Kayıp Kader (DÜZENLENİYOR)

24. BÖLÜM

Zaman benim için durmuştu. Her şeyin sonuna gelmiştik artık, ölümler, kayıplar çoğalmaya başlamıştı. Herkesi tek tek kaybediyordum. Ya beni bırakıp gidiyorlar yada ölüyorlardı. Beth, Kevın, Karen, Mirda abla, Daniel abi, Sabrina abla, Noah abi, Paula, Gaston, Marco, Merlia, Vini, Meredet, Sarina ve tabi ki de ARES. Son olarak beni ilgilendirmese bile söylemek istedim. Kraliçe Emma da yok artık. Milena artık öksüz kaldı. O korkunç kazada Emma ve Ares hayatını kaybetmişti. Milena ise ağır yaralandı. Ares'i de kaybetmiştim. O da beni bırakıp gitmişti. Eğer saraya gidebilirsem onu hayata geri döndürebilirim. Ama Kraliçe beni asla kabul etmez. Sarayda takılı kaldım, hiç bir şey yapamıyordum. Elim kolum bağlı oturuyordum. Daha sonra Mikail odama gelip Palau sarayından haber getirdi.

Ana Kraliçe Amel bizi saraya çağırmıştı. Oğlunu ve gelinini kaybedince geriye kalan torunu Milena'yı kurtarmak için bize daha doğrusu Armin'e ihtiyacı vardı. Tabi ki kimse Armin' i neden benimle getirdiğimi bilmiyordu. Kimse de bilmeyecek. Ve sadece Milena'yı kurtarmayacaktık. Palau Krallığına gelince bizi karşılamaya Prenses Lora gelmişti. Odaya girdiğimizde ilk başta afalladım. Odada yalnız değildik. Betty ve Paula da odadaydı. Betty ile göz göze geldiğimizde kafamı yatakta cansız yatan Milena'ya çevirdim. Küçücük kız hem babasız hem de annesiz kalmıştı. Daha Emma' nın ailesine haber verilmemişti. Haber verilmeden de harekete geçmem gerekiyor. Ben Milena'yı iyileştirirken Ana Kraliçe geldi. Milena'yı iyileştirince Emma'nın nerede tutulduğunu merak edip Kraliçeye sorduğumda Betty'nin beni onun kaldığı odaya götürebileceğini söylemişti. Betty hiç tereddüt etmeden beni odaya getirip yanımdan ayrıldı. Armin ile odaya girip arkamızdan kapıyı kapattık.

- Hadi kızım sıra sende.

Demem ile Armin, Ares'e yaklaştı. Ellerini kalbinin üzerine koyup beklemeye başladı. Daha sonra ellerinden kırmızı bir ışık yayılınca Armin'in başardığını anlamış oldum. Benim güzel kızım babasını hayata döndürmüştü. Sırada ise Emma vardı. Onu da aynı şekilde kurtarmıştı. O sırada biz bunu yaparken Paula ve Betty içeri girmiş ve her şeyi görmüşlerdi. Bir bana bir Armin'e bakıp duruyorlardı. Ares ve Emma uyanmadan odadan çıkmamız gerekiyordu. Bu yüzden kızlar şokta iken hızlıca odadan çıktık. Onlarda peşimizden geldiler tabi ki.

- Siz nasıl?

- Bunu kimseye söyleyemezsiniz.

- Ary...Rose bu nasıl mümkün olabiliyor. Az önce...

- Şimdi değil Paula. Sonra anlatırım. Ama bu üçümüz arasında sır olarak kalacak.

- Ya sır tutamazsak?

- Kızımı tehlikeye atmanıza izin veremem.

- Yani demek istediğin...

- Aynen öyle.

Deyip hızlıca oradan ayrıldık. Saraydan çıkıp hızlıca kendi sarayımıza gidince Armin'i orada olanları kimseye anlatmaması için tembihlemiştim. Armin ise 'Orada ne oldu ki' diye cevap verince ikimizi de bir gülme tuttu. İşte benim güzeller güzeli kızım yaa. Arman odaya gelene kadar gülmüştük.

- Neden gülüyorsunuz?

- Annen bugün güzel bir gün geçirdi de ondan oğluşum(!)

- Bana da anlatır mısın anne?

- Elbette anlatırım. Ama başka bir gün çünkü çok geç oldu ve siz bücürlerin uyuma vakti geldi.

Çocuklar odalarına geçince ben de kendi odamdan çıkıp hemen yan odamda kalan Mira'nın yanına gittim. Şansıma David de oradaydı. Onun odasına gitmeme gerek kalmadı.