Genzim kurumuştu. Bana açıklama yapmak gibi bir şey yapmamış kafamı karıştırarak karanlık odada yalnız başıma bırakmıştı. Göz yaşlarımı gömleğimin koluna silerek ıslak yanaklarımı kuruladım. Burnumu çekerek bacaklarımı kendime doğru çekip başımı dizlerime yasladım. Gökyüzündeki yıldızları izleyerek ağlamaktan şişen ve ağırlık yapan göz kapaklarımı dinlenmeleri için kapattım._____________
Sabah güneşinin parlak ışıkları pencereden yüzümü aydınlatıyor, tatlı uykumdan beni uyandırmak ister gibi inatla penceremden çekilmiyordu. Gece ağlayarak yorgana sıkıca sarılıp uyumuştum. Bütün başıma gelenleri tekrar düşünüp ayrıntılarıyla üstünden geçmiştim. Ne düşünürsem düşüneyim aklıma hep vampir bozuntusunun beni ısırdığı an geliyor, parmak uçlarıma kadar kasılıyordum. Güneş olmasına rağmen hava soğuktu ve yağmur çiseliyordu. Üşüdüğümü hiss ederek ellerimi bir-birine sürtüp yataktan kalkıp banyoya yöneldim. Lavabo taşına yaslanarak bir süre kendimi izledim. Zayflamıştım ve göz altlarım kararmıştı. İğrenç görünüyordum aynada.
Zaten hiçbir zaman kendimi beğenen biri olmamıştım. Herzaman kendimde kusur buluyor, günlerce, haftalarca bunu dert ederek kendi moralimi bozuyordum.
Her ne kadar ailemle sorunlarım da olsa hiçbir zaman bu kadar zayıf, güçsüz ve aptal gibi hissetmemiştim. Daha adını dahi bilmediğim bir vampire karşı garip hissler besliyordum. Onun bana karşı birşey hissettiğini düşünmüyordum onun istediği sadece taze insan kanı...
Oflayarak el-yüzümü yıkayıp havluyla kuruladım. Alt kattan sesler geliyordu. Bir tarafım dışarı çıkma ve kana susayan aptal vampirin yüzünü dahi görme diyor, diğer tarafımsa onu görmek için haykırışlar bırakıyordu.
Lavabodan çıkarak kıyafet dolabında asılı olan bir sürü kıyafetlerin arasından bulduğum pantolon, tişört hırka ve birkaç gerekli ihtiyaçlarımı alarak duş almak için tekrar banyoya yöneldim.
_____________
Üstümü değiştirip saçlarımı da havluyla kuruttum. Islak havluyu bayodan geri asıp odadan çıkarak alt kata doğru adımlamaya başladım. Kalbim odadan çıktığı andan itibaren hızla atıyor nefes alış verişlerim hızlanıyordu. Avuç içlerim terlemişti.
Beynim beni yönetmeye çalışıyor, kalbimse tam tersini yapmamı kendimi ona bırakmamı söylüyordu. Sorun şu ki, beyin bile birşeyler hissettiğinde kalbe karşı gelemiyor.
Alt kata indiğim gibi vücuduma saldıran sıcak dalgalarla rahatlamış gibi hissettim. Duştan yeni çıktığım için vücudum ıslaktı ve üşüyordum. Şömineyi yakmıştı ve çatırtıları sakin ortamı dolduruyor, huzurla uyumak istememe sebep oluyordu.
Gözlerim onu ararken şöminenin biraz uzağında, koltukta bacak-bacak üstüne atıp elindeki kitabı dikkatle okuduğunu gördüm. Siyah kabanını diğer koltuğa gelişi güzel bırakmıştı.
Gözlerindeki siyah çerçeveli gözlükleri burnunun ucuna kadar gelmiş, bir elinde kitabı tutarken diğer elini koltuğun kolçağına yaslamıştı.
Parmakları yüzüklerle doluydu. Sağ elinin işaret parmağında kırmızı taşlı bir yüzük, orta parmağında yeşil, diğer parmağındaysa siyah yüzük vardı. Sol elindede yüzükler aynı şekilde takılıydı fakat her üçü de siyah taşlıydı. Onu incelediğimi hissederek bakışlarını bana çevirdiğinde ne yapacağımı bilemeyerek bakışlarımı keskin gözlerinden kaçırdım.
Boğazımı temizleyerek sakin adımlarla mutfağa yöneldim.
"Açlıktan ölmek istemiyorsan kendin için yemek yap çocuk!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUREBRED VAMPIRE • TAEKOOK
Фанфик11. sınıf öğrencisi olan Jeon Jungkook geldikleri okul gezisinde ormanın içinde kaybolup, gece olduğunda eski bir eve sığınır. Ormanın içindeki eve asılardır lanetlenerek kapatılan Kim Taehyung ise taze kana susayan Safkan bir vampirdir. •Semetae/Uk...