Bildirim sesleri ...
Bir aydır neydi bu Delal'in telefonunun alarm görevini üstlenen, lanet olasıca grubun mesajları? Her geçen gün sabrımı taşıran bu sesler yüzünden içgüdüsel olarak Delal ile yeni bir kavga isteği doğdu. Öfkeyle ayağa kalktım ve salona doğru ilerledim. Yine o mesajlara gülüyordu yine keyfi yerindeydi ve yine beni umursamıyordu.
Bu sefer beni yatıştıramayacaktı bu sefer kesin bir şekilde halledecektim. Fazla öfkelendiğim için elim doğrudan fırlatabilecek,etrafı dağıtacak şeyler arıyordu. Kararımı değiştirerek sessizce mutfağa gittim. Ne fırlatacaktım? Geçen sefer ki gibi bir çatal veya tabak olmasında ne olsun
Dolapları sessizce karıştırırken; geçen filmde izlediğim baş karakterin, kadehleri eline alıp yere çarptığı fikri aklıma girdi. İyi fikir!
Delal efendi nereye saklıyordu bu kadehleri?
Bir hafta önce huzurlu bir akşam yemeği yiyorduk. En sevdiği şeyleri masaya sermiştim. Özene bözene hazırlanmıştım o gün. Delal ile tanıştığımız güne dair konuşuyorduk. Sahi ne kadar güzeldi o günler, ne kadar güzeldi her anı romantik filmin karesi olacak o saklı cennetler. Derin derin gözlerime bakıp alzaymır olsam asla unutamayacağım o konuşmamız kazınmıştı.
***"Aşkım, neden öyle bakıyorsun bana ?"
Karanlık; loş odada özenle hazırlanmış, mum ışığında pahalı olduğunu düşündüğüm saati parlıyordu. Çekinerek sorduğum soruya samimiyetle cevap verdi.
"Çok masumsun Alize... Tıpkı yavru bir kedi gibi...Çok fazla masum."
Dudaklarımı ısırdım ve gözlerimi kırpıştırdım. Kahve saçlarını karıştırıp öpmek istedim. Cidden bunu yapmak istedim. Öyle çok aşıktım ki ona her kelimesine ruhum eriyordu.
"Seni sevdiğimi kaç kere söylemeliyim bebeğim. Hem tanıştığımızda bu kadar nazik biri değildin, öyle soğuktun ki asla bir bütün olacağımızı düşünmüyordum. Ama kalbinin duvarıymış onlar.İçeri girdiğimde saklı bir tapınak edindim kendime.."
Kafasını salladı ve güldü. Hafif soğumakta olan patates kızartmasını, çatalıyla kapıp yavaşca çiğneyişini izledim. Gözlerinden gizem akıyordu ve bu bende şüphe oluştursa da saçmaladığımı düşünerek köftemi ağzıma aldım. Orta pişirmiştim ve tadını çok beğenmiştim. Damağımdan kayan köfteyi yutarken konuşmaya başladı.
"Yeni tanıştığım insanlara kendimi açmam tatlım. Bunu bilmen gerekirdi. Üstelik sende o zamanlar çok agresif bir kızdın. Kabul et bunu, bakma bana öyle!"
Kaşlarımı kızıyormuş gibi çattım ve önümdeki suyu içtim. Ellerimi havaya kaldırıp teslim oldum mesajı verdim. Traş olması gerekiyordu,sakallarına odaklanmıştım. Ona sakal yakıştırmıyordum sanki güneşli bir havanın üzerine çöken kara buluttu hissettiklerim...
"Beni çok fazla hafife alma derim Delal. Sadece sana böyle olduğumu bilmen gerekirdi.Sana özel olduğumu unutmaman-"
Üst üste gelen bildirim sesleri konuşamı böldü. Yavaş yavaş öfke beni sarıyordu. Çatalı sesli bir şekilde bırakıp mesajlara gülümsemesini sindiremedim. Gözlerindeki keyfi parıldamaları,yüzündeki memnun ifadeyi,bana bakarken ki tedirginliği hiç sindiremedim.
"Delal... Bu grup sıkmaya başladı artık."
Gözlerine yansıyan o gizemi yüzünde de gördüm. Deliriyor muydum? Çünkü bana söyleyeceği yalanları mı düzenliyordu? Hayır , hayır Alize bunlar sadece kendi kuruntun kızım. Söylediği gibi o bir erkek grubu ve ben kıskançlık yapıyorum.
Ayağa kalktı ve üzerime gelmeye başladı. Kumral yüzü hala o esrarengiz havasındaydı,dudakları ince bir çizgi haline geldi ve diz çöktü. Elleri yüzüme temas edince içimdeki öfke canavarı yerini karnımdaki kelebeklere bırakmıştı bile :
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ALİZE
Teen Fiction"O sadece bir grup Alize, bu kadar edebiyat yapmana gerek yok!" Tam da böyle bağırmıştı bana... Bana kafamda kurduğumu arkadaşlarımın aklıyla ilişkimizin katili olacağını söylemişti.Ben ona böyle aşıkken saf olmam gayet doğaldı ama kaçırdığı bir şey...