Marketin ortasında kavga edenleri ayırmak için adım attım. Mete ve yaşlı adam arasındaki gerilim, odayı sarmıştı. Biraz uzaklaşıp nefes aldım, ardından kavga edenlere doğru ilerledim.
“Durun!” diye bağırdım, ama gerginlik havası etrafı sarhoş etmiş gibiydi.
"Liam ısırılsaydı, muhtemelen şimdiye zombiye dönüşmüş olurdu," dedim, sesimdeki ciddiyetle. Bu sözler, kavgayı durdurdu ve herkesin dikkatini üzerime çekti. Gerilimi azaltmaya çalışarak devam ettim, "Şu anda güvende olduğumuz bir yerde değiliz. Birbirimize düşman olmamamız gerekiyor."
Mete'nin kim olduklarını sorması üzerine, marketin içindeki bu yeni grupla tanışma anı gelmişti. Kızıl saçlı kadın, ava, gülümseyerek adını söyledi. Gözleri, birçok zorluğa rağmen hala umut doluydu.
Yanımdaki sessiz kadın, Blake, şimdiye kadar hiçbir şey söylememişti. Gözleri, gizemli bir derinlik taşıyordu ve beyaz saçları göze çok çarpıyordu.
Mete'nin gözleri, sırasıyla hepsine kayarken, kendilerini tanıtmamızı beklediler. Sessizliği ben bozarak, "Ben Athena," dedim, Clementine'ı göstererek, "Ve bu da kızım Clementine."
Mete ve ailesi kendilerini tanıtırken bende marketi aramaya başladım, işe yarar bir şey bulabilirdim.
Clementine'nın anlatımıyla
Athena raflara ve yerlere bakarken ben de onu izliyordum. Ava marketin tel örgüsünden zombilere bakıyor, Kaiyo bir cihazı tamir etmeye çalışıyor, Astra ve babası olan yaşlı adam aralarında konuşuyorlardı. Ben etrafımı incelerken Athena yerden dikdörtgen bir cihaz buldu, yanına gittim.
"Athena bu ne?" dikdörtgendi, telefon gibiydi ama 4 katı büyüklüğünde ve kağıt gibi incecikti.
Athena bana gülümsedi "Bu günü, saati ve o günün haberlerini gösteren bir cihaz. Mesela saat şuan 22.27 ve bugünün haberleri ekranda yazıyor." dedi ve devam etti "Yaygın olmadığı için bilmemen normal."
"Peki bu ne?" diğer elinde telsize benzeyen bir şey daha vardı. "telsiz mi?" dedim.
"Telsiz gibi bir şey ama konumunu gösteren versiyonu" dedi.
"Clementine, belki fazla değil ama bir şeyler yemen gerek"
Bana kakaolu bar uzattı, teşekkür ettikten sonra geri oturduğum yere geçtim.Athena'nın anlatımıyla
"Herkes biraz rahatlasın ve etrafta işe yarar bir şey arasın. Bir süre burada kalabiliriz." dedim. "Bu marketin kalıcı bir çözüm olmadığını düşünüyorum" dedi Ava.
"Haklısın, burası askeri bir tesis değil" dedi Mete.
"Bence olabildiğince benzin bulmalıyız ki hepimiz buradan çıkabilelim." Ava haklıydı.
"Yakınlarda bir motel var, alabildiğim kadar benzin alıp geri döneceğim.""Bunu al" az önce Clementine'nın sorduğu konumu gösteren telsizi verdim. "Diğeri bende, önemli bir şey olursa haber verirsin." dedim, olumlu anlamda kafa salladı.
"Peki sen senin adın ne?" dedi Mete.
"Astra, babamın adı da Larry."O an Larry'nin yerde yattığını gördüm. "Onun nesi var?" diye sordum.
"Babam son zamanlarda nükleer bombalar yüzünden çıkan bir kalp hastalığına yakalandı, tedavisi yok, ağrıları azaltmak için yanımızdaki eczaneden ilaç alıyorduk ama eczanenin kapısı kilitli." dedi Astra."Eczaneye gitmeliyiz, eczane'nin penceresinden gördüm, 1-2 deprem çantası, ilaçlar ve ilk yardım çantası var. Kısaca işe yarayacak şeyler" Kaiyo konuşmuştu.
"Eczaneye nasıl gidebiliriz ki?" dedim.
"Bu marketin sahipleri aynı zamanda eczanenin de sahipleri olmalılar çünkü ikisi bitişik. Ama eczane kilitli, burada çalışan birinde anahtarlar olmalı." dedi Kaiyo.Sonra herkes işine döndü. Mete'nin yanına gittim. Avriel ile konuşuyordu.
"Hey, Athena o yaşlı adamı gerçekten azarladın." dedi.
"Evet, biliyorum"
"Her neyse Avriel ve ben desteğine minnettarız."
"Liam nasıl?"
"İyi, sadece biraz üzgün. Clementine nasıl?"
"Sanırım iyi" dedim.
"Epey dayanıklı çocuk." dedi Mete.
"Plan ne?" dedim.
"Burada kalacağız. Dışarısı oldukça tehlikeli gözüküyor, yani ortam yatışana kadar beklemeliyiz." dedi Mete.Marketin köşesinde bir kapı olduğunu gördüm, odaya girerken arkamdan Clementine da geldi. Odaya girdiğimizde solda bir pencere vardı, ilerisinde de bir kapı Eczaneye açılıyor olmalıydı. Yerde kırık eşyalar vardı ve bir de fotoğraf. Fotoğrafı elime aldığımda arkadan biri daha geldi: Kaiyo.
"Bir şey mi buldun?" dedi
"Buranın sahibi olan ailenin fotoğrafı, eczane'nin anahtarını bulmamız da yardımcı olabilir." dedim"Kim olduğunu biliyorum." dedi Kaiyo.
Kaiyo içimde bir gerginlik dalgası yarattı. Kaiyo, gizli polis olduğumu biliyordu, bu beni tedirgin etti ve yutkundum.
"Sen ülkemizin meşhur gizli polisisin. Ya da şöyle mi demeliyim Gölge prenses."
Takma adım Gölge prensesdi, ama Kaiyo'nun bunu nasıl öğrendiğini bilmiyordum.
Bölüm sonuu :)
Bölüm Hakkındaki düşüncelerinizi alalım.
Diğer bölümü haftaya atacağım, görüşürüz 🖤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇÜRÜYEN DÜNYANIN İÇİNDE
Ficción GeneralZombi kıyametiyle sarsılan bir dünyada, Athena ve Clementine, vedaların, ihanetlerin ve umutların izinde hayatta kalmaya çalışıyorlar.