Mahalleyi bilmediğim için ilk başta afalladım. Salihi aramayı düşündüm fakat olduğum mahallenin adını bırak hangi semtte olduğumu bile bilmiyordum.
Zar zor bir taksi buldum. Nihayet hastane'nin önüne gelmişim.
"250 TL Genç adam."
Elimi cebime attım.
"Bir dakika lütfen."
Montumun ceplerine ve iç cebine baktım. Cüzdanım yanımda değildi.
"Siktir."
"Bir sorun mu oldu genç adam?"
"Hayır. 5 dakika bekleteceğim sadece."
Salihi aradım. Bir iki dakikalık bekleyişin ardından telefona cevap verdi.
"Buyrun Kerem bey."
"Salih hastane'nin önündeyim. 250 TL getirebilir misin?"
"Tabii hemen havale ediyorum."
"Cüzdanım yanımda değil nakit lazım."
"Tamam efendim getiriyorum."
Telefonu kapatır kapatmaz tuhaf bir sesslik oldu. Taksici'nin dikiz aynasından dik dik bakışlarını görmezden gelip hastane'nin kapısını gözetledim.
Nihayet Salih göründü. Taksi'nin kapısını açar açmaz Taksici de hızlıca kapısını açıp taksiden çıktı.
"250 lira için kaçacak değilim reis."
Salih beni görür görmez koşarak yanıma geldi.
"Ödemeyi yap Salih."
Salih kafasıyla onayladı.
"Babam nerede şuan?"
Cüzdanından 300 TL çıkarıp taksiciye uzattı.
"Üstü kalsın." Dedim.
Zaman kaybetmek istemediğim için Salih'in kolundan tutup hastaneye soktum.
"Ne oldu anlat."
"Detayları bilmiyorum. Burhan bey'in işiyle ilgili bir terslik olmuş sanırsam. Sonra küçük çaplı kalp krizi geçirmiş."
"Benim için kalp krizi geçirmez. Para kaybedince tahtalı köyü boyluyordu."
Salih sırıttı.
"Komik bir şey mi söyledim Salih?"
"Özür dilerim efendim."
Asansörü çağırmak için düğmeye bastı.
"Doktor ne dedi?"
"Dünden beri müşahede altında. Şimdilik bir sıkıntı olmadığını söyledi."
Asansör'ün kapısı açıldı. Bindikten sonra 4. Kata bastı.
"Taburcu olur o zaman bugün."
"Sanırsam efendim."
Birkaç saniyelik bekleyişin ardından nihayet 4.kata vardık.
"Hangi odada?"
"Soldaki odada efendim."
Odası asansöre çok yakındı. Hızlıca yürüyüp odanın kapısını açtım.
"Sen burda kal Salih."
Kafasını onaylar şekilde sallayınca kapıyı arkamdan kapattım.
Babam yatakta oturur pozisyonda odayı inceliyordu.
"Tavanda delik açacaksın."
"Güzel hastane. Burayı satın alacağım."
"Kalp krizi yüzünden müşahede altında olduğuna emin misin? Kafayı sıyırmışsın gibi."
Yanındaki sandalyeye oturdum.
"Kalp krizi geçirecek kadar korkutan olay neydi?"
"Ne zamandan beri şirketle ilgilenir oldun?"
"Hala şirket sikimde değil."
"Diline hakim ol."
Gözümü devirip arkama yaslandım. Kollarımı birleştirip babama baktım.
"Daha ne kadar burda kalacaksın?"
"Kıyamet mi kopacak? Sen babanı bu kadar umursamazdın."
"İki şekilde de yaranamıyoruz sana."
"Taburcu işlemleri başlatıldı çoktan."
"Yemene içmene vesaire dikkat et falan dediler mi?"
"Hiç dinlemedim ki."
"Baba sağlığın söz konusu farkında mısın sen?"
"Seni şirketim başına geçirmeden ölmem merak etme."
"Şirketi üzerime yaptığın an satıp barlarda sürteceğim."
"Elin oğlu karı kızla yer benimki ayyaş olacak."
Diliyle cık cık sesi yaptı.
"Durum vahim."
Üzerimde gözlerini gezdirdi.
"Babandan bir gün uzak kaldın hemen dilenciliğe mi başladın?"
Öksürükle gülme karışımı bir kahkaha patlattı.
"Aman ne komik."
"Yakışmış ama bir beden büyük gibi."
Gözlerim bana küçük gelen eşofmana gitti.
Doğru ya aceleyle çıkarken her şeyimi Gökhan'ın evinde bırakmıştım.
Babam odanın her köşesini izlemeye devam etti.
"Güzel hastane. Yakında benim olacak."
"Parayı nereye koyacağına şaşmışsın sende. Az hayır işle belki cennete girersin."
"Seni besliyorum işte."
Olduğum yerden ayağa kalktım.
"Bu hastaneyi satın alacağına kendine bir huzur evi satın al."
Kapıya doğru yöneldim.
"Bu kadar annene benzemek zorunda mısın?"
Yerimde durup arkamı döndüm.
"Onun adını ağzına alarak kirletme."
"Kirletmek derken? Sanki ben seni terk ettim."
"Baba!"
"Öfkeni yanlış kişiye sergiliyorsun evlat."
İçimde gittikçe büyüyen öfkem gözlerimi karartmaya başlamıştı.
"Evde görüşürüz baba."
Odadan hızlıca çıkıp kapıyı arkamdan sertçe kapattım.
Öfkeli olan tek kişi ben değildim. Annem gittiğinden beri yüzüme bakmıyordu.
"Efendim. İyi misiniz?"
"Taburcu işlemleri bitince babamı eve götür. Sonra gelirim ben eve."
Hızlıca yürürken Salih arkamdan koştu.
"Efendim."
"Ne var Salih?"
Cebinden kredi kartını çıkardı.
"Taksiyle gidecekseniz ihtiyacınız olacaktır."
Parayı alıp salihin omzunu sıktım.
"Sağ ol Salih. Sen de olmasan beni düşünen olmayacak."
"İsterseniz gideceğiniz yere bırakabilirim efendim."
"Burada kal. Bir sıkıntı olursa haber vermen hepimiz için daha sağlıklı olur."
"Haklısınız."
Montumun kapüşonu'nu kafama geçirdim. İçimdeki öfke gittikçe daha çok büyüyordu. Sakinleşmeye ihtiyacım vardı.
Sesli sesli nefes alıp veriyordum. Kalbim hızlanmaya başladı. Onu hatırlatmasına ne gerek vardı? Gözlerim dolduğu için kapüşonu biraz daha yüzüme doğru çektim.
Eve gitmek istemiyordum. Bu haldeyken Gökhan'ın da yanına gidemezdim. Gitmem gereken tek bir yer vardı. Sakinleşmem için şimdilik en iyisi buydu. Gözden ve insanlardan ırak.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYLARDAN KASIM +18 (GAY)
General Fiction... Hoca elindeki orta boy tebeşiri uzanan kişiye fırlattı. Kafasına tebeşir yiyen çocuk kafasını sıradan kaldırmadan ilk bana ardından hocaya baktı. "Gökhan gönüllü olduğun için teşekkür ederim. Arkadaşımızın bu cömertliğini alkışlayalım." ...