4. Bölüm

18 7 0
                                    

Dün Yekta ve Geceyle uzun uzun konuşmuştuk sonra ise annem ve Arkın la bir film açıp izlemiştik ilk defa bir gün bu kadar güzel geçmişti. Babam arkadaşının evinden çıktıktan sonra kendi evine gitmişti evet kendi evi vardı ve haftada bir kaç kez o eve giderdi bu yüzden haftada bir kaç kez evde rahatça vakit geçirebiliyorduk dünde o günlerden biriydi.

Bu gün evden hiç çıkasım yoktu fakat Gece zorla kafeye gitmeye ikna etmişti şimdide hazırlanıyorum. Üstüme yarım kol koyu yeşil bir t-shirt altıma siyah ince eşofman üstüme ince bir ceket. Aslında soğuk değildi fakat ben her zaman üstüme birşey almadan çıkmıyordum. Saçımı yukarıdan dağınık bir topuz yapıp eşyalarımıda alıp odamdan çıktım anneme nereye gideceğimi söylememiştim o yüzden ilk ona haber vermeliydim bu yüzden salona gittim.
"Anne ben çıkıyorum" annem elinde kumanda televizyondaki saçma programlardan birini izliyordu.

"Nereye gidiyorsun?" Anneme Gecelerden bahsetmemiştim ama şimdi söylemeliydim çünkü annem küçüklüğümden beri arkadaşım olmamasından çok şikayetçiydi şimdi şöylesem büyük ihtimalle sevinirdi.

"Okuldan arkadaşlarla buluşucaz"

"Mayıs bana yalan söyleme kızım senin arkadaşın yok" yalan söylediğimi düşünmesi gayet normaldi çünkü eskiden arkadaşlarımla buluşucam diyip ortalıktan kayboluyodum.

"Hayır anne bu sefer yalan söylemiyorum sınıfta iki tane arkadaşım var ve onlarla buluşmaya gidiyorum" Annem bu sefer inanmışa benziyordu. Koltukta doğrulup gülümsemeye başladı.

"Gerçekten mi bana neden söylemedin Mayıs arkadaşların olmasına çok sevindim" gerçekten de sevinmişti.

"Gidiyorum o zaman" kesin kim olduklarını soracaktı ama şimdi çıkmam lazımdı yoksa geç kalacaktım.

"Tamam gidebilirsin dikkatli ol!" Kafa sallayıp Kapıya doğru ilerledim ayağıma beyaz ayakkabılarımı giyip çıktım. Kafe evime o kadar uzak değildi bu yüzden yürüyerek gidecektim kulaklığımı takıp sesli kitap uygulamasını girdim önceden dinlemeye başladığım kitabı açıp yürümeye başladım. Yarın okul vardı ve yeni müdür gelecekti bu yüzden dikkatli olmalıydım. Telefonumdan bildirim sesi geldiğinde gelen mesaja girdim, bilinmeyen numaradan bi mesaj.

'Ben Koza. Cuma günkü olay için sende özür diliyorum kendimi kaybettim, zaten sinirliydim sende üstüne masadan çıkmayınca sana patladım. Üzgünüm.'

Aslında beklemediğim bir davranıştı ama onu Ekin ikna etmiş olmalıydı. Normalde olsa asla affetmez direk engellerdim fakat müdürün kulağına gitmemesi adına affedecektim.

'Bir daha olmasın' samimi olmaya gerek yoktu kısa ve öz.

'Arkadaş mıyız' ne saçmalıyorsun ya sadece bir daha olmasın dedim.

'Hayır' dövdüğüm çocukla arkadaş olmak kulağa komik geliyordu. Numarasını ne olur olmaz diye kaydedip yola devam ettim.

Kafeye vardığımda Gece gelmişti fakat Yekta benden yirmi dakika sonra gelmişti şimdide garsona sipariş veriyorduk.

"Bana bir karamel macchiato yanınada limonlu cheesecake" Gece kendi isteklerini söyleyip bana döndü.

"Çay ve tramisu" Gece bana anlam veremiyen bir ifadeyle baktı ne yani çay içemezmiyim o ne öyle latte falan.

"Mayıs kahveleriyle ünlü bir kafedeyiz ve sen çay istiyorsun" yani illaha kahve içmek zorunda değilimki.

"Bende bir çay yanınada ekler" Yekta ekler diyince dönüp ona baktım, oda bana bakarak dudağını yukarı doğru kıvırdı. Gecede bu sefer Yektaya baktı.

"Bakma öyle istediğimizi yeriz" Gece pes edercesine kafa salladı. Siparişlerimiz geldiğinde konuşmaya başladım.

"Buraya gelirken Koza bana mesaj attı" aslında söylemeyi düşünmüyordum fakat konu açmak için söylemiştim.

LİSE-LİSTE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin