31. Bölüm

2.3K 275 221
                                    


Gözlerim şok içinde açılmıştı. Kafamı Draco ya çevirdiğimde ifadesiz bir şekilde beni izliyordu. Bakışlarımız buluşunca gülümsemişti. Yüzüklere baktım tek taş olan abartılıydı. Sivri yerlerinde bile elmazlar vardı.

"Malfoy bu çok abartılı değil mi?" Diye sorunca Draco kaşlarını çattı. "Sen benim eşim olacaksın öyle küçük bir elmas neyine yetecek? Elması daha büyük yaptıracaktım, eğer beğenmediysen kuyumcuya gidelim istediğimiz şekli seçelim onu da istemezsen sen istediğin bir şeyi yaptıralım olur mu Harry?"

Ebesinin amı. Diye düşündüm içimden. Yüzüğü kutudan çıkardım elmaslı yüzüğü inceledim ardında yüzük parmağıma takıp elime baktım. Kafamı Draco ya çevirdiğimde gözleri resmen parlıyordu. Elmaslı, ince yüzükte D.M yazılmıştı. Draco Malfoy
diye geçirdim içimden. Draco da sessiz bir şekilde uzandı ve elimdeki kutuyu alıp içindeki kalın yüzüğü alıp yüzük parmağına taktı. Kalın yüzüğün içinde de H.P yazıyordu.

"Takarsan çok mutlu olurum Harry." Evet mutlu olacağına emindim. Çünkü gözleri yüzük parmağımdan ayrılmıyordu. Gözleri mutlulukla kısılmıştı.

Takmakta bir sorun yoktu. Evet sorun yoktu. İç çektim ve gülümsedim. Draco da gülümsedi ve arabayı çalıştırdı. Yolda sürekli olarak yüzüğe bakmıştım. Okulda bu yüzüğü çalacak göt kimsede yoktu, ben bir vitaydım, deltanın eşiydim.

Delta'nın eşi... İstemsizce yutkundum. Draco elini vitesten çekip bacağıma koyunca kalp atışım hızlandı. Draco nun bir eli direksiyondaydı, gözlerini yoldan ayırmıyordu, diğer eli de bacağımdaydı. Bacağımda olan elinde yüzük vardı. Draco nun yüzüğü benim elimdeki yüzük aksine sıradandı abartılı değildi ama saf altındı, bunu bir bakışla bile anlayabilirdi insanlar.

Okulun önüne geldiğimizde Draco arabadan indi ve benim kapımı açtı. Okulun bahçesinde ki herkes bize bakıyordu. Yutkundum ve arabadan indim. Draco arkadan kendi çantasını aldı ardından da benim çantamı aldı.

"Ver çantamı." Desende çantamı vermedi. Draco parmaklarını parmaklarımın arasına geçirip elimi tuttu. Herkesin gözü ellerimize kilitlenmişti, belki yüzüklere de bakıyor olabilirlerdi. Boştaki eliyle çantamın sapını tutuyordu.

Okulun bahçesine girince utanç içinde kafamı eğdim. Nefret ederdim insanların dikkatle beni izlemesinden. "Harry, kaldır kafanı." Kafamı kaldırıp Draco ya baktım. Draco bana gülümsedi. "Sen daha dün önce Jones ailesini dize getirdin, bu aptal varlıklardan mı çekiniyorsun?"

Kaşlarımı çattım, bir yandan ise Draco nun elini hâlâ tutuyordum ve yürüyorduk. "Benim kimseden çekindiğim yok!" Draco tek kaşını kaldırdı, merdiven basamaklarını çıktık ve okul binasına girdik. "Hadi ya? O zaman neden herkes bize bakınca kafanı yere eğdin?"

"Ben, bilmiyorum-" birine çarpmam ile cümlem yarıda kesilmişti. Gözlerimi açtığımda sarı saçları gördüm, çarptığım kişi arkasına dönünce ela gözlerle karşılaştım. Nathan Jones.

"Senin burda ne işin var, amına koyayım?!" Draco şok ve öfke içinde bağırıp önüme geçti. Nathan ise gülümseyerek Draco ya baktı.

"Sakin ol Draco, sevgili vitana zarar vermeyeceğim." Draco kaşlarını çattı, kurdu ortaya çıkmak üzereydi feromon kokusu değişiyordu. "İstesende zarar veremezsin zaten."

"Öncelikle bende bu okula okumaya geldim! Hatta biliyor musun aynı sınıftayız! Ne büyük tesadüf! Aşk tesadüfleri severmiş." Nathan pis pis gülmeye başladı. Çapkın bir şekilde Draco ya göz kırptı.

Harry sakin ol, sen varoş değilsin kavga etmeyeceksin. O sarı sıçanın saçlarını yolup, birbirine o yolduğun saç tellerini birbirine bağlayıp sik diye onun götüne sokmayacaksın sakin ol.

My Vita (Drarry)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin