~ 8.BÖLÜM ~

138 9 9
                                    

Yeni bölüm geldi.
______________________________________

(2 hafta sonra)
Bugünde sakin bir şekilde uyanarak hazırlandım. Mutfağa gittiğimde abim kahvaltısını yapıyordu. Annemle babam bugün işe erken gitmişlerdi. Bende gülerek masaya oturarak " Abi sana bir şeyler oldu, bu aralar beni kaldırmaya gelmiyorsun." dedim. Abim de dalga geçerek " Her gün senleme uğraşcam ben. İki saat kalkmıyorsun." dedi.

Abimle kahvaltımızı yaptık ve abimin arabasıyla okula gittik. Selinin babası gökhan abiyede araba almıştı. Selinle ikimizde rahat rahat okula gelmenin zevkini yaşıyorduk.

Sınıfa çıktığımızda boralar yoktu. Sırama çanta mı bıraktım ve kantine indik. Hayatım çok maraton ya hep aynı şeyleri yapıyorum. Yat, kalk, hazırlan, kahvaltı yap, okula gel, dersleri dinle, tekrar eve git, akşam yemeği ye, telefona bak, ders çalış, yat. Bir döngünün içinde dönüp duruyorum. Ama napalım benim hayatımda bu.

Kantine indiğimizde, içerisi çokta kalabalık değildi. Hemen en sevdiğim çikolatayı almak için koşar adımlarla ilerledim. "Günaydın aslı abla ben bir karam birde fanta alabilirmiyim" dedim. Aslı abla gülümseyerek " Günaydın beste hemen veriyorum" dedi. Çikolatamı ve içeceğimi alarak boş masalardan birine ilerledim. Diğer kızlarda bir şeyler alarak arkamdan geldiler.

Ben mutlulukla karamımı yerken selin bana bakarak " Ya beste bir gün bayılcaksın kızım karam yemekten, küçüklükten beri karam sevdan bitmedi" dedi. Ben ağızımda ki lokmayı yutarak " Ya ben bu çikolatayı bırakamıyorum selin ne yapayım, çok seviyorum" dedim. Masal saçımı okşayarak " ya anlıyoruz çok seviyorsun balım, ama her gün de yenmez ki, birde bir tanede yemiyorsun okulda en az 2 tane bitiyorsun." dedi. "Aa cidden o kadar az mı yiyiyorum" dediğimde 3'de gülmeye başladı.

Selin " Ohoo siz birde çocukken görcektiniz bunu. Her gün en az 4 tabe yiyiyordu" dedi. Şey evet biraz abartıyor olabilirim ama çok güzel tadı var ne yapayım. Tabi annem ve babam beni uyardığından beri ikiye düştü bu sayı.

Biz böyle konuşurken zil çakdı ve sınıfa çıktık. Sırama oturduğumda etrafa baktım. Bora ve çetesi daha okula gelmemişlerdi. Anlaşılan yine geç kalmışlardı.

Ben telefonumla ilgilenirken, kapı açıldı ve içeriye çağtaylar girdi. Çağtay bana bakarak gülümsedi ve sırasına oturdu. Bende onun gülümsemesine karşılık vererek tekrar telefonuma döndüm. Çağtaylar geldiyse, borların gelmeside yakındır.

Kıvaç hocanın içeriye girmesiyle ilk ders başladı. Bu dersi çok dikkatli dinliyordum. Çünkü tarihten sonra en sevdiğim ders kimyaydı ve kıvaç hocayla bu ders daha da eğlenceli oluyordu.

Ben dikkatle dersi dinlerken bir yandan da saate bakıyordum. Ders başlayalı bayağı olmuştu hatta zilin çalmasına 10 dakika kalmıştı ama boralar hala gelmemişti. Normal de bu zamana kadar çoktan gelmiş olmaları lazımdı. Acaba okulu ekmeyemi karar vermişlerdi bugün.

İç ses:
- Peki bundan sanane, beste?
Beste:
- Ya sadece merak ettim.
İç ses:
- Niye sadece onları merak ettin? Başka gelmeyenlerde var.
Beste:
- Bugün en sevdikleri dersler vardı. Ayrıca emre dersleri kaynatıyordu ondan yani başka bir sebep yok.
İç ses:
- tabi canım başka neden merak edicen ki deme yani? Borayı sevdiğinden değil.
Beste:
- Yok artık daha neler ben borayı sevmiyorum, saçmalama istersen. Of ya kafamı karıştırdın ben dersi dinlicem.

İç sesimi zorla susturarak tekrar derse odaklandım. Borayı sevmiyordum. Bu çok saçmaydı. Sadece neden gelmediklerini merak ettim o kadar.

Bir kaç dakika sonra zil çaldı ve masallar yanımıza geldi. Masal " Galiba bugün boralar gelmiyecek, yanınıza oturalım mı" dediler. Selinle başımızı sallayarak "Olur" dedik.

YENİ OKULUM VE HAYATIM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin