"Elimi tut şimdi," dediğimde bana bakan Gediz'e baktım ben de. "Ne bakıyorsun, tutsana?"
Bir şey demeden elimi avucuna aldı. Sıcacıktı avucu, benimkinin aksine.
Lanet gelsindi demir eksikliğine
Birlikte mahalleden içeriye girerken bizi el ele ilk gören kişi dedikoducu Hayriye Teyze olmuştu. Tam da adamına denk gelmiştik.
"Ooo çocuklar," dedi gülümseyerek. Yeni dedikodu çıkmıştı konuşacak, tabi mutlu olurdu. "Hayırlı olsun."
"Teşekkürler," dedim ben de gülümseyerek. Sarı saçlarımdan önüme düşen tutamları kulağımın arkasına sıkıştırdım.
"Ay utanıklı mıydın kız sen?" dedi. "Gediz bu kız hep böyle mi?"
"Bilm-" dediğinde elini sıktım. Berbat etmesindi. "Bilmediğin şey mi Hayriye Teyzem?" dedi. "Utanıklı tabii."
"Ay tamam tamam," dedi. "Görmedim ben sizi, hadi gidin."
Hayriye Teyze'nin yanından ayrılırken Gediz bana çevirdi başını. "Demir ilacını almıyor musun sen?" dedi.
Yo, almıyordum. Unutuyordum. Çünkü benim B12 eksikliğim de vardı.
"Unutuyorum," dedim.
"Pekâlâ," dedi. "Bundan sonra hatırlatacağız mecbur."
"Zorunda değilsin," dedim. "Ben alarm kurarım."
Onu kurmayı da unuturdum ben kesin.
"Onu da kurmazsın sen şimdi," dedi gülerek. "Ben hatırlatırım. Sahte sevgililik görevim."
Ben de güldüm. Mahalleden birkaç kişiyi daha gördükten sonra evlere ayrılmak üzere vedalaşacaktım ki beni evime bırakmayı teklif etti. Reddetmedim çünkü sohbeti sarıyordu.
"Yarın hava durumu nasılmış?" dedi. "Prensesler dışarı çıkabilir miymiş?"
"Hıhım," dedim mırıldanarak. "Ama yine de sen yorulma ben seni bırakırım okuluna diyorsan itiraz etmem. Sonuçta o kadar düşünmüşsün."
Kahkaha attı. "Öyle olsun," dedi. "Sabah aynı saatte alırım seni."
"Olur," dedim gülümseyerek.
"Bir şey soracağım," dedim aklıma gelen şey ile. "Sana yük olmuyorum değil mi? Öyleyse söylemezsin sen çünkü. Ama bana açık olabilirsin."
Bir adım attı bana doğru. "Olmuyorsun," dedi. "Yük falan değilsin bana. Sonuçta arkadaşımın kardeşisin ve biz ortağız."
Arkadaşımın kardeşisin...
Doğruydu. Ne diyebilirdim ki? Başka bir şey değildim onun gözünde. Bu kadardım. Oyunumun ortağı ve arkadaşının kardeşi. Başka hiçbir şeyi değil.
"Burçak?" dedi yüzünü bana doğru eğerek. "İyi misin?"
Başımı salladım aşağı yukarı. "Şey ben gideyim," dedim. "Annem bekliyordur. Yardım edecektim ona. Sonra görüşürüz."
Arkamı dönerken, 'görüşürüz' demişti. Donakalmış bedenimle eve doğru yürürken aklımda sadece bir cümle dönüp duruyordu.
Arkadaşımın kardeşisin.
Peki ben neden daha fazlası olmak istemiştim o an?
Derin bir nefes alıp eve girdim. Suratım asılmıştı ve kesin bariz bir şekilde görünüyordu bu yüzümden.
Anneme geldiğimi seslenip odama geçtim. Üstümü değiştirip odadan çıktım. Mutfağa giderken oldukça doluydu kafam.
Kendimi toparlamalıydım. Saçma saçma işler açamazdım başıma.
Hele ki abimin arkadaşıyla. Hele ki bana arkadaşımın kardeşisin diyen bir adamla.
***
ne arkadaşımın kardeşisin'miş demeyin ben bile kırıldım burada, bir şeyler hissetmiyor olabilir ama yine de kırıcı
her neyseeee, biraz trip mi atsak gedizciğimize, ne dersiniz???
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SENCİLEYİN | Texting
ChickLitBurçak: Abim de abim Burçak: Mahallenin en delikanlı abisi Gediz: Ne istiyorsun yine Burçak? *** Kapağımızın tasarımcısı dreammsolider'dir. İnstagramdan ulaşabilirsinizz.