If you feel lonely, I could be lonely with you.
🌠.
.
🌊 (Uzay'dan)
Odanın geniş penceresinden, yataktan göründüğü kadar, denize bakıyordum.
Bu odayı az da olsa sevmiştim çünkü dediğim gibi, denizi görebiliyordum. Bu hoşuma gidiyordu.
Denizi severdim. Okyanusu severdim. İçinde yaşayan canlıları, balıkları, bitkileri severdim. Suyu severdim. Yüzmeyi de severdim, her ne kadar daha hiç yüzmemiş ve yüzme bilmiyor olsam da.
Bu hastane odası hakkında sevdiğim tek şey manzarasıydı.
Aslında pek de küçük sayılmayan bu odada kendimi kapana kısılmış gibi hissediyordum. Özgürlüğüm elimden alınmıştı sanki. Dezenfektan ve tıbbi malzeme kokan bir kafesin içindeydim.
Ve yalnızdım.
Dakikalar saatlere evriliyordu ama zaman ilerlemeyi reddediyor gibiydi.
Canım sıkılıyordu.
Gözüm yanımdaki komidinde duran kalın, spiralli ajandaya kaydı. Esmer hemşire kadın getirmişti bunu, canım sıkılırsa günlük tutabileceğimi söylemişti. Serum takılı elimle uzanıp ajandayı elime aldım.
Açık mavi bir kapağı vardı ajandanın, üzerinde de hastanenin adı yazıyordu. İçinde de kalemi vardı.
Ne yazmam gerektiğini bilmiyordum, çünkü daha önce günlük yazmamıştım.
Arkama iyice yaslandım ve yerime yerleştim. Sonra defterin ikinci sayfasını açıp tarih attım.
🖋
06 Şubat 2018
'Sevgili Günlük,
Sana ne yazmam gerektiğini bilmiyorum. Açıkçası daha önce günlük yazmadım, okumadım da.
Bir süre önce hastanede kalmaya başladım ve burada yapacak pek bir şeyim yok.
Buradaki bir hemşire bana seni verdi. Günlük tutmanın vakit geçirmek için iyi bir yöntem olacağını söyledi. Buna pek inandığım söylenemez.
Üzerine alınma ama, günlük yazmak ne kadar eğlenceli olabilir ki?
Sıkıldım.
Bu odada ne kadar süre daha kalacağımı, burada daha ne kadar sıkılacağımı bilmiyorum, ama umarım en yakında sürede buradan kurtulabilirim.
Belki de buraya günlük yerine bir hikaye yazmalıyım, çünkü benim hayatım oldukça durağan ve sıkıcı. Ona sonra karar veririm.
Şimdilik görüşürüz günlük. Yarın tekrar yazarım belki.'
🖋
Günlüğü kapatıp bir kenara koydum, tam o sırada kapıya tıklatıldı ve kapı açıldı. Ben doktor veya hemşire sandım, ama karşımdaki sarışın çocuk ne doktor ne de hemşireydi.
Dün yanımıza gelen çocuktu bu, doktorun oğlu.
Adını hatırlamıyordum. Sadece eskiden aynı okula gittiğimizin farkındaydım. Arada cuma günleri törenlerde müdür onu ve yanında bir kızı kürsüye çağırır, bir yarışmadan madalya aldığını söyleyip alkışlatırdı.
"Şey, merhaba Uzay." dedi sarışın çocuk kapıyı kapatıp içeri girerken.
"Müsaitsin değil mi?" diye sordu.
"Müsaidim." dedim başımı sallayarak. Zaten bu hastanede odasında de ile meşgul olabilirdim ki?
"Şey, ben.. belki canın sıkılıyordur diye yanına geleyim dedim. Belki vakit geçirmek istersin diye." Dediği şeyle kaşlarımı kaldırdım. Bunu beklediğim söylenemezdi.
"Yani, sen de istiyorsan..." diye mırıldandım. O da hafifçe tebessüm etti ve yandaki tabureyi alıp yatağın yanına sürükledi. Sonra da oturdu. Sonra gülümseyerek bana bakmaya başladı.
O an aklından ne geçiyordu bilmiyorum ama ben sadece adını hatırlamaya çalışıyordum.
"Nasıl gidiyor?"
"Adın neydi?"
İkimiz de aynı anda konuşunca şaşırdık.
"Normal."
"Deniz."
Ve aynı anda cevap verince şaşırdık, durup sessizce birbirimize bakmaya başladık.
Kısa bir süre sonra Deniz'in yüzüne geniş bir gülümseme yerleşmeye ve kıkırdamaya başladı. Onun gülmesiyle ben de istemsizce gülümsemeye başlamıştım.
"Adım Deniz," dedi gülüşünün arasından.
"Deniz Kutlu." diye ekledi.
"Sen benim adımı zaten biliyorsun ama benim adım Uzay." dedim.
"Memnun oldum Uzay." dedi.
"Ben de." dedim kafamı hafifçe eğerek. İkimiz de bir süre sessiz kaldık.
"Neler yapıyorsun? Canın çok sıkılıyor mu?" dedi konu açmak için.
"Biraz." dedim.
"Hastane sıkıcı oluyor bazen. Ben de çoğu zaman buradayım babamdan dolayı. Dergi falan okuyorum, ödev yapıyorum."
Bu çocuk gününün çoğunu hastanede geçiren birine göre gereğinden fazla enerjik ve neşeliydi.
"Artık birlikte sıkılırız." dedi tebessüm ederek. Ben de kıkırdadım.
"Olur." diye mırıldandım.
Deniz ile arkadaş olmak hayatımı biraz daha az sıkıcı hale getirebilirdi.
.
.
ilk bölümler biraz kısa olur diye düşünüyorum
bu yavrucaklar büyüdükçe bölümler de uzar
yazdıkça atarım bölümleri
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akvaryum / BxB
Dla nastolatków"Bu ne?" dedi hasta yatağındaki çocuk, elimdeki cam fanusa bakarken. "Sana balık aldım, ben okuldayken yalnız kalmaman için." (Angst)