8. Bölüm

60 8 0
                                    

Dili dudaklarımı talan ederken, ben hiçbir şekilde bir tepki ve karşılık veremiyor,  şoktan bir türlü çıkamıyordum. Ne oluyordu bana böyle? Niçin böyle tuhaf hissediyordum, anlayamıyordum.. Ama bu his bambaşkaydı.. Bu hissin tarifi yoktu..
Ateşte gibiydim, adeta her yanım alev alev yanıyordu. Dudaklarım onun o dolgun dudakları arasında adeta dans ediyordu, bu an öyle bir andıki beni kendimden geçirecek kadar, dünyadan soyutlayacak kadar özel ve kendime itiraf edemesemde güzel bir andı. Onun dudakları arasında kaybolmak tarifi bulunmayan bir yemek, birden fazla bilinmeyenli bir denklem gibiydi.. İçinde birçok duyguyu barındıran öpüşleri gittikçe derinleşirken, buna artık bir son vermesi gerektiğini biliyordum. Buna bir son vermeliydi. Vermek zorundaydı yoksa daha fazla dayanamayarak bende karşılık verecektim. Ve bunun olmasını istemediğim için bütün gücümle hızla onu ittirdim.

"Durmalısın Kaan, durmalısın. Yoksa bu ateş senide yakar benide.. "

"Seninle herşeye varım, buna ateşte yanmakta dahil. Ben senin ateşinde bir ömür yanmaya razıyım Gün Işığım. Hiçbir ateş senin kadar güzel olmamıştı."

"Bizden olmaz Kaan, yandığımız kadar yakarızda ..

"Öyleyse yakalım yandığımız kadar. Yanalımda, yakalımda anasını satayım, varım ben seninle herşeye. Yada sen yanma, ben senin yerine yanar, senin yerine ölürüm kadın.. Gerçi ben zaten hergün yanıyoum bu sevda ateşinde ama olsun, senin yerinede yanarım.."

Gözlerimi onun o kara gözlerinden çekip yavaşça dudağına çevirdiğimde ise yavaşça yutkunmuştum. Ve hemen hızlıca konuyu dağıtmak, hemde kendimi toparlamak amacıyla gözlerimi dudaklarından ayırıp, farklı yerlere bakmaya başlamıştım.

"Eğer biraz daha oyalanırsak daha da kötüleşeceksin, hadi daha fazla oyalanmadan hızlıca duş aldıralım sana."

Hemen elime şampuanı alıp, bir güzel saçlarını köpürtmüş ve daha sonra da yıkamıştım. İşimi bitirdiğimde ise tam kabinin içinden çıkacağım anda, hızla belimden yakalayıp beni kendi bedenine yapıştırmıştı.

"Güzelim bu arada kıyafetlerini değiştir lütfen. Islak kıyafetlerle dolaşma yoksa sende benim gibi hastalanırsın ve bu benim hiç istemeyeceğim birşey. "

"İyide benim kıyafetlerim yokki."

"Banyonun hemen sağ tarafında bir oda var. Orada kıyafetlerin, yatağın üzerinde.. "

Tamam anlamında başımı salladığımda, hızlı adımlarla banyodan çıkıp dediği odaya girdiğimde ise gerçekten de yatağın üzerinde benim için kıyafetler olduğunu gördüm ve hemen üzerime onları geçirdim. Ve tam odadan çıktığımdaysa banyonun kapısının Kaan tarafından açılması bir olmuştu. Bende ona bakmadan hızla yanından geçemeye yelteniyordumki, kolumdan tutup beni durdurmuştu.  İlk olarak yavaşça yüzüme yaklaşıp birkaç saniye gözlerini dudaklarıma değdirmişti. Yutkunması ilede gözlerini hızla dudaklarımdan ayırıp  sıkıca kapatarak saçlarımı koklamaya başlamıştı.

"Şu kokun uğruna herşeyimi feda edebilirim, bir saç telin için tüm herkesi, herşeyi gözümü bile kırpmadan yakar yıkar, küllerini de  ayaklarının altına serebilirim. Çünkü bu kokunun bana dünya üzerinde yaptıramayacağı hiçbirşey yok. "

Gözleri kapalıyken dediği cümleler ile kalbimin atış hızınında artmaya başladığını hissediyordum. Bu adam akla ve kalbe kesinlikle zarardı. Cümleleri ile tüm dengemi altüst etmeyi çok güzel başarıyordu. Ama olmazdı bizden.. Uzatmanın bir alemi yoktu.. Her ne olursa olsun onu kendimden uzak tutacaktım, tutmalıydım. Madem kaçamıyordum bu evdende , ondanda.. O zaman  benden nefret etmesini sağlardım. Eğer bedenen uzaklaşamıyorsam ondan, o zaman kalben uzaklaşabilirdim. Olmazdı bizden bunu niye anlamak istemiyordu? Sonuç olarak beni yanında tutmak için zorla kaçırmıştı. Ben beni kaçıran adama nasıl güvenebilir, nasıl aşık olabilirdimki? Bunun imkanı yoktu.. Olamazdı, olmamalıydı. Daha fazla kapılmadan bu yoldan dönemem gerekiyordu. Kendime gelmem gerekiyordu hemde bir an önce!
Bunun için ilk olarak kolumu elinden kurtarıp hızlı adımlarla salona geçtiğimde, sehpanın üzerinde bıraktığım ecza poşeti gözüme çarptığında yarasına pansuman yapmam gerektiği aklıma geldi ve poşedi alıp koltuğa oturup bir süre boyunca onun salona inmesini bekledim. Salondan içeri girince ona soğuk bakışlarla bakıp konuşmaya başladım..

Karanlıktan Külleriyle Doğan Gün Işığı (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin