9.

733 32 14
                                    

Abimin gelişi herkese bir neşe katmıştı. Şuan hep birlikte mahallenin gençleri olarak mahalledeki parkta oturmuş çekirdek çitleyerek sohbet ediyorduk.

Özlemiştim bu olayı vesselam.

Abimin kolunun altında gözlerim yavaş yavaş kapanırken bir yandan da sohbete dahil olmaya çalışıyordum. Ama iyice mayışmıştım. Kolumu dahi kaldıracak halim yoktu. "Uykun mu geldi?" diye soran abime biraz daha sokulup 'hıhım' dedim.

"Eve götüreyim mi seni?" dediğinde onaylamazca salladım başımı.

"Burada kalmak istiyorum." dedim uykulu sesimle.

"Rahat edemezsin burada," dedi abim. "Yok iyiyim ben," diye inat ettim.

"Hadi cimcime," dedi kolunu çekerken. "Hadi eve."

Abim, "Biz kalkıyoruz," diyordu ki Gediz araya girdi. "Ben götüreyim eve Burçağı sen sohbete devam et. Herkes çok özledi seni."

"İster misin fıstığım?" dedi abim başını bana doğru eğerek.

Başımı aşağı yukarı salladım. "Tamam o zaman," dedi ve kolunu tamamen çekti.

Ayağa kalktığımda bir ufak dengemi sağlayamadım ama Gediz kolumu tutmuştu. Bana destek olduğunda birlikte parktan çıktık.

Eve doğru giderken kolumu bırakmıştı. Tek başıma yürüyebiliyordum.

Ama şöyle bir durum vardı ki ben uykuluyken bülbül gibi konuşurdum. Duramazdım. Ağzım bir açılır pir açılırdı. Sonrasında olanların hiçbirini de hatırlamazdım.

"Eee," dedi Gediz. "Abin de geldi. Mutlu musun?"

"Hıhı," diye onayladım onu. "Sen de mutlusun, en yakın arkadaşın geldi sonuçta."

"Mutluyum, evet," dedi bana bakarak.

"Ben yanında olduğum için de mutlu musun peki?" dedim boş boş konuşarak.

"Mutluyum," dedi gülerek.

"Ben de," dedim. Sonra birden ağzımı kapattım. "Ay," dedim. "Bunu söylememem gerekiyordu. Of Gediz ya!" diye sitem ettim. "Senin yanında hep dilim çözülüyor benim."

"Öyle mi?" dedi bana dönerken.

"Öyle," dedim ona dönerken.

Sonra ona doğru bir adım atıyordum ki ayağım takıldı arnavut kaldırımı taşlardan birine. Ona doğru düşerken hızlı bir hamleyle belimden tutup yakaladı beni.

Yüzlerimiz arasında neredeyse mesafe yokken gözlerimiz birbirine tutundu. Onun kahverengi gözlerine.

Gözleri yüzümün her bir köşesinde gezindikten sonra, "İyi misin?" dedi kısık bir sesle.

"İyiyim," dedim. Ellerim pazularına tutunmuştu. "Bırakabilirsin," dedim sonra ve ekledim patavatsızca. "Bırakmak istemiyorsan anlarım tabii ama."

Sonra tam ellerini bir anda çekiyordu ki düştüğümü görüp tekrar tutundu belime. Bu sefer burunlarımız çarpıştı. Mesafe daha yakındı. Nefesler karışıyordu. Onun ferah nefesi yüzüme dağılıyordu. Benim aralık dudaklarımdan çıkan kesik nefesler onun yüzüne çarpıyordu.

"Düşüyordum," diye mızmızlandım. "Öyle bir anda neden bıraktın beni?"

"Bırakmadım," dedi derin bir sesle. "Yanlışlıkla oldu. Kusura bakma."

"Bir daha olmasın," dedim huysuz huysuz.

"Olmaz," dedi gülerek.

Toparlandım. O da beni bıraktı. Eve gidene kadar konuşmadık.

Tam evin önüne geldiğimizde çaprazdaki evin penceresinde bir hareketlilik gördüm. Dedikoducu Hayriye Teyze'nin eviydi orası. Muhtemelen şuan izleniyorduk.

Açık vermemek için bir hareket yaptım.

Uzanıp Gediz'in yanağına bir öpücük bıraktım. Geriye çekilmeden önce, "Hayriye Teyze bakıyordu," dedim kulağına. "O yüzden öptüm. Sahte sevgililik meselesi, anlarsın ya." Sonra geri çekildim. "İyi geceler." dedim ve arkamı döndüm.

O da arkamdan iyi geceler dilerken eve girdim. Odama geçtiğimde küçük balkonuma çıktım. Gediz hâlâ onu bıraktığım yerde duruyordu. Kal gelmişti sanki.

Kıkırdadım. "Sen de aşıksın ama belli etmiyorsun bence," dedim kendi kendime saçmalayarak.

Balkondan çıkıp üstümü değiştirdim ve yatağa girdim. Uykunun kollarına kendimi bırakırken oldukça huzurluydum.

***

bir şey diyeyim mi ben bu kurguyu baya sevdim

ya siz????

SENCİLEYİN | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin