Bugün evlenmeden önceki son günümdü. Sabah kalkıp Emineyi okula annem ve babamı işe yollamıştım. Evi toplamaya başlamıştım.
Sofrayı kaldırıp bulaşıkları yıkamıştım. Sonra ise salondaki masa, sehpa ve büyük vitrinin tozunu almıştım. En son ise yerleri süpürüp sedirin yastık kılıflarını değiştirdim. Örtüleri de serip mutfağa geçtim.
Tezgahı mutfak masasını ve dolaplarını sildim. Yine yeri süpürdüm ve burdan da çıktım.
Banyo ve tuvalete çamaşır suyunu dokeli nerdeyse iki saat olmuştu. Hızla fırcalayıp suyla yıkadım ve sabun, havlu koyup çıktım.
Akşam için birşeyler hazırlamaya mutfağa girdim. Hazır olan baklavayı fırına attım. Patatesli börek açıcaktım. Hamuru yoğurup haşlanmış patateslere tuz, pul biberi, karabiber koyup harcı karıştırdım. Böreği de hazırlayınca akşam için yemek yapmaya başladım.
Patlıcan közledim, ardından kıyma, soğan, domates, biber ve salçayı kavurup karnıyarığın içini hazırladım. Patlıcanları doldurup üstüne salçalı sos döktüm. Fırından baklavayı çıkarıp masanın üzerine bıraktım. Pirinç ısladım, baklavanın şerbetini döküp dumanı çıkınca üstüne tepsi kapadım dinlenmesi için.
Pirinç pilavı ve çorbayı yapınca hızla ezme, salata ve ayranda yaptım. Saat akşam olmuştu bile çoktan yukarı çıkıp üstümü değiştirmeye karar verdim.
Okunan ezanla önce abdestimi tazeleyip namazı kıldım. Ardından ise dolaptan yeni aldığımız uzun beyaz tüllü elbiseyi giydim. Beyaz şalımı da alıp omuzuna attım. Sonuçta imam nikahı kıyılacaktı.
Aşağı indim kapı çaldı Emine geldi arkasından ise annemler. Bende Emineyi yukarı çıkarıp kırmızı bir elbise giydirdim. Üstüne de kalın yün hırkasını ve saçlarını tarayıp uzun siyah düz saçlarını serbest bıraktım.
Kapı çaldı ve annem bize seslendi ikimiz el ele aşağı inince Azad ve ailesini gördük "hoşgeldiniz" diyerek hepsiyle selamlaştım hazır sofraya oturup yemekleri yedik. Herkes beğendiğini belli ederken sadece Azad sesizdi. Kardeşinin dediğine göre bir annesinin yemeğini iştahla yermiş.
Ona bakmamla o da sofradan kalkmadan "eline sağlık bana banyoyu gösterir misin?" Diye sordu. Başımı salladım ve ayağa kalktım.
Banyonun kapısına gelince "temiz havlu va.." sözümü bitiremeden beni de kendiyle içeri çekti. "bana öyle bakmak zorunda mısın?" Diye sordu.
Ne dediğini anlamadığım için kaşlarımı çattım ve kapıya doğru gidicekken kilidi çekip beni tahta kapıya yapıştırdı. "Ne ne yapıyorsun!?" Diye şaşkınca ona bakınca.
Kafasını gerdanıma indirip "çok güzel kokuyorsun. Sarhoş edicek kadar hemde!" Dedi. Yutkundum seslice burnunu açıkta kalan gerdanıma sürtüp dudaklarını değdirdi. Başını kaldırıp yüzüme baktı. Elinin teki duvara dayalıydı tekini ise belime koydu ve okşadı. Bu şekilde cidden hoş duruyordu.
Dudaklarını yalayıp "düşündüğüm gibi en az kokusu, görüntüsü kadar tadında güzel ve tatlı yavrumm." Dedi 'm'yi uzatarak.
Zar zor nefes alıp konuştum ve "çe-çekil!" Dedim ikaz eder bir tonda. Tamamen dikleşip kendini hafifçe bana dayadı ve "emin misin çekilme mi istediğinden!?" Kaslarını kaldırıp sordu.
Salondan Emine "abla nerdesin?" Diye bağırca aceleyle elimi göğsüne koydum itmek için o ise belimden tutup çevirdi ve o kapıya dayalı durdu ben ise ona dayalı bir şekilde önündeydim. Ses kesilene kadar bekledi ve "hiç bir günah bu kadar tatlı gelmemişti." Diyerek dudağımın kenarından öptü ve kendini hissettirmek istercesine beni belimden dibine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Köy Aşkı
Roman pour AdolescentsKöyün ağası ve hizmetçinin kızı arasında 2000lerde geçen bir aşk hikayesi. Azad annesinin ısrarları üzerine önüme gelen ilk kızı sana gelin diye almazsam der ve odaya o gün annesine yardım etmek için gelen Zeynebin girmesiyle gelinini bulur. Hırçı...