06

207 14 10
                                    

Günler geçmişti. Jungkook anlamadığım konuları anlatmıştı, konuşarı tam anlamıyla kavramıştım.

Yine yurttaydım. Ranzanın en üstüne çıkmış matematik testi çözüyordum. Anlamadığım soruları çekip hocaya atıyordum, o ise cevaplıyordu.

H: Gittikçe asosyalleşiyorsun Taehyung!

T: Hayır, sadece çok sardı!

Y: Bizede anlat.

T: Tamam, gelin.

Biri bir yanıma, diğeri diğer yanıma oturmuştu. Onlara öğretiyordum, ta ki mesaj gelene kadar. Kalemi sayfaların arasına koyup telefonu elime aldım.

Haşmetlim
Taehyung
Benim Kim Namjoon, önceki matematik hocan.
Jungkook'un telefonunda yazıyorum.
Jungkook bir kaza geçirdi, olaylar sonradan ortaya çıkar.
Senin gelmeni istiyor.
*konum*
Gelebilirsen gel.

H&Y: What the god damn fuck is that?

T: Ne?

H: Siktir et. Ne kazası geçirdi lan bu!?

T: B...bilmiyorum ama... ben buradan nasıl çıkıcam? Saat çok geç!

Hoseok ve Yoongi'nin planları olduğu gözlerinden belliydi...

---

Çatı katına çıkmıştık.

Y: Bak şimdi, şurada en aşağı kata inen bir yangın merdiveni var. Orada bir kamera olduğu için çok dikkatli olmamız lazım. Yurt görevlisine kamera başına geçmesini ve kayıtlardan senin merdivenden ineceğin kısmı silmesini isteyeceğiz. Daha sonra çalılıkların arkasında taş duvarın delindiğini göreceksin, sen oradan sığarsın. Oradan kimsenin haberi yok, Hoseok ile beraber yapmıştık çünkü.

T: Peki ya neden çatıdan doğru iniyorum?

Y: Birincisi, yangın merdiveninde inmek burada daha basit. İkincisi ise, bizim bulunduğumuz yerden camdan aşağıya inseydin ölme riskin çok yüksekti. Zaten bizim olduğumuz yerde ne merdiven var ne de güvenlik...

T: Anladım. O zaman, görüşürüz.

Y: Biz seni kollarız, dikkat et.

....
Başımla onayladım. Yangın merdiveninden dikkatlice iniyordum. İçimden aşağıya bakma diye sayıklıyordum. Yukarı baktığımda çatıda Yoongi yoktu, anlaşılan yurt görevlisinin yanına gitmişti.

Yangın merdiveninin sonuna gelmiştim. Ne saçma ki, merdiven tam olarak yere yakın değildi, bu yüzden merdivenden çimenlere doğru atladım. Yerde yuvarlanmıştım.

T: Ah, siktir! Bu merdiveni yapanın kuru götünü sikiyim! (Sessizce)

Yavaşça ayağa kalktım. Bir yandan kalçamı tutarken, çalılıkların arkasına bakıyordum. Nihayet bahsedilen yeri gördüm. Yere yattım, yerde sürüklenerek ilerledim. En sonunda taş duvarı geçmiştim, bir dakika... telefonum!?

Tekrar aynı şeyi yaparak çalılığın önündeki telefonumu aldım. Mekandan ayrıldığım gibi koşmaya başladım. Konuma göre ilerliyordum. Annemlerin evi bahsedilen hastaneyle benim yurdumun ortasında kalıyordu. Annemin evine vardığımda arka bahçede bıraktığım motoru ve kaskı aldım.

Kaskı takıp motora geçtim. Motoru çalıştırıp sürmeye başladım. Hayatımda hiç motor sürmemiştim.

T: Ah, tanrım! Dengede tutmak çok zor!

Bir süre sonra alışmıştım. Son hızda hastaneye gitmeye yöneldim. Esen rüzgar vücut ısımı düşürsede çok takmamıştım.

T: VUHUUU!

Hayatımdaki en eğlenceli anı yaşıyordum. Ortada duran çemberin etrafından dönüp hastanenin yoluna varmıştım. Sonunda hastanenin park yerine motoru park etmiştim. Kaskımk çıkartıp motorun fren kısmına koydum. (Motor çalışmıyor tabiikide şuan.)

T: Annem öğrense bir daha eve giremem, sadece yurtta kalırım ama umurumda değil.

Hastane içine girdim. Girişin ilerisinde masada duran hemşirelerin yanına gittim.

T: Jeon Jungkook hangi odada biliyor musunuz?

H (hemşire): Neyi oluyorsunuz?

Yalan üretmem lazımdı. Öğrencisiyim desem kabul edeceklerini zannetmem.

T: Kuzeniyim. Kendisi uzaktan kuzenim olur.

H: Anladım, ben bir görüşeyim.

T: Hay...ır...(sessizce)

Çoktan telefonla aramıştı. Telefon açıldığında,

H: Bay Kim, Bay Jeon'un kuzeni ziyaretçi olarak geldi. Adı...

Bana sorar gözlerle baktı.

T: Kim Taehyung.

H: Kim Taehyung... aa öyle mi? Kardeşiniz, anladım. Pekâlâ, hemen gönderiyorum.

Telefonu kapattı. İşte Namjoon hocayı bu yüzden seviyordum!

Hemşireyle beraber odaya varmıştım. Kapının önünde duruyorduk. Hemşire gitmişti. Derin nefes alıp kapıyı çaldım, daha sonra kapıyı açıp içeri girdim.

T: Selam.

Jk&Rm: Sana da selam.

T: Beni neden çağırdınız?

Diyerek yanlarına geldim. Namjoon, Jungkook'a baktıktan sonra odadan çıktı. Ben anlamayan gözlerle etrafı tararken sedyenin hemen yanındaki sandalyeye oturdum.

Jk: Taehyung,

T: Buyurun hocam.

Jk: Sana, bunu vermek istedim. 

Avucuma bıraktığı gümüş, ince bilekliğe baktım.

T: Hocam, ben bunu kabul edemem. Neden bana verdiniz ki? Onca öğrenci var.

Jk: Seninle iletişimim var. Diğer herkesten daha çok güveniyorum sana, bu yüzden bu bilekliği sana emanet ediyorum. Ben gelene kadar bunu yanından ayırma.

T: Aklımda çok fazla soru var.

Jk: Bu benim babamdan kalan bilekliğim, babam uzun zaman önce kazadan öldü. Bu bilekliği kimseye emanet edememişti, ben kendim bulmuştum. Eğer bende babam gibi ölürsem en azından güvendiğim birine emanet etmek istedim. Babamın yapmak isteyip yapamadığını yapacağım.

T: Hocam demeyin öyle. (Gözleri dolar) Neden Namjoon hocaya vermediniz? Benden daha yakınsınız gibi duruyor.

Jk: Onunla daha 3 gün önce tanıştım. Sen bu okuldaki en çok güvendiğim kişisin.

T: (Gülümseme) Teşekkürler.

Bilekliği cebime koydum. Ayağa kalkıp hocaya el salladım ve odadan çıktım.
....

T: Böyle oldu.

Elimdeki bilekliğe bakıyorduk.

Y: Sırf bunun için onca riski göze mi aldık şimdi?

T&H: Evet.

Y: Yalnız o motora bende binmek istiyorum.

H: Motoru bıraktın değil mi?

T: Evet, kimsenin ruhu duymadı.

Yer yatağına uzandım. İç çektim ve gülümsedim. Şu ana kadarki en güzel ve aksiyonlu günlerimden biriydi...

Teacher to Student -Taekook-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin