Saye'denYemeklerimizi yememize rağmen ikimizde konuşmuyorduk. Aras yeterince gergin biri olduğu yetmiyormuş gibi daha da gerilmişti. Arkamdaki masaya öldürücü bakışlar atıp duruyordu. Fakat arkama bakmamıştım.
Arkamdaki masada oturanların çıktığını Aras'ın bakışlarını takip ederek anlamıştım. Çünkü gözünü onlardan ayırmadan yemek yemişti.
Onların gitmesiyle bir anda tutuğu nefesini bırakmış, vücudunu gevşetmiş ve kaşlarını düz bir hale getirmişti. Yüzündeki mimikleri dikkatlice tek tek inceliyordum. Onu tanımaya çalışıyordum. Yüzüme tekrar baktığında boğazını temizleyerek konuşmaya başladı.
"Kusura bakma. (Derince nefes aldı.) seninle özel olarak bazı konularda konuşup, anlaşmak istedim. Biliyorsun birbirimizi tanımadan evleniyoruz." Yüzündeki mimiklerden konuşmaya çekindiğini anlamıştım. Benim anlayıp anlamadığım bilmediği için sürekli gözümün içine bakarak tane tane konuşuyordu. Ve ben bundan rahatsız olmuştum. Deliyim ben -gerçi orası da şüpheli- salak değil.
İlk benim konuşmaya başlamam onun bu konudaki şüphelerini belki biraz da olsa giderirdi. "Galiba ilk benim konuşmam gerek. Hem beni tanımış olursun..Olur mu?" Konuşmamı beklemiyordu ki şaşırmıştı. Yüzündeki şaşkınlığını hemen silip "olur." Dedi.
"Babam sana dosyamı göndermiştir. Tıpkı bana senin dosyanı verdiği gibi. Ama babam bu dosyada birbirimiz tanımak isteyeceğimiz kadar bilgi vermiş olmalı. Hakkımızdaki kötü şeyleri yazarak bu evlilikten kaçmamızı engellemeye çalışıyor belki de...neyse. Ben kendimi tanıtayım. Yani sen de kendini tanıt. Bu gece aklımızdaki birçok soruyu yanıtlasak iyi olur." Soluklandım ve önümdeki bardaktan su içtim.
Yüzüne baktığımda dudağının kenar kıvrılmıştı. E bu gülebiliyormuş ya. Neyse. "Haklısın. En baştan tanışsak iyi olur. Ben Aras Karahan. 30 yaşındayım. Ticaretle uğraşıyorum. Aile şirketimiz var. Yani iş adamıyım."
Gülümseyerek kurduğu cümle karşılığında elimde olmadan bende onun gibi gülümseyerek konuşmayı devam ettirdim. "Benim adım da Saye . Saye Kareyli. 27 yaşındayım. Savcıydım fakat son birkaç yıldır avukatlık yapıyorum."
"Başarılı bir avukatmışsın. Çalıştığın yer öyle küçümsenecek bir yer değil. Peki evlendikten sonra da mesleğini yapmayı düşünüyor musun?"
"Yapsam senin için sorun olur mu? Çalışmamı istemiyor musun?"
"Tabi ki de bir sorun olmaz . Senin hayatın sonuçta. "
"Sevindim. Mesleğimi zor durumda kalmadıkça şuanlık yapmayı düşünmüyorum. Peki ya ..kıyafet ve diğer konularda karışır msın? Yani..kıskanç biri misin?"
"Evet." Hangi soruma cevap vermişti. Tam kaşımı çattığım sırada hızlıca bir açıklama yaptı. "Kıyafetine karışmam. Çok fazla açık olmadığı sürece. Kıskançlık konusunda ..sana karşı dürüst olucam. Kıskancım epey bir kıskancım. Ama öyle sınırı aşacak derecede de değil. Seni bu konuda boğmayacağımı düşünüyorum."
"Anladım. Ben de kıskancım. Yani senin gibi" Aramızda kısa bir sesizlik oluşmuştu. Beni en çok geren konuyu açmaya karar verdim. Zaten yeterince gergindik. "Kızın varmış." Duyduğu cümleyle en baştaki gerginliğine geri dönmüştü.
"Evet. Meleğim. Daha 4 yaşında." Sanki bir şeyler söyleyecekmişse söyleyemiyor gibi bi hali vardı.
"Peki o ne düşünüyor? Yani beni garipser mi?" Melek kocamın kızıydı. Onunla kötü bir iletişimim olsun istemezdim.
"Açıkçası sana hiçbir konuda güvenmiyorum." Pat diye söylediği cümleyi uyuşmuş beynim birkaç dakika algılayamamıştı. Bunu farketmiş olacaktı ki uzun bir konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kara El (berdel) +18
Literatura Feminina"Sahte evliliktir falan filan bana gelmez. Ben gerçek dünya insanıyım. Evliliğimizde her şey gerçek olacak." Emri vaki gibi konuşması beni sinir etmişti. "Merak etme evcilik oynayacak kadar küçük değilim." Saye; Karanlık ve acı geçmişiyle ar...