8. Bölüm (DÜZENLENDİ)

60 8 0
                                    

Dili dudaklarımı talan ederken, ben hiçbir şekilde bir tepki ve karşılık veremiyor,  şoktan bir türlü çıkamıyordum. İçimde adını bile bile bilmediğim bir his belirdi. Hadi ama neler oluyordu bana böyle? Daha önce birçok duyguyu yaşamıştım ama bu his bambaşkaydı.. Bu hissin tarifi yoktu..

Ateşte gibiydim, adeta her yanım alev alev yanıyordu. Dudaklarım onun o dolgun dudakları arasında adeta dans ediyordu, bu an öyle bir andıki beni kendimden geçirecek, dünyadan soyutlayacak kadar özel ve kendime itiraf edemesemde güzel bir andı. Onun dudakları arasında kaybolmak tarifi bulunmayan bir yemek, birden fazla bilinmeyenli bir denklem gibiydi..

İçinde birçok duyguyu barındıran öpüşleri gittikçe derinleşirken, buna artık bir son vermesi gerektiğini biliyordum. Buna bir son vermeliydi. Vermek zorundaydı yoksa daha fazla dayanamayarak bende karşılık verecektim. Neler düşünüyordum ben böyle? Beni kaçırıp hapsetmeye çalışan bir adamın beni öpmesine karşılık birşey yapmayacakmıydım yani? Her ne olursa olsun bu adam sonuç olarak beni kaçırmıştı, beni öpmesine daha fazla müsade etmemeliydim bu yüzden onu tüm gücümle geriye doğru ittim fakat o bir milim bile yerinden oynamadı. Onun o koca cüssesi karşısında benim yaptığım bir işe yaramıyordu. Ellerimi yumruk yapmış bir şekilde beni bırakması için göğsüne vuruyordum. En sonunda bununda bir işe yaramayacağını anladığımda artık dayanamayarak gözlerimde biriken yaşların yüzümden aşşağıya doğru düşmesine izin verdim. Birkaç saniye sonra ayrılıp ellerini yüzüme çıkartıp gözlerimden düşen yaşları silmeye başladı.

"Ağlama sakın buna dayanamam anlıyor musun? Unutma sakın senin gözlerinden akan her bir damla benim yüreğimi alev alev yakar, küle çevirir. Özür diledim eğer seni incittiysem, üzdüysem. Amacım sadece sana olan bu içimdeki hasreti biraz olsun dindirmekti." Başını alnıma yasladı usulca. Gözlerini yumduğunda onunda yanağından bir çift yaş süzüldü ve aşşağıya, kirli sakallarına doğru bir yol çizdi.

"Durmalısın Kağan, durmalısın. Yoksa bu ateş senide yakar benide."

"Seninle herşeye varım, buna ateşte yanmakta dahil. Ben senin ateşinde bir ömür yanıp kül olmaya razıyım Gün Işığım. Hiçbir ateş senin kadar güzel olmamıştı."

"Bizden olmaz diyorum anlamıyor musun yandığımız kadar yakarızda.."

"Öyleyse yakalım yandığımız kadar. Yanalımda, yakalımda anasını satayım, varım ben seninle herşeye.  Gerçi ben zaten hergün yanıyoum bu sevda ateşinde ama senin için değer. "

Gözlerimi onun o kara gözlerinden çekip yavaşça dudağına çevirdiğimde yavaşça yutkunmuştum. Ve hemen hızlıca konuyu dağıtmak, hemde kendimi toparlamak amacıyla gözlerimi dudaklarından ayırıp, farklı yerlere bakmaya başlamıştım.

"Eğer biraz daha oyalanırsak daha da kötüleşeceksin, hadi daha fazla oyalanmadan hızlıca duş aldıralım sana."

Hemen elime şampuanı alıp, bir güzel saçlarını köpürtmüş ve daha sonra da yıkamıştım. İşimi bitirdiğimde ise tam kabinin içinden çıkacağım anda, hızla belimden yakalayıp beni kendi bedenine yapıştırmıştı.

"Güzelim bu arada kıyafetlerini değiştir lütfen. Islak kıyafetlerle dolaşma yoksa sende benim gibi hastalanırsın ve bu benim hiç istemeyeceğim birşey. "

"İyide benim kıyafetlerim yokki."

"Banyonun hemen sağ tarafında bir oda var. Orada kıyafetlerin, yatağın üzerinde.. "

Tamam anlamında başımı salladığımda, hızlı adımlarla banyodan çıkıp dediği odaya girdiğim. Gerçekten de yatağın üzerinde benim için kıyafetler olduğunu gördüm , hemen üzerime onları geçirdim.
Tam odadan çıktığımdaysa banyonun kapısının Kaan tarafından açılması bir olmuştu. Bende ona bakmadan hızla yanından geçemeye yelteniyordumki, kolumdan tutup beni durdurmuştu.  İlk olarak yavaşça yüzüme yaklaşıp birkaç saniye gözlerini dudaklarıma değdirmişti. Yutkunması ilede gözlerini hızla dudaklarımdan ayırıp sıkıca kapatarak saçlarımı koklamaya başlamıştı.

Karanlıktan Külleriyle Doğan Gün Işığı (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin