Hala inanamıyordum. Senelerdir sevdiğim çocuğa sana ihtiyacım var demiştim. Benim gibi utangaç biri bunu söylemişti. Ardaysa çok anlayışlı çıkmış üstüne hiç soru sormamıştı. Birbirimizi tanımaya çalışıyorduk.
" Peki ya en sevdiğin renk ne?" diye sordu. Cevabım basitti.
" Siyah dışındaki tüm renkleri severim aslında. Ama yanlış anlama siyaha bir anlam yüklediğim falan yok sadece boşver " Şuan bilmesi gerekmiyordu. " Her şeyini gizleme. Senin için buluştuk. Neyse başka bir soru. Kardeşin falan var mı?" Ne demem gerekirdi ki benim ailem bile yoktu. " Biyolojik ailem bana bakamadığı için küçüklüğümde başka bir aileye verilmişim. Bir ablam var üvey. Benden bir yaş büyük." Yüzü asılmıştı. "Ya sen" dedim bu seferde " Senin kardeşin var mı." Biraz düşünüp " Hep sen mi boşver diyeceksin bu seferde ben anlatmıyorum." dedikten sonra samimi bir gülüş ekledi. Sorularımızın arasında oturacağımız pastacıya gelmiştik. Yanımıza bir garson kız geldi ve gözleri beni küçümseyerek menüleri uzattı. Arda bir kaç sayfa çevirdikten sonra "Ben bir porsiyon profiterol pasta alıyım" dedi. Damak tadının iyi olduğunu pasta seçiminden de anlamıştım. "Bende bir porsiyon karamelli küçük rulo alıyım" dedim ve ardından iç geçirdim. Hayatın bu denli güzel tatlarına veda etmek istemiyordum. "Ne oldu" Ne kadar da düşünceli bir çocuktu. "Yok bir şey burada geçirdiğim az günler olsa da gözümün önüne geldi, duygulandım biraz" Yüzünde tebessüm vardı. "Arda" dedim. "Efendim bücürük" dedi. Bücürük mü?
"Çocukluğundan biraz bahsedebilir misin? Merak ettim de." Tebessümü biraz azalmış gibiydi. Güler yüzü solmuş gibi. " Çocukluğum çok iyi değildi. Çok kişide bilmez zaten. Senin çocukluğun?" Neden sorularıma tam cevap vermiyordu.
" Benim çocukluğumda belirli bir evim yoktu. On sene beni sahiplenen aileyle kaldım. On sene boyunca onları gerçek ailem sanarak yanlarında yaşadım. Bir gün aralarında konuşurken duydum. O gün anladım başka bir ailemin olduğunu. Seneler geçti ben biyolojik ailemi hiç bir zaman tanımamıştım. Ortaya çıktılar. Benden sonra 5 çocuk daha yapmışlar. Dava açtılar benim için. Önce onları tanımanın iyi olabileceğini düşünmüştüm ama onlarda uzun süre kalmak dayanılamaz. Gerçek anneminde babamında ne kadar vicdansız olduğunu gördüm. Meğersem diğer çocuklarına bakmam için beni almışlar yanlarına." İç geçirdim. " Bu konuda emin olunca yıllarca gerçek ailem olarak bildiğim aileye geri döndüm. İçime kapandım odamdan çıkmaz oldum. Sonra. Sonrasını boşver belki bir gün öğrenirsin." Bana acıdığını yüz ifadesinden rahatça anlayabilirdim. Bana acınmasını istemiyordum. Geçmişim veya olmayan geleceğim yüzünden insanların bana acımasını istemiyordum. Bir süre sesiz kaldık ve o sırada tatlılarımız geldi.
***
" Gitar çalıyorum." Şuan kesinlikle onun gitar çalıyor olmasını etkileyici bulmam gerekirdi. Ama ben hastalığım yüzünden hayallerini bile unutmuş ne kadar söylemek istemesemde bir zavallıydım. Küçükken arabada bağıra bağıra radyodaki şarkılara eşlik ederdim. Sonra evinde yatak bile olmayan bir eve gönderildim. Yataksız bir evden şikayette etmiyordum. Orası her gece içip gelen ve karısıyla beraber çoğu çocuklarını döven bir adamın eviydi benim için. Sigara kokan ve leş bir ev. Ve o evde yaşaması gereken ... Kardeşlerim vardı. Ve benim bunca şeyin arasında unuttuğum hayallerim. Şarkı söylemek istiyordum bağıra bağıra. Sahnede değil. Birden gözlerimin önünde elini salladığını gördüm Arda'nın "Hu hu" dedi. Dalmış gitmiştim yine. Ben düşüncelere dalmışken hesap gelmişti. Ardayla uzun süre ben ödemek istiyorum kavgası yapmıştık. En sonunda en azından herkes kendi yediğini ödesin demiştim ve kabul ettirmeyi başarabilmiştim. İyi ki hesabın başında bir garson beklemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sensiz Olmaz
Ficção AdolescenteGözyaşlarım benden bağımsızdı artık. Ölüm değildi beni korkutan. Korktuğum beni tanımamasıydı. Ve... Beni fark etmesi için ölmem gerekiyordu. • Kapak için @thelightstar 'a teşekkurlerimle • • 18/06/2015 •