4. BÖLÜM: SATIRLARI ARASINDA

845 108 139
                                    

Herkese yeni bölümden selam.

Biliyorum bölümler geç geliyor ama elimden gelen ancak bu. İki kitaba aynı anda bölüm yazmak çok zor.

Her neyse nasılsınız? Ben gayet iyiyim ve size muhteşem bir bölüm yazdım. Umarım beğenerek olursunuz.

Bölüme başlamadan önce sol alta ki yıldıza basmayı unutmayın.

Bolca yorum bekliyorum.

KEYİFLİ OKUMALAR


🌑🌑🌑

"Her insan bedeninin çürüyeceğini bilir ve bundan korkar. Ama çoğu insanın ruhu gövdesineden önce çürür; nedense bundan kimse kormaz." demiş Zülfü Livaneli.

Bazen ruhumun çürüdüğünü hissediyorum. Küçük bir parçası benden yavaş yavaş kopuyordu sanki. İlerde ruhu çürümüş bir beden olmaktan korkuyorum.

Duygularım yavaş yavaş terk ediyor beni. Artık daha az gülüyor, daha az ağlıyorum. Eskiden beni mutlu eden şeyler artık küçük bir tebessüme bile neden olmuyor.

Mesela babamın gidişi o kadar çok yakmıyor artık canımı. Yokluğuna alışmıştım. Eskiden bir günlüğüne geldiği zamanlar canımı yakardı. Zamanla yokluğuna alıştığım gibi zamanla varlığı rahatsız ediyordu. Varlığı seni rahatsız etmiyordu, Nisa. Sen bir kere değil, ömür boyu sana gelsin istiyordun. İstemiyordum. Ben onu bir kere istedim ve o gelmedi. Bu saatten sonra onu istemeye ne gururum izin verirdi ne de onun bana gelmeye hakkı vardı. Biz birbirimizi çoktan toprağa vermiştik.

Çalan telefonumla okuduğum kitabın arasına ayraç yerleştirip cebimdeki telefonum çıkardım.

Ödev Gurubu görüntülü arama...

Evet grubumuzun adı Ödev Gurubu idi. Yıllar önce ailelerimiz gurup içindeki dedikodu yaptığımızı anlaması için sohbet gurubumuzun adını Ödev Gurubu yapmıştık. Bu tatlı anınızı hatırlamak için hiç değiştirmedik ismini. Yıllar içinde telefon numaralarımız değişse de sohbet gurubumuzun adı her zaman Ödev Gurubu oldu.

Aramayı cevaplayıp sırtımı oturduğum sandalyeye dayadım. Ela'nın saçı başı dağılmış durumdaydı. Büyük ihtimalle telefon çaldığı sırada masasının üzerine oturmuş ve deli gibi soru çözüyordu. Fulya, Ela'nın tam tersi şalı düzgün bir şekildeydi. Ya dışardan gelmişti ya da dışarı çıkacaktı. Yoksa bu kadar düzgün durması normal değildi. Şahadet ise saçı açık olsa da gayet düzgün duruyordu. Bugün izin günü olmalıydı ki evdeydi.

"Haftaya cuma günü, kına gecem var nedimelerim!" diye cırladı Fulya. Bu kadar yüksek sesle konuşması telefonda olsakta kulağımı acıtmıştı.

"Niye bu kadar bağırıyorsun?" diye kızdım ona. Bana tip bir bakış atıp, "Sen sus!" dedi. Ardından ondan cevap bekleyen kızlara dönüp kına gecesinde herkesi çatlatmak adına yapacağımız şeylerden bahsetti.

Neredeyse saatler süren bir konuşma oldu. Fulya kınadan başlayıp -bizi hiç ilgilendirmese de- balayında gidecekleri Karadeniz gezisine kadar herşeyi anlattı.

🌑🌑🌑

Uzun bir telefon konuşmasından sonra birbirimize veda edip kapattık.

KAYBOLMUŞ AŞIKLAR KİTAPÇISI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin