Kucağında uyudum Heeseung'un. Aynı her zaman yaptığımız gibi ama hepsini ilk kez hissediyormuş gibiydim.
Sabah uyandığımda hâlâ uyuyodu. Uyanan tek Jay vardı.
"Günaydın."
"Günaydın."
"Gözlerin çok şişmiş. Ağladın mı dün gece?"
Hafif güldüm ve "Hesseung'la konuştuk." dedim.
"Sorucam ama cevaplayıp cevaplamamak sana kalmış. Ne yaşadınız o gün?"
Dediğinde derin bir nefes aldım.
"Heeseung krize girdi."
"Ne krizi?"
"Bilmiyorum ama kendine zarar verdi. Çok korkuyodu. Kafasındaki şeyden çok korkuyodu. O kadar kötüydü ki ve öyle şeyler yaptı ki korkudan ben bile hiçbir şey yapamıyodum. Durmadan bana zarar veremeyeceğini tekrarladı o gün. O gün bana zarar vermemek için canını feda etti ama ben o kadar çok şey gördüm ki ve ben onsuz yaşamaya o kadar hazır değildim ki o an tek yolun benim için de ölüm olucağını düşündüm."
"Zamanında seni koparmaya çalıştığımız ilişkide başarılı olmalıydık ama seni koparmaya çalıştığımız insandan iyi ki koparamamışız çünkü senin için cidden canını verdi."
"Biz birbirimiz için canımızı verdik."
"Emin ol Jaeyun eğer tanrı kopmanızı bu kadar istemiyorsa bir bildiği vardır. Eminim istediğiniz o hayatı beraber yaşayacaksınız."
"Yaşayacağız. Yapacağız eminim."
"İyileşecek ve hepsini atlatacaksınız."
"Teşekkür ederim. Kurtardınız bizi."
"Sizi biz değil dışardaki doktorlar kurtardı. Teşekkür etmeniz gerekenler onlar."
"Olsun yine de size de teşekkür ederim."
"Rica ederim Jaeyun."
Heeseung'a sokuldum tekrar.