Mayda Demir
"Yine de kutlama yapsak hiç fena olmazdı."
Mete Han abi konuşurken göz devirdim. Yeter be! Törenden sonra illa da bir yerlere gidelim demişlerdi. Kabul etmedim, evde gitmek ve doyasıya sevmem gereken birisi vardı.
"Yarın tüm gün gezeriz. Şuan çok yorgunum."
Üst kata ilerlerken babam enseme yapışmıştı.
"Odan orada değil ama?"
Ama ama ama ama ama ama...
"Baba, bırak bu gece istediği yerde kalsın."
Abim araya girerken babam mecburen bıraktı beni. Kendi kendine homurdanıp abimin odasına geçerken diğerlerine "iyi geceler" dedim, hepsine son kez sarılıp öptüm ve üst kata malum kişiye bakmadan koşa koşa çıktım. Bu esnada diğerlerinin gülüşleri evi inletmişti.
Atay'ın odasına girerken kedimi yatağa bıraktım ve gözlerimi kapattım. Biraz sonra kapı açılma ve kapanma sesi geldi. Kapattığım gözlerimi açmadım, yanıma yaklaşmasını bekledim. Yanıma değil, dolabına yöneldi. Bunu açılan dolabın kapak seslerinden anlamıştım.
Bir süre daha öylece dururken banyonun kapısını açıp oraya girdi. Oflayarak kalkarken ayakkabılarımı bile çıkarmadığımı fark ettim. Mayışmış bir biçimde geri uzanırken kulağıma su sesi geliyordu. Gözlerimi kapattım usulca, derin bir iç çektim. Bir süre sonra su sesi kesildi, banyo kapısı açıldı.
Gel artık, yaklaş bana.
Çıplak bacaklarıma soğuk bir su damlası değerken irkildim ama gözlerimi açmadım. Islak parmaklarını bacaklarımda hissederken ayakkabılarımı çıkartmaya başladı. Beyaz çoraplarımı da çıkartırken ayaklarıma masaj yaptı bir süre. Ayaklarımın buna ihtiyacı varmış, haberim yokmuş.
Ben, ben bu adama kurban olurum.
Yatakta ufaktan bir baskı hissettim. Yanıma çöküşüyle gözlerimi araladım.
Elini yanağına yaslamış, dirseğini yatağa dayamış ve yan bir şekilde duruyordu. Belinde havlusu, ıslak teni. Ona doğru yan bir şekilde döndüm.
"Yavruşum." dedi ve eğilip dudaklarımı öptü.
Geri çekileceği esnada ensesine elimi atıp dudaklarını dudaklarıma daha sıkı bastırdım. Sert bir şekilde öpüşürken üzerime çıkmış ve elleriyle elbisemi çıkartmaya çalışıyordu. Onu ittirip dizlerim üzerinde oturur hâle geldim.
"Fermuarı indirmen gerekiyor." diyerek arkamı işaret ettim.
Heyecanlı heyecanlı arkama geçerken havlusunu sıkıca tutmayı da ihmal etmedi. Sanki görmeyeceğim ha! Dur, ne? Görecek miyim?!
Fermuarımı yavaşça indirirken açılan belimin her yerini öpüyordu. Kollarımı yukarıya doğru kaldırırken elbiseyi bir hışımla çıkartıp kenara fırlattı.
Arkamdaydı, iç çamaşırlarımlaydım.
Eli sütyen kopçama gitti, durdurmadım. Bunu istiyordum, artık onun olmak istiyordum. Kopçamı açmasıyla göğüslerim rahatlığına kavuşmuşlardı. Sütyenimi çıkartırken başımı arkaya çevirdim. Elindeki sütyeni kenara bırakırken göz göze geldik.
Bir şey demeden beni koltuk altlarımdan tuttu ve kendine çevirdi. Ona dönerken sallanan göğüslerime acıkmış bir bebek gibi baktı. Küloduma bakarken elimle orayı kapatmaya çalıştım. Çok utanıyordum, ama delicesine de istiyordum.
"Benden utanma,", diyerek elimi tutup kendine çekti ve avuç içimi öptü. Elimi bırakırken derin bir nefes aldı.
"Ah, yeter bu kadarı. Kendimi tutamayacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GADASINI ALDIĞIM [Final Oldu]
Narrativa generale"Göğsünün altındaki ufacık ve yorgun yüreğin beni hiç mi sevemez gadasını aldığım?" Yüzbaşı Atay Han Bozkurt ve kalp hastası Mayda Demir'in hikayesi. - Instagram, Texting, kısacası hemen hemen her türlü şeyleri içerir. Eğlencesine yazılmıştır, mantı...