "Hem seni hem de kendimi. Bu oyunu onların kurallarına göre oynayacağız, ama sonunda kazanan biz olacağız."

Diana, yüzünde hafif bir gülümsemeyle başını salladı. "Sana güveniyorum, Estella. Bu karanlıkta bir ışık gibisin."

Bu yeni hayatta tehlikelerle yüzleşmeye kararlıydım. Aile üyeleri arasındaki kıskançlık, nefret ve ihanet, bu evin her köşesine yayılmıştı. Hem kendi intikamımı almak hem de Estella'nın hikayesini yeniden yazmak zorundaydım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 27 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlığın Harmonisi(Yakında!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin