Mutfağa girdiğimizde tertemizdi ve çok güzel kokuyodu.
"Mutfak çok güzel kokuyo-"
"Jay'ler temizlemiş. Bu mutfak şey kokuyordu."
"Gerek yok söylemene."
Sustum ve buzdolabının yanına gittim.
"Biramız varmış."
"Atmamışlar mı?"
"Atmamışlar. Şaşırtıcı."
Yanıma geldi.
"Hadi anılarımızı tazeleyelim hm?"
"Olur."
"Ama anılarımızı canlandırırken o gün ne yapmayı isteyip yapamadıysam onu yaparım haberin olsun."
"Bana uyar."
Elime iki bira aldım ve Heeseung'a uzattım. "Bu malların kusuruna bakma boş boş konuşuyolar."
"Bu kadar baştan mı?"
"Heeseung."
"Yok. İstedikleri gibi konuşsunlar. Nasıl olsa haklılar."
"Bir dakika böyle bir şey söylememiştin."
"Söylemek istemiştim."
Hafif gülümsedim ve devam ettim.
"Sunoo, Hoon'un sevgilisi bu arada."
"Baya hanımcı duruyo Hoon." dediğinde güldüm ve "Baya." dedim. O da güldü. Sonra bir an kulağına doğru parmak uçlarında yükseldim. Yanaklarına yanaklarım değerken dudaklarımı yavaş yavaş kulağına yaklaştırıyordum. Kulağında gittikçe yakınlaşan sıcak nefesimi hissediyordu. Kalbinin hızlandığını hissedebiliyordum.
"Çaktırma ama Jay de Won'u seviyor." dedim kısık ve hafif derin bir sesle. Cümlem bittiğinde yaptığım şey kulağına doğru derin bir nefes vermemdi. Terliyordu yine.
Kulağından çekildim. "Terlemişsin. Bekle bir dakika." dedi. Elimdeki birayı tezgaha bıraktım ve peçete alıp yanına geldim. Alnını silmeye başladığımda elimi tuttu.
Elimi dudaklarına indirdi ve elimi öpmeye başladı.
Kıkırdayarak "Senaryoyu bozup duruyosun ama." dedim.
"Bozmadan duramıyorum. Her yerini öpmek istiyorum.
Uzanıp diğer elimi de tuttu ve iki elimi de boynuna sardı.
Tek kolunu belime sardı. Diğer elini de yanağıma koydu.
"Seni çok seviyorum. Aynı o an söylemek istediğim gibi."
"Ben de seni çok seviyorum."
Parmak uçlarıma çıktım ve dudaklarımızı birleştirdim.