Bölüm 45: Weifal Ailesi

942 90 14
                                    

İyi okumalar:)

...

Lucas Weifal:

Tam bir haftadan fazladır savaş alanındayım ama Mira gönderdiğim hiçbir mektuba cevap yazmadı!

Sabah Marco odama geldiğinde elindeki mektupları görüp heyecanla masamda doğruldum.

( Marco) " Babanızdan mektup var efendim."

( Lucas) " Sadece babam mı?"

( Marco) " Üzgünüm efendim ama leydi Miranda'dan hiç mektup gönderilmedi."

Neden?

Neden yazdığım mektuplara cevap vermiyor? Ona çoktan beş tane mektup yazdım. Beni...hiç merak etmiyor mu?

Sanki kalbim parçalanmış gibi hissettim ve gözlerimden damlayan yaşlar önümdeki kağıtları ıslattı ancak hiçbiri umurumda değildi. Mira beni hiç merak etmedi mi? Savaş alanında ki tek kardeşini...

...

• • •

( Marco) " Efendim leydi Miranda'dan mektup var."

Yine mi?! Savaş alanındayım ve işim başımdan aşkın! Bir de senin şımarıklıklığınla uğraşamam!

( Lucas) " Şuraya bırak."

( Marco) " Efendim en azından birine cevap yazamaz mısınız? Eminim leydim sizin için çok endişeleniyordur."

( Lucas) " Hiç vaktim yok ki Marco. Görmüyor musun ne kadar çok işim var."

( Marco) " *Haah* peki efendim."

• • •

Nefes nefese uyanmıştım. Hepsi...rüya mıydı?!

Marco'nun beni uyandırmak için geldiğini anladığımda yatağımdan kalktım. Hâlâ rüyanın etkisindeydim. Yine mi o kehanet rüyalarından mı gördüm?

Neden sanki çok önemli bir şeyi kaybetmişim gibi hissediyorum?! Benim sorunum ne?

Hepsi...benim suçumdu değil mi?

...

***

James Weifal:

Mira neden bu kadar geç kaldı!! Bu gece yola çıkacağım ve biricik kızım yakışıklı ve kurnaz bir adamla randevuda!!

Bana bir kucak dolusu belge getiren Lion'a sordum:

" Miranda nerede kaldı?"

( Lion) " Bilmiyorum efendim ancak gidip biraz uyumaya ne dersiniz? Leydi geldiğinde sizi uyandırırım. Geldiğinizden beri hiç uyumadınız."

" Kalsın, Mira'yı bekleyeceğim. Neden hâlâ gelmedi?!!"

...

Burada savaşa gitmeme birkaç saat kaldı ve Mira hâlâ gelmedi! Biricik babası savaşa gidiyor ama onun umurunda değil mi?!

Neden böyle...hissediyorum.

( James) " Leon, sence kötü bir baba mıyım?"

( Lion) " Bence iyi bir Marki siniz efendim."

( James) " İkisi birden olamazsınız mı diyorsun yani?"

( Lion) " Ne haddime efendim."

( James) " Aria bu yüzden mi bana ihanet etti? İyi bir Marki olmak için iyi bir koca olamadım mı? Tıpkı iyi bir baba olamadığım için kızımın beni terk etmesi gibi."

( Lion) " Kızınız sizi terk etmedi efendim ayrıca madam Aria size ihanet etti. Hâlâ onu mu düşünüyorsunuz?"

( James) " Bir an bile aklından çıkmadı ki."

( Lion) " Dük Jorden'ın isyan etmesinin sebebinin bu olduğunu düşünmüyor musunuz?"

( James) " Sanmıyorum. Bunu öğrenmesi mümkün değil. Mira ve Lucas bile bilmiyor."

...

* * *

Miranda Weifal:

Ray'in ateşini söndürdükten sonra ona tam tamına iki saat boyunca iyileştirme büyüsü yapmıştım:

( Ray) " Mira, artık ağlamayı kesebilir misin? Ayrıca çoktan iyileştim yani büyü yapmayı bırakmalısın."

Evet şu anda Ray'e sımsıkı sarılıyorum ve gözlerimi de hiç açmadım. Çünkü....ikimizin de kıyafetleri tamamen yandı.

( Ray) " Mira, sana diyorum beni dinliyor musun?"

( Mira) " Ray lütfen! Biraz daha sana sarılmama izin ver!! Gözlerimin önünde..."

Yine göz yaşlarına boğulduğumda o da bana sarıldı ve saçlarımı okşamaya başladı:

( Ray) " Tamam tamam. Özür dilerim..."

Sevdiğimi itiraf etmek neden bu kadar uzun sürmüştü ki?! Eğer en başında duygularımdan emin olsaydım o asla bu acıyı çekmek zorunda kalamayacaktı. Çığlık attığı o an hiç gözümün önünden gitmiyor. Onu o şekilde görmek ölmek istememe neden oldu.

Hiç bu kadar aciz hissetmedim. Ben İbara Hime, yetenekli büyücü. Zamanı büken yarı tanrı, ilk defa bu kadar zor bir duruma düştü. Asla sarsılmam sanmıştım. Duygularıma yenik düşmeyecektim ve kimseyi affetmeyecektim. Kendimi fazla abarttım. Güçlerime fazla güvendim. En nihayetinde ben de bir insandım.

Değiştim...beni Ray değiştirdi. Artık hayata karşı daha aç gözlüyüm. Artık bir beklentim var. Artık bir sevgilim var...

...

Tamamen kendimi topladıktan sonra Ray'den ayrıldım ve büyüyle ikimize de siyah birer spokin giydirdim. Daha sonra oldukça ciddi bir şekilde Ray'e döndüm:

( Mira) " Burada ağladığımı hiç kimseye söyleme! Anladın mı?!"

Ray tepkime karşılık gülmüştü:

( Ray) " Ahahaha~ tamam merak etme. Hem kime anlatabilirim ki?"

( Mira) " Ben yine de söyleyeyim de."

Çok pis utanıyordum ama belli etmemeye çalıştım. Ardından birlikte bizim eve doğru yola çıktık:

( Ray) " Orman çok kötü hasar gördü."

( Mira) " Birkaç yıl sonra eski hâline dönecektir."

Ray kafasını aşağıya eğdi ve derin bir iç çekti. Neden bu kadar üzüldü ki?

( Mira) " Ağaçları çok mu seviyorsun?"

( Ray) " Abim bana, annemizin ağaçlarla konuşabildiğini söylemişti. Onlarla arkadaş oluyormuş ve yıllar yıllar öncesinde olan olaylarla ilgili bilgi alıyormuş."

( Mira) " Yaşlı ağaçlar çok bilgedir."

( Ray) " Evet ve ben az önce bir sürü ağacı yok ettim. Muhtemelen olgunlaşmaları binlerce yıl sürmüştür ve ben onları birkaç dakikada kül ettim."

Sen de onlarla kül olabilirdin!!

Hiparus oraya geldiğimde işin bitireceğim!

[ O sırada Hiparus=(⁠ꏿ⁠﹏⁠ꏿ⁠;⁠) ]

( Ray) " Peki senin annen nasıl biriydi Mira?"

( Mira) " Annem...o... bilmiyorum. Babam ne bana ne de abime bu konudan hiç bahsetmedi. Tek bildiğim beni doğururken öldüğü."

( Ray) " Aynı durumdayız..."

Sanmıyorum Ray, iki dünyada da annesiz büyüdüm ve bu boşluk... doldurulamaz.

Sonraki bölümde görüşmek üzere:)

...

Anti Fan, Kötü Kadın Olursa?!!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin