Yazarın anlatımından
Minik kız karanlık odada oradan oraya savrulmaktan yorulduğu için yatağına geçip sıkıca yorganına sarılmıştı.
Abisinin gelip onu bu odadan çıkarmasını bekliyordu her şeyden habersiz bir şekilde.
⚔️
5 gün sonra
Gemi İngiltere sınırlarına girmişti tahminen akşama doğru limana varmış olurlardı.
Marin hâlâ dinmemiş merakı ile etrafı izliyordu kaptanın yanında.
Kaptan kızın bu haline gülmeden edememişti sabahın altısında sırf etrafı izlemek için uyanmış ve yanına gelmişti bu kız.Hava soğuk olduğu için yanakları ve burnu kıp kırmızı kesilmişti Marin'in kaptan kızın bu tatlı hallerine bir kez daha sırıtmıştı.
Annesi şuan onun bu saatte uyumadığını görse çok kızardı ama şuan umurunda değildi Marin'in okyanusu ve bu gemiyi çok sevmişti çünkü.Minik kız kafasını yasladığı yerden kaldırıp kaptana bakmıştı ve "biliyor musun ileride bende senin gibi olacağım" demişti sırıtarak.
Marin de kaptan olup denizleri okyanusları geçmek istiyordu hem ailesi de onla gelirdi gezdirirdi onları hem kaptan kadar havalı olabilirdi o zaman.
"Kaptan olduğun zaman ilk hangi ülkeye gideceksin bakalım Minik kaptan" Diye Marine takılarak sormuştu Ahmet kaptan. Marin ise "annemleri alıp Fransa'ya gideceğim" Diye yanıtlamıştı hızlıca.
Kaptan bu kızın hallerine buruk bir şekilde gülümsemişti minik kızın güzelliği kadar böyle saf olması da onun kız çocuk aşkının harlanmasına ve üzülmesine neden oluyordu...
Karısı ölmeseydi belki onlarında böyle tatlı bir kızları olabilirdi..
Dümende olan elleri kasılırken gözlerini yine minik kıza çevirmişti çok tatlıydı ama tehlikeliydi de gözleri saçları...
İleride çok canlar yakacaktı yada onun canını yakan insanlar çıkacaktı."Minik kaptan! Gel bakalım sürebilecek misin bu koca gemiyi" Diye çağırmıştı kızı yanına
Marin günlerdir dümenin başına geçmek istediği için ret etmeden hızlıca kaptanın yanına geçmişti Ve tatlı bir şekilde "geldim büyük kaptan!" DemiştiDümenin yanına gelmesine gelmişti ama boyu yetmiyordu dümene kaptan ise köşeye geçmiş Marin in dümene tutunma çabasını izliyordu ama en sonunda kız düşecek gibi olduğu an sol eliyle kızı tutmuş ve dümene tutunabilmesi için kaldırıp dümeni tutmasını sağlamıştı.
Marin hızlıca dümeni tutup Ahmet kaptanın kucağından etrafı izlemeye başlamıştı.
Heyecanlı bir şekilde etrafı izlerken Ahmet kaptanın çevirdiği dümen ile o da ellerini çeviriyordu.Bir süre böyle kalmışlardı Ahmet kaptan ile Marin ama sonra arkalarından gelen ses ile kaptan kızı indirmek zorunda kalmıştı çünkü gelen kızın babası Mustafa beydi.
"Ne yapıyorsun Marin?" Diye sormuştu babası Marin ise hemen Ahmet kaptanın kucağından atlayıp babasına koşmuştu "Bende kaptan olacağım!" Diye heyecanla bağırmıştı babasının sorduğu soruyu umursamadan babası bağıran kızı ile yüzünü buruştursa da başta ardından gülümsemiş ve "nereden geldi bu kaptanlık sevdası mehparem?" Diye sormuştu kızına tatlı tatlı.
Marin ise eliyle Ahmet kaptanı gösterip "bende öyle havalı olmak istiyorum hem gemi ve deniz çok güzel!!" Demişti heyecanlı bir sesle kaptan minik kızın dediği şeyi duyup utansa da yüzündeki ifadeyi bozmayıp okyanusa vermişti odağını ama bir kulağı da arkasındaki baba ile kızdaydı.
Mustafa bey kızının Ahmet kaptanı övmesi ile kıskanırken kızını kucağına alıp onu bozmadan gülümsemişti kızının gözlerinin içi bile mutluluktan parlarken kızması kıskanması hakkı değildi bence hem Ahmet kaptana iyi gelmiş olurdu kızı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yakut gözlü kadın
FantasyOn yedinci yüzyılın Osmanlısındaki soylu ailelerden biri olan ailenin minik kızıydı Marin Turuncu saçları Yakut gibi gözleri ve pürüzsüz teni ile bütün ilgiyi kendine çekerdi. Halk arasında güzelliği hakkında bir çok dedikodu dönmesine rağmen Turun...