cool kids dont love

4.4K 231 72
                                    

Bölüm Adı: Havalı çocuklar aşık olmaz.

Bölüm Şarkısı: Anathema -Lost Control (Cas)

Yazar notu: Kötü yazım tarzı için özür dilerim. (İlk hikayelerimden biri olduğunu göz önünde bulundurun, ayrıca Mary ismini seçtiğim için pişmanım ama yapılacak bişey yok. Neyse, iyi okumalar.)

Okuldaki sıradan bir günde, sıradan bir öğle arasındaydık. Jane omzuma dokunup dikkatimi çektikten sonra ilerdeki büyük ihtimalle farkedilmeyeceğini düşünerek bana bakan kızı gösterdi: "Her iddiasına girerim ki bakiredir ve seninle evlenme hayalleri kuruyordur."

"Öyle mi dersin?" dedim inceleme yapmaya başlarken. Göz kontağımız birkaç saniyeyi aştığında kız sersemce bir ifadeyle gözlerini kaçırıp tepsisini alarak ayağa kalktı. Üzerinde kısa kollu pembe bir tişört ve diz üstüne kadar uzanan bir etek vardı. Kabul etmek gerekirse bu garipti. Lisemizdeki kızlar genelde mini etek ve askılı tarzda açık saçık şeyler giyerdi. Bilirsiniz, vücutlarını en iyi şekilde sergileyebilmek ve ilgileri üzerinde toplayabilmek adına.

Jane dikkatimin dağılıyor olduğunu anlamış olacak ki, yemeğini yerken bir yandan da konuşmaya başladı. "Öyle olduğuna eminim. Rahibe Mary, bugüne kadar onlarca erkek onunla randevuya çıkmaya çalıştı, iddia için elbette, fakat hiçbiri başarılı olamadı."

"Bunları bana anlatıyorsun, çünkü?" diye sordum sırıtarak. Jane üç yıldır arkadaşımdı ve bakışlarından iyi bir şeylerin peşinde olmadığını anlayabilecek kadar iyi tanıyordum onu. Aslında sadece arkadaş demek saçma olurdu, birçok kez yattığımızda göz önünde bulundurulursa.

"Çünkü bunu ancak sen yapabilirsin, kızın sana karşı hisleri olduğu bariz ve bu işten fazlasıyla kazançlı çıkacaksın, ne de olsa okulumuz parasını harcamak için yer arayan aptallarla dolu."

Para değil ama iddia eğlenceli olan kısımdı, bu sıralar ise çok sıkılıyor olduğum için Jane'in teklifini kabul etmeye karar verdim. "Yapacağım." diyerek onayladıktan sonra ayağa kalkıp masanın başına geçerek gruptaki herkesin bana dönmesini bekledim.

"Tüm popüler takıma duyurun, bir ay içinde onu yatağa atacağım." dedim kendimden emin şekilde. "Bahisleri başlatabilirsiniz."

Birkaç ıslık ve alkış sesi ardından bazıları yemeklerine geri dönerken bazıları -muhtemelen yeni haberi duyurmak için- telefonlarına sarıldı. Tepsimi her zamanki gibi masada bırakarak ellerimi ceplerime yerleştirip çıkışa doğru ilerledim, öğle arası olduğu için koridorlar boştu.

Tek başıma sınıfa doğru ilerlerken Mary denen kızla ne yapacağımı düşünmeye başladım. Sınıfı hakkında bir bilgim olmadığı için yarına kalmıştı ilk tanışma olayı. Basit ve kolay olacağını biliyordum, şimdiye kadar isteyipte elde edemediğim kimse olmamıştı.
Yinede etrafımdaki tüm kalabalığa rağmen son zamanlarda bir yalnızlık hissi vardı içimde. Tüm bir gecelik ilişkilerden ve anlamsız dostluklardan sıkılmıştım. Belki bu iddia iyi bir değişiklik yaratır ve eski halime dönmeme yardımcı olurdu.

Ertesi gün ...

"Merhaba" diye seslendim hedefime, en yumuşak sesimle.

Gözlerini yemeğinden ayırıp sakince bana çevirdi. Üzerinde yine oldukça kapalı ve sıradan giysiler vardı. Gülümseyip elimi uzattım "Ben Dean Winchester."

"Mary Novak."

Dudaklarımdan küçük bir gülüş dökülmesine engel olamadım. Dün Jane'in Rahibe Mary derken sadece alay ettiğini sanmıştım. İsminin gerçekten Mary olacağı kimin aklına gelirdi ki?

"Afedersin," diyerek durumu kurtarmaya çalıştım, ilk günden işleri berbat etmek en son isteyeceğim şeydi. Masumca gülümseyip başını yere eğerek bakışlarını yemek tepsisine çevirdi yine. İfadesi ise, nasıl denirdi; fazla mutlu gibiydi?

Evet, Jane haklıydı. Kız muhtemelen uyumadan önce benimle evlenme hayalleri kuran gizli bir hayranım falandı.Bu iş tahmin ettiğimdende kolay olacaktı ama nedense içimde bir burukluk hissettim ve kabul etmem gerekiyordu, biraz zorlama ya da uğraş iyi olurdu.

İddia tek umudumdu ama ilk teklifimde kabul edilirsem ne anlamı kalırdı ki?

Omzumda bir el hissedince düşünce aleminden çıkarak geriye doğru dönüp sinirli bakışlarımı beni rahatsız eden kişiye yönelttim. Elin sahibini gördüğümde ilk düşündüğüm şey "çok mavi" olmuştu.

Bir anlığına boş boş baktıktan sonra "Ne istiyorsun?" diye sordum sertçe. Bu çocuk ya beni tanımıyordu ya da fazla aptaldı. İş üzerindeyken beni bölmekte neyin nesiydi? Hem gözleri dikkatimi fazlasıyla dağıtıyordu. Mary'yi etkilemem gerekirken büyük ihtimalle o mavileri düşünecektim, ki bu hiç iyi değildi.

Ardından o sinirli, aynı zamanda tenimin içine işleyen sesiyle beni uyardı.

"Kuzenimi rahat bırak."

cool kids dont love //destiel ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin