3

12 5 0
                                    

Srion dağı,  lanetli dağ, ölüm evi ve daha nicesi...Bu dağ hakkında bir sürü isim vardı ve hepside birbirinden ürkütücüydü.

Çocukken bu dağa yaklaşmamamız söyleniyor du ama gel gör ki ben şimdi nereye gidiyorum.

Ufak ve bir o kadar da temkinli adımlarla etrafımı gözetliyerek elimden geldiğince hızlı gitmeye çalışıyorum . Arada arkamda birinin olduğunu hissetsemde başımı çevirip baktığımda hiç kimseyi görmüyordum ve bu beni fena halde korkutuyordu . Biraz daha sakin kalmayı düşündüm ve kendimi motive etmem gerektiği inancıyla konuşmaya başladım

"Dayan jungkook. Halledersin. Korkmana gerek yok. Hepsi hayal ürünü. Kendini korkutma . Yaparsı-"

"Bööö"

"Aaaağhhh"

"Bağırma lan yaratıkları başımıza toplayacaksın!"

"Siktir! çok korktum jimin, ne işin var burda"

"Ne demek ne işim var. Ben her zaman toplantılara katılırım şekerim asıl burda olmamam garip olurdu "

"Nasıl yani?"

"Yanisi temsilcinin yanında her zaman bir yardımcı olur hatta tüm temsilcilerinin yanında bu toplantı da ya da herhangi bir toplantı da yardımcı olur. Normalde bunu sana söylemek için evine gelmiştim, söyler ve beraber hemen yola çıkarız demiştim ama sen benden önce davranmışsın. Üzüldüm açıkçası insan bir bekler!"

Bu sözlerden sonra bir cevap vermemiştim çünkü hem yorgundum hem de kafam karışıktı. Jimin her zaman böyle toplantılara katıldığını söyledi o zaman neden o tek gelmemişti de beni de gönderiyorlardı ve ayrıca ben neden temsilcinin çakma rolünü oynayan kişiyim ki jimin daha tecrübeli bir kere!

Şuan evde olsaydım kesinlikle uyuyor olurdum. Ondan sonra kalkar güzel bir kahvaltı hemen arkasına deniz kenarında güzel bir yürüyüş belki daha sonrasında biraz yüzer ve alışveriş yapardım. Bunlardan sonra eve geri gelir dinlendirici bir duş aldıktan ve yemeğimi yedikten sonra biraz spor ve kitap okur tekrar uyurdum.

"Jungkook sana diyorum dinliyor musun beni?"

"Hayır"

"Hayır diyeceğine dinlesene beni sonra orada 'hyung ne yapacağım. Ay bunlar ne ' diye sorarsan çıtımı çıkarmam"

"Tamam seni dinliyorum hyung. Anlat"

"Bak orası temsilcinin anlattığından daha farklı. Her an herşey olabilir, özellikle de kavga ve entrika bu ikisi çok fazla. Sana ilk başta iyi gibi görüneceklerdir bundan hiç şüphem yok ama sen bunlara inanmayacaksın anladın mı"

"Anladım"

"Heh şimdi bir diğer konuya geçelim. Seni ilk başta psikolojik daha sonra fiziksel olarak bitirmek istiye bilirler sakın gardını zayıf tutma. Orada ifadesiz bir surat  takın. Ve gerekmedikçe çok konuşma ki göze çok batmayalım ben canımı sokakta bulmadım sonuçta  neyse amaannn sen halledersin gerisini bu kadar ciddilik beni aştı biraz"

Buna nasıl bir cevap vereceğimi bilemedim ve sessiz bir şekilde yürümeye devam ettim. Neredeyse akşam olmak üzereydi muhtemelen yarım saat sonra dağın tepesinden olurduk.

Şuana kadar herhangi bir yaratık yanımıza yaklaşmamıştı bunu jimin hyung'a sorduğumda ikimizin enerjisinin falza yoğun olduğunu ve bu yüzden yaklaşmadıklarını söyledi.
...
Dağın tepesindeydik. Karşımızda kocam bir depo vardı ve etrafında tanımadığım bir sürü insan.

Açık konuşmak gerekirse gergin hissediyordum. Biraz sonra yapılacak olan toplantı beni içten içe korkutuyordu. Neden kiminle nasıl konuşmam gerektiğini bir kağıt parçasına yazmadım ki.

Tam ne zaman içeri gireceğiz diye sormak için jimine bakacağım sırada yüksek bir ses duyuldu. Arkama baktığımda büyük bir ağacın alevler içinde devrildiğini gördüm. Kimse şaşırmışa benzemiyordu hatta alışmış gibi bakıyorlardı.

Ben ise yere düşen ağaç yüzünden etrafa sıçrayan kıvılcımlara bakıyordum.Eğer o ateşi södürmezsem çok büyük bir yangın çıkacağı belliydi. Bu yüzden bu yaptığımdam sonra olacak hiçbir şeyi umursamadan bir elimi ileri doğru kaldırdım ve "éteindre" diyerek ağacın birkaç dakika içinde sönmesini izledim.

Sönen yangınla bir anlık gurur duymuştum ama etrafıma bakınca yaptığımın yanlış mı olduğunu sorguladım çünkü şuan hepsi bana garip bir şekilde bakiyordu. Gözlerinde yatan anlamı bir türlü okuyamamıştım ama bunu da en kısa sürede arkamda duyduğum ses sayesinde anlamış oldum.

"Ne cüretle benim ateşimi söndürürsün!"

Yönümü ondan tarafa çevirdim ve bir süre onu inceledim.
Kırmızı saçları, ateş gibi parlayan ve birazdan beni mahvedeceğini söyleyen gözleri, karanlıkta pek anlamasamda etraftaki ışıklar sayesinde biraz görebildiğim esmer teni ve uzun bir boyu vardı. Güzel bir yüze ve fiziğe sahipti ama içinde bir dünya kötülük yatıyordu.

"Eğer söndürmeseydim bir kaç saate kalmadan tüm orman yanardı"

Sakince kurmuştum cümlemi ama içimde korku dalgaları çalkalanıyordu.

"Bu beni ilgilenirmez!" Dedi boğuk hırıltılı bir sesle.

Tanrım ses tonu bile korkunç. Bana şimdi bir vursa tahtalı köyü boylarım ama şuan su klanını temsil ediyorum eğer bir korkaklık gösterirsemde çok kötü olur.

Hay beni buraya gönderen temsilcinin. Ya ben basit bir elçiyim ne işim var toplantılarda.

Içimdeki korkaklığa tezat olacak bir şekilde

"Sizi ilgilendirmemesi gayet normal ama unutmayın burada diğer topluluklarında olduğunu."

Derin bir nefes aldı ve "hah" sesi çıkardıktan sonra

"Kimsin sen?" Diye sordu.

Bu sorudan kolay ne var canım.

Ben korkak ama bir o kadarda deli cesaretine sahip, su klanının gözde bebeği biricik elçisi jeon jungkook peki ya sen kimsin hödük demek vardı ama neyse

"Ben su klanı elçisi jeon jungkook, su kalnını temsilen burdayım. Peki siz kimsiniz?"

Az önce gözlerinde gördüğüm öfkenin yerini alaycı bir bakış almıştı.

" Ben kim miyim?. Kimseye acıması olmayan, tüm duygulardan yoksun  ateş klanı temsilcisi kim Taehyung. Tanıya bildin mi bari ?"

Ne laga luga yapıyorsun kardeşim alt tarafı taehyug diyeceksin o kadar ayrıca tanımadım lan var mı. Neymiş kimseye acıması olmayan da bilmem neyde ney. Hah ! Napalım yoksa ha ne yapalım . Bizimde yok. Yani galiba.

Ben daha ona cevap vermeden ki o konuşmadan sonra nasıl bir cevap vereceğimi bilmiyordum tanıyamadım dersem bir tık dövecek gibi duruyordu o yüzden sustum, o da zaten  tekrar söze başladı

"Temsilcin korkusundan senin gibi birini mi gönderdi demek "

Pardon benim gibi biri derken??

"Benim gibi birinden kastınız nedir. Açık konuşun ki anlayalım"

" Bir elçi parçası. Senin gibi den kastım bu . Basit bir elçi parçası"

               _____________________________________

   Hello

Begendiyseniz oy ve yorum atmayı unutmayın

Bir daha ki bölümde görüşürüz

Sağlıcakla kalın hoşça kalın!

Sizi morluyorumm 💜

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 17 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

water and fire~taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin