42. Bölüm

935 96 23
                                    

Bir kaç gün geçmişti. Suho abi sürekli gelen yeni üçlüye insan olma meselesini tüm detaylarıyla anlatmıştı. Hepsi sevinçle karşılamıştı. En başta çekinerek kendileri için de mümkün olup olmadığını sordular. Aynı tür oldukları için olabileceğini öğrendiklerinde çok sevinmişlerdi.

Geçtiğimiz günlerden birinde Yixing'le ciddi bir konuşma yapmıştım. Onu karşıma alıp anlamasını umarak konuştum.

"Bak Yixing ben çok zor ve ağır şeyler yaşadım. İnan bana Tao'ya bayılmıyorum. Onun yaptığı hiç bir kötülüğü de unutmadım. Bunu kimse göremese de canım hala çok yanıyor. Ama o değişmeye çalışıyor. Üstelik Baekhyun onu tahmininden daha fazla seviyor. Sadece bir şans ver. Lütfen."

Daha onlarca cümle kurmam gerekmişti. Çünkü her şeyden önce Baekhyun'un bir hata yapmasından korkuyordum. Sonunda onu, kardeşini sessizce izlemeye ikna etmiştim.

Suho abi ise tam bir karmaşaya sürüklenmişti. İç dünyasının allak bullak olduğunu görebiliyordum. Kyung Soo'ya bakışları değişmişti. Soo zaten sürekli kırmızı yanaklarla ona bakıyordu. Ama Suho abinin de ona karşı ilgisinin artması şaşırtıcıydı. Yavaş yavaş o da aramıza katılacaktı: Aşıklar ordusu!

Evde durumlar sakindi. En azından tuhaf olaylar yaşamıyorduk. Tüm olanlardan sonra profesör gelmişti. Hepimiz dikkatle söyleyeceklerini bekliyorduk.

"Kanı inceledim Suho. Daha önce Jong In için yaptığım tüm testler de duruyor. Bu yüzden gidişat açısından işim çok da zor değil. Ama hepinizin kanının aynı olduğundan emin olmalıyım. Herkes örnek alacağım." demişti.

Kesinlikle bunlar duyulsaydı tıp literatürüne adını altın harflerle yazdırırdı. Ama varlığımızın bilinmesi tehlikeliydi. Bu yüzden gizli kalmak zorundaydı.

O gün hepimizden örnek alıp gitmişti. Ertesi gün de kanları test ettikten sonra tekrar gelmişti. Sürekli bir beklenti içindeydik.

Bu lanet olasıca halimden kurtulmak istiyordum. Çünkü geçen gün Baekhyun parmağını kestiğinde deliye dönmüştüm. Hatta artık benden neredeyse korkuyordu. Kim olsa korkardı. Tao beni tutmasaydı ve Jong In sarılıp sakinleştirmeseydi ona saldırabilirdim. Tam da bu sebeplerden dolayı artık eskisi gibi insan olmak istiyordum.

Kendimden nefret etmiştim. Kesinlikle kurtulmak istiyordum. Bu yüzden belki de en çok ben heyecanla doktorun anlatacaklarını bekliyordum.

"Çocuklar hepinizin kanları aynı. Yani sadece virüsün farklı olmasından tedirgindim. Hepiniz VP+ virüsü taşıyorsunuz. Yalnız ters giden bir şeyler var. Teranin isimli madde kanınızda çok fazla. Jong In'in türünde yani VPB+ virüsünde durum böyle değildi. Safkan olduğu halde Jong In'de bile normaldi. Bunun sizi etkileyecek bir belirtisi var mı bilmiyorum. Hepinizin ortak abartılı bir özelliğiniz var mı?"

"Hayır! Yok! Sadece ben yeni olduğum için kendimi kontrol etmekte zorlanıyorum. Abartılı bir özelliğimiz yok." dedim. Yeni katılan üçlü de yanımızdaydı ve onlar da onaylamışlardı.

"Bakın, oluşturacağım ilaçta Kerasil isimli bir etken madde var. Bu olmadan ilacı yapmam çok zor. Üstelik en büyük etkiyi de onunla sağlayacağını düşünüyorum. Ama kötü bir durumla karşı karşıyayız. Teranin bu madde ile etkileşime girdiğinde onu yok ediyor. Yani ortada Teranin kalıyor ve ilaç bir işe yaramıyor. Anlayacağınız Teranin Kerasili yok edecek kadar fazla ve güçlü.Başka maddeler üzerinde çalışıyorum. Jong In'in eski kan testi sonuçlarıyla sizinkileri kıyaslıyorum. Eğer etken maddeyi Teranin'i kıracak bir maddeyle değiştirebilirsem bu işi başaracağız. En başta umutsuzdum ama şuan umutlanabilirsiniz. Ben sona yaklaştığımıza inanıyorum. Bunu yapacağım." dedi.

Dönüşüm ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin